20 Şubat 2009 Cuma

Dr. Şükrü Tekin Kaptan’ı unutmamak
Prof. Dr. İSA KAYACAN
Aramızdan ayrılanların, zaman içinde toplumumuzun büyük bölümü tarafından unutulduğunu sıklıkla yaşıyor, görüyor ve duyuyoruz.
Şükrü Tekin Kaptan, Denizli merkezli Ege sanat ve edebiyatının, kültürünün başöğretmeni gibiydi. 16.11.1942 tarihinde Denizli’de doğdu. 11.10.2007 tarihinde incelemelerde bulunduğu İran’da vefat etti. Türkiye’ye getirilerek Denizli’de toprağa verildi.
Temmuz 2008’de yayınladığım “Mezarlık Kültürümüzden Örnekler” adlı kitabımın 425 ve 426 ncı sayfalarında biyografisinden geniş bir kesit yer aldı. Bu yazımı, Anadolu’da yayınlanan onlarca gazetede yayınladım. Eşi, muhterem Nurten Kaptan hanımefendiye gönderdim. Bu arada, Isparta’dan Fatma Uçarlar arkadaşımız da, Isparta Göller Bölgesi Şair ve Yazarlar Derneğinin yayın organı Duyguseli Bülteni (Dergisinin) Şükrü beyin vefat tarihinden sonra ilk sayısında yazdığı “Şöyle Giriveersen Kapımdan” adlı kitabında da yer verdiği “Yaz-Ar Bir’de Yaprak Dökümü” başlıklı yazıda, gerekli anma ve değerlendirmelerde bulundu. Farklı haberlerde yayınlandı.
Bilinmesi ve hatırlanması için, Şükrü Tekin Kaptan’ın fotoğraf ve uzunca biyografisinin, İhsan Işık’ın hazırladığı “Resimli ve metin örnekli, Türkiye Edebiyatçılar ve Kültür Adamları Ansiklopedisi”nin 5 nci cildinin 1956 ncı sayfasında yer aldığını da kaydetmek istiyorum efendim.
TURGAY ALGAN’ın MEKTUBU

İzmir’de yaşayan, buradan ses veren Turgay Algan’ın 05.02.2009 PTT çıkışlı bir mektubu ulaştı bana. Algan, rahmetli Şükrü Tekin Kaptan’dan söz ediyor ve O’nunla ilgili duygularını dile getiriyordu. Mektup şöyle:
-Sayın İsa Kayacan; Bazı kişiler sağlığında çok koşturur. Herkese öncülük yapar. Birçok esere imza atar. Ölünce de adı-sanı unutulur gider. İşte bunlardan biri de Şükrü Tekin Kaptan’dır. Hayatını anlatsak destan olur.
Aramızda çok iyi anılarımız geçti. Hiç unutamam. İzmir’e kızının yanına her geldiğinde yanıma uğrar, misafirim olurdu. Elimizden geldiğince misafirperverliğimizi gösterirdik. Aramızdaki diyalog abi-kardeş gibiydi. Kendisini hiç yabancı görmedim. Sayın Şükrü Tekin Kaptan benim abim idi.
En son telefonla konuştuğumuzda yurtdışına bir panele davet edildiğini söyledi. Ben de dedim ki; “Ne acelesi var, bekle. Mübarek bayramdan sonra gidersiniz” Sanat aşkı ağır bastı ki,” davete icabet gerekir, mutlaka gideceğim” dedi. Hayırlı olsun, dedim. Aradan 4 gün geçti. Gazetede okudum: “Egeli Araştırmacı ve Yazarlar Birliği Genel Başkanı Şükrü Tekin Kaptan, yurtdışına yaptığı gezi esnasında kalp krizinden ölmüştür” En verimli yaşında vefat etmesine üzüldüm.
Aradan geçen bir yıl zaman zarfı içinde, adı, sanı hiç söylenmedi. Ölüm yıl dönümünde de anılmamıştır, hatırlanmamıştır. Sayın Şükrü Tekin Kaptan’ın ölümünden çok, hatırlanmaması beni üzmüştür.
Sayın İsa Kayacan abim; Merhum Şükrü Tekin Kaptan’ın hayatını incelemeye, araştırmaya karar verdim. İmkânlar elverirse, Denizli’de ailesini ve mezarını ziyaret edeceğim. Bu konuda bana yardımcı olmanızı rica ediyorum. Selam ve sevgilerimi sunuyorum (Turgay Algan, İzmir, 05.02.2009)
TURGAY ALGAN’IN ŞİİRLERİ
Turgay Algan’ın özlü söz anlamına gelebilecek üçer-dörder mısralık şiirleri var bunlar:
1- Sema seni /Yıllar geçsede/İhtiyarladığında da /Yine seveceğim,
2- Gene fark etmez ihtiyar/Fark etmez/Övünüyorum, özlüyorum,
3- Dertler damlıyor gönlüme/İstemeye, istemeye,
4- Yaşlandıkça farkındayız/Zararı yok/Uzun ömrün.
5- Baktım kendime/Sappho/Şairmiş dedim/Belki de şairlerin kralı
6- Yanlış/Beni seveni /Sevmiyorum bende.
***
Hanım Akçay’dan bir köy hikayesi
Prof. Dr. İSA KAYACAN
Şairler, yazarlar-denemeleriyle, ortaya koyduklarıyla dikkat çekerler…
Hanım Akçay, Burdurlu hemşehrilerimden biri...
Eli kalem tutuyor, şiir ve denemeleri var…
Hanım Akçay’ın bir köy hikayesi var bana ulaşan. Daha doğrusu, ismi sonradan konacak bir deneme bu. Bana gelen sayfaların sayısı 9. Yani hikayeden çıkıp, romana doğru adım atan, buralardan ses veren bir çalışması Hanım Akçay hemşehrimin.
Köye yönelik çalışmalar, deneme ve yayınlar farklı anlatımlarla daha bir zenginleşiyor.
Hanım Akçay, zamanlamayı bir terazi içinde ölçüp-biçtikten sonra, anlatmaya başlıyor. Burada:
Temmuz ayının sıcağı bir çekilmezlik, sıkıntı tablosunun ortaya koyduğu kaydedildikten sonra, Vezir sokağına doğru yola çıkıyor. Ümmü nine bu sokağın en yaşlısı olarak ilk kahraman olarak seçilmiş. Hollanda’dan köye gelen bir kız vardır anlatımın içinde. Ümmü nine değişik düşünceler içindeyken bir şeyler mırıldanmaya başlıyor. Burdur ve yöresinde bunun adı “yas”dır. Sözlerinde neler var bakalım:
-Bacamızı günden yana deldiler,
Avlumuzun önüne koyun gibi doldular,
Hepimizi gurbet ele verdiler,
Gurbet eller evin mi olur ay anam,
Sular serpen serin mi olur ay anam..
Bir eşeğin kapıdan içeri girmek için zorlayışı anlatılır, Deli Ümmetlerin Ali’nin ortaya çıkışı, Ümmü ninenin ellerini tutuşu.. Ümmü nineye karşı saygısızca, “Bana bak yaşlı cadı. Eşek senin kapını mı yedi?”diye bağırışı, yanlışların tesbiti bakımından önem taşımaktadır.
Sonra sayfalardaki cümlelerden bazı alıntılar yaparak devam edelim. Buyurun:
- Eve giden Ali, kapı aralığından kimlerin gelip gittiğine bakıyordu.
- Ayşe teyzenin onaltı yıl önce kocası ölmüştü, bir daha evlenmemişti.
- Fatma ana, sen sanki namuslumusun?. Bunca senedir kocasız durulur mu?,
- Aşa gızım ben düşündüm, taşındım, öyle tarttım, böyle tarttım, kestim biçtim olmadı. Korkuyorum ikimiz de duluz. Hadi kalkalım da hakime gidelim, derdi.
- Gözünün önüne evlendiği gün gelmişti Ümmü ninenin kocası yakışıklıydı hani.
- Bir yandan da bir belik yas tutturmuş iki gözü iki çeşme ağlıyordu:
Gurbet kuşu kondu dikene,
Kanrılır kanrılır öter vatana,
Eller sığdı biz sığmadık vatana.
*
Evimizin önü duttur dökülmez,
Dudun yaprağı göktür oda dökülmez,
Elin kahrı güçtür anam çekilmez,
Biz çekiyoruz anam kul başına vermesin..
Hanım Akçay’ın hikayesinin içinde yer alanların sayısı fazla. Hacca gız, aşa yenge, Ümmü ana, Ali emmi vd. Hepsi zamanı gelince konuşuyor, konuşturuluyor, zamanı gelince susuyorlar, susturuluyorlar.
Reis sözünü bitirdikten sonra Omar dayı konuşmaya başlıyor. Sakin sakin, ağırlıklı olarak.
***
Şairlerin dünyasından
Prof. Dr. İSA KAYACAN
Şairlerimiz, şairelerimiz. Saygı duyduklarımız, sevgi duyduklarımız…
Bize yansıyan şiirleri, bu şiirlerin içinden aldıklarımız, seçtiklerimiz… Birkaç mısra..
AHMET TUFAN ŞENTÜRK
Toprak tohum ister,
Yağmur bekler,
Mezarcı ölü.
*
Hasta yaşamak ister,
Sevmek ister,
Mezarcı’nın çocukları,
Ekmek ister..
Ahmet Tufan Şentürk hocanın “Son durak” adlı şiirinin iki bölümüydü bu efendim. Şiirin tamamı beş bölümden oluşuyor.
GÜZİDE TARANOĞLU
Herkesi oyalar doğanın gizi,
Doyurmaz hiçbir güç beklentimizi,
Sineye çekerek kaderimizi,
Hayatın yolunu arşınlıyoruz.
Güzide Taranoğlu hocanın “Arşınlıyoruz” adlı şiirinin son dörtlüğüydü bu efendim. Şiirin tamamı üç dörtlükten meydana geliyor.
FATMA UÇARLAR
İsterim,
Bir gece de olsa,
Mis kokulu bir annenin,
Göğsünde uyumak,
O benim annem olmasa da..
Fatma Uçarlar’ın dört ayrı bölümünden oluşan “İsterim” şiirinde anne duygusunu geniş olarak işlenmiş efendim.
MURAT DUMAN
Senden uzak kalmak, ne kadar zormuş,
Her yerde gözlerim, seni arıyor,
Yokluğun içimde, ateşten kormuş,
Yandıkça yüreğim, dünü arıyor..
Murat Duman’ın, rahmetli, şiirimizin bey yıldızlı çınarı Ahmet Tufan Şentürk’ün 40 ncı ölüm gününde yazdığı şiiri bu efendim. Beş ayrı dörtlükten oluşuyor. Yukarıdaki dörtlük ilk dörtlüğü bu şiirin.
İSA KAYACAN
Bir an bütün dünya olsa senin emrinde,
Hiç çare yok, gideceksin vaktin birinde,
Bilinmez kaç kişi olacak cenazende,
Öbür dünyadaki yerin için, ne yaptın?
İsa Kayacan’ın dört dörtlükten meydana gelen bu şiirinin ilk dörtlüğünü yukarıya aldık efendim.
***
İki şairin yazdıkları
Prof. Dr. İSA KAYACAN
Benimle ilgili duygular, bu duyguların sahipleri, toparladıkları, yazıp ortaya koyduklarıyla beni sevindiriyor, mutlu ediyorlar.
Adana’dan Mansur Ekmekçi benimle ilgili önce eleştirisel sonra övgüye dönüşen şiirler yazdı. Bunların sonuncusu Ocak 2009’a ait. Aşağıya alıyorum:
Hocam Prof. Dr. İsa Kayacan’a
SEN NESİN?
Gönül gözü ile derinden süzme
Seher mi, meltem mi, yoksa yel misin?
Gözpınarım durgun, akıtıp üzme
Tipi mi, boran mı, yoksa sel misin?
*
Gözlerin mühürlü, cemalin perde
Sönmeyen ateşim sevdandır serde
Bulunmaz emsalin göklerde, yerde
Melek mi, Veli mi, yoksa kul musun?
*
Güleç yüzden düşen gamzeler yakar
Cemalin görenler bir daha bakar
Sözlerin petekten dökülmüş akar
Şeker mi şerbet mi, yoksa bal mısın?
*
Güzelliğin sırrı nakış özünde
Gizli mana saklı her bir sözünde
Gökkuşağı doğar senin gözünde
Lale mi, sümbül mü, yoksa gül müsün?
İkinci şiir Ankara’dan Ozan Mihmani’ye, yani Hüseyin Soğuk’a ait. Anılan şiir aşağıda efendim:
İSA KAYACAN HOCAM’A
Kutsal toprağından nasibi alıp,
Aşkıyla yeşermiş İsa Kayacan.
Müşvik cesaretin lutfuna dalıp,
Aklı ile zafer yazmış anbe an...
*
Mucize kapıya başıyla varıp,
Göz yaşıyla yanan, narına sarıp,
Medcezir yüreği manaya karıp,
Erdemlikle bulmuş, böyle tutkun şan.
*
Potada eriyip rehber dağına,
Sırrını çözdürmüş, ömrün bağına,
Hep sevgiyle dönüp, güzel çağına,
Yüzelli kitapla sesveren bir kan...
*
Burdur’un Tefenni’den, köyüyse Ece,
Sözünden feyz alır, hikmetli hece,
Dostluk ışığıyla kaybolur gece,
Göğsündeki gökle atar iken tan..
*
Ufku boyayarak rengini anan,
Baki ilhamıdır beyaza canan,
içtiği yıllarla gücüne kanan,
Olmuş felsefesi Mihmani’ye yan..
*
Mihmani-Hüseyin Soğuk (Ankara 03.02.2009)
***
Osman Tekerci’den gelenler
Prof. Dr. İSA KAYACAN
Osman Tekerci, Burdur ilimize bağlı, Bucak ilçemizde Edebiyat öğretmeni olarak görev yapıyor.”Allıca Turnam” adlı şiir kitabı 2007 yılında günyüzü gördü. Şimdilerde “Sürmeli Güzel” adlı şiir kitabının yayın hazırlıkları içinde.
Bir dosya dolusu şiir, şiirle ilgili görüşlerinin getiricisi iki mektup niteliğindeki anlatımları, iki ayrı biyografi geldi bana. Biyografiler, “Burdur’un Saz ve Söz Ustaları-2” adlı kitabımda yeralacak inşallah. Önce biyografileri:
İbrahim Çoşkuner: 1955 yılında Burdur iline bağlı Bucak ilçesinde doğdu. Yöresel tezeneyi çok iyi kullanan İbrahim Coşkuner, Burdur’un özel enstrümanı olan Sipsiyi en iyi biçimde seslendiriyor.
Şaban Uysal: 1964 yılında Burdur ilinin Bucak ilçesine bağlı Heybeli köyünde doğdu. Sevgi, aşk, sosyal içerikli, milli, dini, güzelleme konulardaki şiirleriyle dikkat çeken, “Sonbahar” adlı şiirinin ilk dörtlüğünde:
-Niçin döker ağaçlar yaprağın/Solar tüm çiçekler soğur ya toprağın/Yok olur kelebekler göçmen kuşlar/Sen gelince nedense kış başlar” diye seslenen Şaban Uysal Ağrı-Doğubayazıt’ta vatani görevini yaparken rahatsızlandı. Şeker ve soğuktan etkilenerek, sağ ayağını diz boyundan, el parmaklarının boyut olarak büyük bölümünü kaybetti.
Şaban Uysal, hayatı sevmenin, ona tutunmanın, inancının, azminin sonucu inatla varlığını kanıtlamaya çalışıyor.
MEKTUP NOTLARI
1-Saygı değer İsa Hocam; köyünüzde bir kütüphane açmanız, bir meşale yakmanız köyünüze olan bağlılığınızın yanı sıra herkese, tüm Türkiye’ye örnek olmuştur. Kitaplarınızı bağışlayıp gönül dostlarının da desteğini alarak bir sadakat örneği sergilediniz. Bu örnek davranışınız dostlarınızla bir araya gelmeye, aynı havayı teneffüs etmeye vesile oldu.
Duygular paylaşıldı, güzellikler paylaşıldı. Sevmenin, sevilmenin, azim ve kararlılığınızın bir sonucu ki sizi yeni yeni hedeflere yöneltiyor. Demek ki sizin önderliğinize, bilgeliğinize, sizin gibi paylaşmayı bilenlere ihtiyacımız var.
Her insanın farklı yetenekleri vardır. Onları tanıma, tanıtma dostları buluşturma, dostlukları pekiştirme, gönüller arasında köprüler kurmada o kadar mahirsinizki, böyle bir mutlu günü yaşamak, gönül dostlarına da tattırmak mutluluğuna erdiniz. Bu duyguları bizlere de yaşattığınız için müteşekkirim.
Bu tür örnek davranışların devamını getirecek olanlara da destek vereceğinizi belirtmek istiyorum. Sergilediğiniz örnek davranıştan dolayı, sizi tekrar tekrar tebrik eder, çalışmalarınızda kolaylıklar dilerim (Osman Tekerci, 04.02.2009 Bucak Burdur)
2-Isparta ilinde yazar ve şair Fatma Uçarlar hanımefendi yapacağı şiir dinlenti ve imza gününe davet etti. Diğer dostlar gibi katıldık. Gayet düzgün, seviyeli bir toplantıydı. Bol bol şiirler, özlü sözler beyinlerimizi süsledi. Yeni bir şiir ve deneme kitabını okurlarıyla buluşturdu.
Akıcı üslubu, Türkçeyi gerektiği kadar sade bir biçimde kullanışı, seçtiği konularda vurguladığı düşünceler, paylaşımcılığının yanında mütevaziliği ile dikkat çeken bu şairimizden yeni eserler bekliyor, başarılarının devamını dilerken böyle bir etkinlikte bu güzel davranışların tadını, zevkini, bizlere de yaşattığı için teşekkür ediyorum. Emeğinize, dilinize sağlık tekrar tekrar başarılar diliyorum (Osman Tekerci, 04.02.2009,Bucak-Burdur)
***
Ülkeler, insanlar, sevdalar
Prof. Dr. İSA KAYACAN
Azerbaycan’ın başkenti Bakü’de faaliyet gösteren Vektor Neşirlerevi’nin sahibi ve genel koordinatörü, Prof. Dr. Elçin İskenderzade hocanın şiirlerinin biraya getirildiği, Türkiye Türkçesiyle Ankara’da 256 sayfayla günyüzü gören bir kitap.
Bursa-Yıldırım Belediye Başkanı Dr. Özgen Keskin’in iki sayfalık önsözü var kitabın ilk sayfalarında. Özgen Keskin, önsözünün bir yerinde;
-“Elçin İskenderzade genellikle serbest tarz yazan bir şairdir. Hemen hemen her konu onun şiirlerinin temasını oluşturur. Şiirlerinde bir melankoli vardır hayatın gerçekleri de güçlü bir şekilde mısralarına yansır” diyor.
-Bu evin yüzü gülmez,
Bu eve gelin gelmez,
Ne yapsın şehit anası,
Bir güzel ağlar komşuda,
Ah, bu kız bir su sunası..
Görüldüğü gibi, Elçin İskenderzade, ele aldığı her konuyu enine-boyuna inceliyor, yorulmuyor, genel bir değerlendirme çerçevesinde, mısralaştırıyor. Hemde başarılı bir şekilde karşımıza çıkıyor sonradan, kitaplarla, dergilerle, gazetelerle.
Kitap içindeki şiirlerin başlıklarında da bir anlatım zenginliği, mesaj vericiliği gözleniyor. Bunlardan: Martılı sevdalar, cam mücizesi, bir askerin öyküsü, ihtiyar dilencinin portresi vd.
Müjde ve çiçek türküleri 124 ve 125 nci sayfalarda yüzyüze gelmişler, kitap kapanınca birbiriyle öpüşüyorlar, kucaklaşıyorlar. Müjde Türküsünden:
-Bir gün yurt savaşında,
Şirin candan geçeriz,
Şehitlik şerbetini,
Bismillahla içeriz..
Ve arkasından ikinci şiirimiz “Çiçek Türküsü”ne kulak verelim:
-Sen benim şiirimdesin,
Sen benim ruhumdasın,
Gündüzün hayalimde,
Geceler uykumdasın...
Elçin İskenderzade’nin şiir dünyası da, öteki alanlarda ortaya koyduklarının şekillendiği dünyalar kadar aydınlık ve gelecek bağlantısı olan anlatımlarla, şiirlerle doludur.
Elçin İskenderzade: 16 Eylül 1964 tarihinde Azerbaycan’ın Karabağ Bölgesi’nin Şuşa şehrinde doğdu. 1986 yılında Azerbaycan Teknik Üniversitesinin Mekanik Fakültesinden birincilikle mezun oldu.
120’den fazla ilmi eserin, 36 buluşun, 13 monografının ve ders kitabının, 64 edebi ve ilmi kitabın yazarı olan Elçin İskenderzade “VEKTOR” Uluslararası İlim Merkezinin kurucu ve Genel Başkanı, Türk Dünyası Araştırmaları Uluslararası İlimler Akademisinin Rektörüdür.
GÜNÜN MESAJI: Sayın İsa Kayacan; Türkiye’de size “Burdur’un gülü, insanlığın sembolü” diyorlar.
Azerbaycan’da da, “Azerbaycan’ı canı kadar seven ve ona sarılan mücize insan” diyorlar. Sizi yeni yıl münasebetiyle kutluyor, ellerinizden öpüyorum. Hürmetle (Pervane Namıkgızı, Bakü-Azerbaycan-Mesaj: 01 Ocak 2009, 23.17.07)
***
Aytekin Aydın’ın hizmet dünyası
Prof. Dr. İSA KAYACAN
Aytekin Aydın, binlerce PTT çalışanından biri.
Ama farklı olan bir PTT çalışanı, PTT memuru Aytekin Aydın. Düşünen, halkla ilişkiler kavramına uzaktan seyreden değil, yaşayan ve uygulayan, vatandaşla kuruluşu arasındaki köprüyü sağlam temeller üzerine oturtup, hizmetleriyle vatandaşın takdirini kazanan şiirleri, denemeleri bulunan bir arkadaşımız.
PTT’nin hizmetleriyle ilgili görüşleri var, ürettiği, birincilik ödülü aldığı hizmet sloganları var. Aytekin Aydın’a kulak verelim.
SİZE HİZMET KENDİMİZE VERDİĞİMİZ ÖDÜLDÜR.
Evet bir PTT çalışanı olarak PTT nin 2007 yılında açmış olduğu slogan yarışmasında yukarıdaki sloganımla birincilik ödülü almıştım.
Bu gün yazmış olduğum o sloganın somut bir şekilde hayata ve uygulamaya geçmiş olduğunu görmekten çok mutluyum. Aslında her şey bundan 5–6 yıl önce başladı. Sanki sihirli bir el değdi ve PTT hızlı bir atılıma geçti. Önce PTT BANK yapılanma sı ile bankacılık hizmetlerine başladı. Türkiye’nin tüm il ve ilçelerine on line havale kabulü ile para kabulü, posta çek ile çok cüzi bir ücretle para transferi, Western union ile tüm dünyaya havale işlemleri, internet, kablolu tv, internet üzerinden telgraf işlemi sigortacılık hizmetleri tren bileti satışı arkasından. Acele koli hizmetleri ve ardından da 02.06.2008 tarihinde PTT KARGO yapılanmasına geçilmiştir.
PTT Acele Kargo ve PTT / V.İ.P Kargo hizmeti başlatılmıştır. İlk etapta 8 ilde 8 adet kargo işleme merkezi oluşturulmuş 81 ilin 0/0 85 ine kargolar ertesi gün teslim edilmektedir, üstelik PTT Kargo 169 servisi ile 50 kg’a kadar olan kargolar günün 24 saati evden alınmakta. 30 bin uzman 8 yeni dağıtım merkezi ve 5 binin üzerinde araçla çağa uygun PTT nin adına yakışır bir hizmet anlayışı ile yerine getirilmektedir.
Yine yıllar önce çeşitli gazetelerde PTT hizmetlerini anlatan bir makale yazmış ve yazının başlığını –Bir Kurum Bin Hizmet PTT- diye atmıştım bugün güzel bir benzetme olarak mecazi anlamda söylediğim o sözde gerçekleşmek üzere.
Evet sayın okurlar; Ben böyle köklü ve halkıyla bütünleşmiş 169 yıllık bir kurum mensubu olmaktan mutluyum. Sizlerinde güzel ülkemizde sizlere hizmet için kurulmuş böyle nadide kurumlara sahip olmanızdan mutlu olduğunuzu biliyorum.
Nice 169 yıllara PTT iyiki varsın, sevgilerimle.
SAHİP ÇIKAMADIKLARIMIZ
Ak kaz, vs. Tüm masallarımız hoşça kalın. Sizin yerinizi şimdi CD’lerle, televizyon ve kitaplarda yeralan Alice Harikalar Diyarında, Pinokyo, Heidi veya çizgi filmler dolduruyor: Aynen bizim zihnimizi haftalık dizilerin doldurduğu gibi.
Artık düşünemez olduk. İzlediğimiz dizilerde gülmemiz gereken yerlerde gülme efektini duyunca gülüyoruz. Uzaktan bizi kumanda eden bu diziler, aile içi sohbetlerimizi de unutturdu. Ziyaretlerimiz bile dizilere göre yapılır oldu. Evden çıkmayı, hasta ziyaretine gitmeyi önemsemez olduk (Fatma Uçarlar).

Hiç yorum yok: