19 Şubat 2010 Cuma

Zehra Bahar Temizyürek: Canım anneanneciğim; ne olurdu biraz daha kalsaydın dünyada…
Prof. Dr. İSA KAYACAN
Vefatlar, ürpertici, vefatlar üzüntü getirici, vefatlar beyinlerin durdurucusu.
Vefatlar gerçeklerin kendisi..
Emekli Valilerimizden Sayın Rızâ Akdemir’in değerli eşleri 09.12.2009 tarihinde vefatla aramızdan ayrıldı.
Sayın Valimiz başta olmak üzere, çocukları torunları, yakınları, sevenleri üzüldüler.. Ama ölümün çaresi olmadığı için, yavaş yavaş kabullenebildi.
Sayın Valimiz Rızâ Akdemir’den bir mektup, bir şiir ve torunu Zehra Bahar Temizyürek’in anneannesine karşı duyduklarını, duygularını içeren bir not aldım. Bunlardan Sayın Valimizin mektubu, torun Zehra Bahar’ın duyguları ve Rıza beyin eşine hitaben yazdığı şiirinden birkaç bölüm efendim:
Sevgili İsa, Aziz Kardeşim; Kırkbeş sene elimi bir an bırakmayan aziz eşimin ölümü dolayısıyla altı yaşındaki torunumun yazdığı sevgi dolu mektubunu, eşime ithaf ettiğim bir şiiri ve torunum Zehra Bahar Temizyürek’in resmini havi cd’sini takdim ediyorum.
Yazılara üstün kaleminden birkaç cümle eklersen bütün ailemiz mutlu olacaktır. Torunum Zehra Bahar’da ismini bir gazete sütununda görmekten ömür boyu sevinç duyacaktır. Ne kadar heyecan duyuyor anlatamam. Sevgiler, saygılar, selamlar (Rıza Akdemir. Ankara, 11.02.2010)
ZEHRA BAHAR TEMİZYÜREK’İN DUYGULARI
09.12.2009’da o’nu kaybettik ve saat: 15.00’da ölüm olayı gerçekleşti.
Canım anneanneciğim; Senin vefatın bizi çok büyük etkiledi. Senin vefatını kimse istemezdi. O gün Perşembe günü sizin eve geldik. Ablamın ertesi gün fen sınavı vardı. Gitmeyi düşünüyordu. Çünkü senin vefatını kimse bize söylememişti. Ablam vefatını öğrenince çok ama çok ağladı. Fikri değişti, fen sınavına gitmedi. O gün sizde kaldı, annem ve babamla cenazeyi o da taşıyacaktı. Senin vefatın tüm aileyi çok üzdü. Vefatın gazeteye çıktı. Dedem özellikle, “büyük harflerle yazılsın” dedi.
O gün, sizin evde bir sürü kişi vardı. Bazıları senin vefatını umursamıyor, bazıları ağlıyordu. Bunlardan, ağlayanlardan biri de bendim. Ne olurdu ki biraz daha kalsaydın dünyada. Sizin eve gelen herkes mutlu olurdu. Ah, ya Pamir ne olacak? O hep seni mi soracak ha?...Ah ah bütün aile sarsıldı sen vefat edince. Cennet güzel bir yer ha öyle mi?. Güzeldir, güzeldir, acılarını yitirdin ha?. Ama dünyada güzeldi. Neyse şimdilik diyeceklerim bu kadar. Seni seven torunun, Zehra Bahar Temizyürek, (6 yaşında).
EŞİME (Rızâ Akdemir)-(Şiirden birkaç bölüm)

-Dün sabah aklar gördüm saçında,
Neler düşündüm bir bilsen,
Savaştık omuz omuza seninle,
Vefalı ellerin avuçlarımda
Birlikte yürüdük yıllarca,
Karanlık, dikenli dağ yollarında,
Asfaltta eskimedi ayakkabıların.
*
-Beş yaşında çocuğumuz,
Muz sorunca bir büyük kentte,
Dudakların titremiş, ağlamıştın.
Hatırlar mısın?
*
-Ben her güzelliği sende buldum,
Eşim, silah arkadaşım, umudum,
Tekrar yeryüzüne gelsen,
Yine seni sevmek isterim,
Saçının her telini, ayrı ayrı öperim.
***

Orhan Yorgancı’dan:

Mustafa Kemâl Atatürk
Prof. Dr. İSA KAYACAN
Eğitimci Orhan Yorgancı, birbiri ardına yayınladığı kitaplarıyla dikkat çekiyor. Mesleğiyle ilgili yayınları yanında, devletimizin kurucusu yüce Atatürk’le ilgili kitaplarıyla da göz dolduran Orhan Yorgancı’nın son yayınladığı kitabın adı: Mustafa Kemal Atatürk. Ciltli 288 sayfayla okurlarının karşısına çıkarılan kitap, merkezi İstanbul’da bulunan “Anonim Yayıncılık” arasında günyüzü gördü.
Önsöz, Erol Mütercimler’in, sunuş Orhan Yorgancı’nın.
- Öğretmen ve eğitimci Orhan Yorgancı’nın çok uzun zaman üzerinde titizlikle çalışıp yazdığı hemen belli olan bu yapıtı, Küçük Mustafa’dan Atatürk’e dönüşen bu önemli adamın tüm yaşamını gün gün ortaya çıkarmıştır (Erol Mütercimler)
- Atatürk, çok yönlü bir fikir rehberiydi. O, yaptıkları, düşünceleri ve eserleriyle sadece Türk ulusunun değil, başka ulusların da geleceğine ışık tutmuş bir önderdi. (Orhan Yorgancı).
Orhan Yorgancı hoca, kitabının sayfalarındaki araştırma, değerlendirme sonuçları içine, yanına, Atatürk’ün bilenen veya az bilinen fotoğraflarını da yerleştirerek görüntü ve anlam zenginliği ortaya koymuş. Tebrikler.
Mustafa Kemal’in dünyaya gelişinden, anne ve babasından, küçük Mustafa’nın “Mustafa Kemal” oluşundan hareketle yola çıkılmış. Yıllar itibariyle (1881) başlangıç yapılarak Mustafa Kemal Atatürk’le ilgili her detay verilmiş. Yani, bir el altı kitabı, ciddi boyutlarda hazırlanmış, yayınlanmış. Kitap içinden seçmeler yaparak, az bilinenler sıralamasıyla vermek istediklerimden:
Atatürk’ün ilk aşkı (S.22):
-Mustafa Kemal’in, Askeri Rüştiyesi’ne girdiği ilk yıldı. Bu sıralarda Mustafa Kemal ilk aşkını geçiriyordu. Mahallelerinde oturan bir paşanın kızına aşıktı. Mustafa Kemalin ilk gönül macerasına adı karışan kız Selanik Merkez Komutanı Şevki Paşa’nın kızı Emine idi. Bakışları uzaktan ve kafes arkasından yaşıyordu.
14 yaşındaki küçük Mustafa kendini beğendirmek için tertemiz giyiniyor, mahalle çocuklarının zıpzıp oyunlarına katılmıyordu.
Manastır’da bir aşk hikâyesi (S.26):
-Mustafa Kemal’in kendi anlattığı bir aşk hikayesi varmış. Bu hikâyeye göre; Selânik Rüştiyesi’nde iken tanıdığı bir Rum kızıymış. Süslü elbiseleri ve yakışıklığıyla Selanik’e her gelişinde, tüm kızların gözü onda iken, onun gözü Rum kızından başkasını görmezmiş.
Manastır’a gittikten sonra da onu unutmayan Mustafa Kemal, Rum sevgilisini Manastır’a götürmeye niyetlenerek ona okula yakın bir oda bile tutmuş.
Mustafa Kemal’in yazdığı kitaplar (S.39):
1-Takımın Muharebe Talimi (Çev:1908, Selanik), 2-Cumalı Ordugâhı(1909), 3-Tabiye Tatbikat Seyahati (1911), 4-Bölüğün Muharebe Talimi (Çev:1912), 5-Tabiye Meselesinin Halline ve Emirlerin Yazılış Şekline Dair Broşür (1916), 6-Mustafa Kemal’in yazdığı günlükler (25 defterden oluşuyor), 7-Zabit ve Kumandanla Hasbihal (1918-İstanbul), 8-Anafartalar Muhaberatına ait Tarihçe, 9-Geometri (1936)
Mustafa Kemal’in hastalıkları (S.46)
Mustafa Kemal Atatürk’ün kayıtlara geçen 26 hastalığı vardır. Bunların birincisi 15 Mayıs 1909’da İstanbul’da hastalanarak Gülhane Hastanesi’ne yatırılmış ve 3 günlük tedaviden sonra 18 Mayıs 1909 tarihinde taburcu olmuştur.
Mustafa Kemal Atatürk’ün 25 ve 26 ncı hastalıkları 25- 07 Kasım 1938 tarihinde, Dr. Mehmet Kâmil Berk tarafından karın ponksiyonu yapılarak su alınmış, 26-08 Kasım 1938 tarihinde, ikinci kez ağır bir komaya girmiş ve koma durumu ölüm anına kadar devam etmiştir.
***

Tarihi ipek Yolu üzerinde bir kent: (Burdur)-Bucak
Prof. Dr. İSA KAYACAN
Ankara’da oturan yazar-şair, araştırmacı Osman Oktay’dan bir kitap geldi.
Adı: Tarihi İpek Yolu üzerinde bir kent-Bucak.
Bucak-Burdur, Krotoszyn-Polonya işbirliği ve kardeşlik köprüsü notu var kapağın altında.
Arsal Sarı’nın Bucak Belediye Başkanlığı döneminde, Polonya çıkışlı kuruluşlarla, Bucak Belediyesi işbirliğinin gerçekleştirdiği bazı organizasyonlara katılmış, yakından izleme olanağı bulmuştum.
Kitap farklı bir boyut (resim defterini andırır) görünümüyle Bucaklı hemşehrileri ve okurlarıyla buluşmuş, buluşturulmuş.
Bol fotoğraflı, İvedik-Ankara baskılı, Türkçe-İngilizce yayınlanmış.
Ağustos 2009’da günyüzü gördüğü gözleniyor, görülüyor. Künye’de dergi anlayışıyla yola çıkılmış.
İmtiyaz Sahibi: Bucak Belediyesi,
Yayına hazırlayan: Doç. Dr. Hasan Akça,
Görsel yönetmen: H. Mahmut Neğiş. Yedi isimle katkıda bulunanlar başlığı altında sıralama yapılmış.
Belediye Başkanı Ramazan Ayaz’ın önsözünün girişinde: “Bucak Belediyesi Liderliğinde ve Burdur Belediyeler Birliği ile Krotoszyn Belediyesi ‘Polonya’ ortaklığında yürütülen, Bucak-Burdur ve Krotoszyn-Polonya arasında işbirliği ve Kardeşlik köprüsü, isimli AB Hibe Projesi kapsamında hazırlanan bu kitapçık, Bucak ilçesini genel hatlarıyla tanıtmayı amaçlamaktadır” deniliyor.
Bucak ilçesi; Coğrafi yapı, tarih, nüfus, idari yapı, eğitim, sağlık, kültür ve sanat başlıklarıyla tanıtılmış, bilgiler sayfalar aracılığıyla aktarılmış.
Müzik-Halk oyunları, ara başlığı altında verilenler:
-Türk müzik kültürünün temelini halk oyunları oluşturmaktadır. İçerisinde Bucak’ın da yeraldığı Teke Yöresi’nin halk oyunları, halkın öz duygularını, geleneklerini, göreneklerini ve kültürünü bütün incelikleriyle yansıtır.
Yörenin türkülerindeki çeşitlilik ve güzellik oyunlarında da vardır. Yörede yaygın olarak oynanan halk oyunları; Teke zortlatması, teke zeybeği, serenler zeybeği, alyazma zeybeği, Avşar zeybeği, Kezban yenge, iğdem düştü, gabardıç’tır.
Medya bölümünde, bu başlık altında verilenler: K-15 Tv, Bucak FM radyo, Gündem, Hedef, Ses-15 ve Oğuzeli gazeteleri.
Bucak bir sanayi kenti. 48 Anonim Şirket faaliyet gösteriyor. 2 Adi Komandit Şirketi yanında, 1 kollektif şirket görülmekte, 47 kooperatif, 389 limited şirketi, 281 diğer esnaf olmak üzere toplam 768 şirket tipi kuruluş var.
İSA KAYACAN VE BURDUR ŞİİRLERİ HATIRLATMASI: Birçok arkadaşımız, İsa Kayacan veya Burdur’la ilgili şiir yazıp, yayınlayıp dosyalarına koymuş olabilirler! Yazıp yayınladığınız İsa Kayacan ve Burdur konulu şiirleriniz, hazırlamakta olduğumuz kitaplarda ayrı ayrı yer alacaktır.
Bu konuda İsa Kayacan; “Duyuruyor ve hatırlatıyoruz” dedi.
İletişim: dr.isakayacan@mynet.com, veya PK.15 A.Ayrancı-Ankara
***
Muallâ Tetik’ten: Ezgili Düşler
Prof. Dr. İSA KAYACAN
İstanbul’da yaşayan, emekli öğretmen, şair-yazar ve ressam Mualla Tetik’in yeni bir kitabı var masamda.
Adı: Ezgili Düşler.
Öykülerden oluşan kitap, Avcıol Basım Yayın tarafından yayınlanmış, günyüzü görmesi sağlanmış.
Gazeteci-şair, yazar ve araştırmacı Ahmet Özdemir hocanın uzunca bir sunuşu var ilk sayfalarda.
Bir yerinde Ahmet Özdemir; “Mualla Tetik yazın hayatında bir saman alevi gibi gelmiş, geçmiş olamazdı. Çünkü, Bulutlar Gizli Ağladı’da okuduğum öyküler, gel-geç bir heves rüzgarının önünde savrulup gidecek küller değildi” diyor.
Mualla Tetik hocanın, bugüne kadar karşılaşmadığımız bir öykü türü denediği ifade ediliyor.
TSM alanındaki çalışmalarıyla da tanıdığımız Mualla Tetik, öykülerinin isimlerini de bu alandan seçtikleriyle şekillendirmiş. Bunlardan bazı isimler, sıralamalar:
-Uşşak düşler, Hüzzam düşler, Hisarbuselik düşler, Saba düşler, Sarı yazın yürek çarpıntısı, Sen yanımda olduktan sonra, Ağlayan kolye vd.
Düşlerin arasında, Fakülte, Köy, Türkülü olanlar da var.
216 sayfalık Ezgili Düşler’deki öyküler, değişik anlatım biçimiyle şekillenmiş, şekillendirilmiş. Bir ölçüde öykücülüğümüz üzerine, bu alanda bir yenilik getirilmiş, böyle bir anlayışla okurların-sanat ve edebiyatseverlerin karşısına çıkılmış efendim. Tebriklerimi sunuyorum.
Sayfa 210’da başlayan “Arzu kız”ın sonundaki cümleler ve mısralardan:
-Zavallı kadın, hıçkırıklar içinde evine döner. Ev bomboş yiyecek ekmekleri yoktur. Arzu kız, karnı aç, anasının kucağında uyuya kalmıştır. Sokaktan geçenler, toprak damlı, tek göz evden Arzu’nun anasının ağıtını duymaktadır (üç dörtlükten biri):
Çık yoharı hayırsız, yurt görünsün,
Bize eden dizin, dizin sürünsün,
Dilerim Allah’tan gülmesin yüzün,
Biyol gelip hallarımı sormadın.
Burada noktamızı koyalım, 1946 yılında Çorum’da doğan, Mualla hocamızı selamlayalım efendim.
17 YAŞINDAKİ YESEVİ DERGİSİ
İstanbul’da aylık sevgi dergisi olarak Erdoğan Aslıyüce’nin sahip ve yazı işleri müdürlüğünde yayınlanan “Yesevi” dergisi Ocak 2010 daki 193 ncü sayısıyla 17 nci yayın yılı içerisine girdi. Tebriklerimi, sevgi ve saygılarımı sunuyorum efendim.
ERCİYES DERGİSİNİN
POSTA PAKETİ
Kayseri ilimiz merkezinde aylık 384 ncü sayısı yayınlanan fikir ve sanat dergisi “Erciyes” aracılığıyla bana gönderilen yayınların sıralanışı:
1- Yeniden Diriliş, kültür dergisi (S.60)
2- Çemen şiir dergisi (S.110)
3- Türk Ocağı Dergisi (S.105-106)
4- Bizim Eyvan Dergisi (2009-4)
5- İstiklâl Gazetesi(S.65-66)
İSA KAYACAN VE BURDUR ŞİİRLERİ HATIRLATMASI: Birçok arkadaşımız, İsa Kayacan veya Burdur’la ilgili şiir yazıp, yayınlayıp dosyalarına koymuş olabilirler! Yazıp yayınladığınız İsa Kayacan ve Burdur konulu şiirleriniz, hazırlamakta olduğumuz kitaplarda ayrı ayrı yer alacaktır.
Bu konuda İsa Kayacan; “Duyuruyor ve hatırlatıyoruz” dedi.
İletişim: dr.isakayacan@mynet.com, veya PK.15 A.Ayrancı-Ankara
***
Melâhat Ecevit duyguları
Prof. Dr. İSA KAYACAN
Isparta ilimiz merkezinde yaşayan, şair, yazar Melahat Ecevit’in yazı ve şiirlerinden örnekler gelmeye devam ederken, bunların satır ve mısraları arasındaki gezintimizi de sürdürüyoruz.
KAÇ PARALIK ADAMSIN?
Bir soru ve anlatım. 11 Mart 2006 tarihinde kaleme alınmış Melahat Ecevit tarafından. Bu yazıda, paranın varlığı, önemi anlatılıyor. “Paran kadar konuş, kaç paralık adamsın?” sözleri örnek gösterilerek, bir yerinde;
-“Fakirlik denilince aklımıza, maddi fakirlik gelir. Halbuki insanlar üzerinde manevi fakirliğin tahribatları daha fazladır.” denildikten sonra; “Merhametsiz, düşüncesiz, gayesiz, cesaretsiz, imansız, vicdansız, basiretsiz edebi bir aşkı olmayan insan, insandan sayılır mı?” diye soruluyor.
İNSAN KIYMETİ
Melahat Ecevit’in 04 Ocak 2010 tarihinde kaleme aldığı beş ayrı dörtlükten meydana gelen “İnsan kıymeti” adlı, başlıklı şiiri. Bu şiir; “İnsan kıymeti bilmez olursan/Gözünün yaşını silmez olursan/Sevgiyi paylaşıp, bölmez olursan/Gönül sohbetinde hazın bulunmaz” la başlıyor.
Sonra insanların hor görülmemesi sevgi gülünün dalından koparılmaması gerektiği sevgiyi bilmeyenlerin, yazda-baharda mevsimsiz üşüyecekleri anlatılıyor. Sonunda da;
Eğer yaşıyorsan, sevgiden uzak,
Yalandan, dolandan kalmazsan uzak,
Ayağını alır kurduğun tuzak,
Düşersin çukura, izin bulunmaz.
Mısralarıyla noktasını koyuyor Melahat Ecevit. Sonra “Komşu şehir Burdur” başlıklı şiirini 28 Ocak 2010 tarihinde kaleme alıyor.
KOMŞU ŞEHİR BURDUR
Melahat Ecevit’in yeni bir şiiri. “Şiirlerle Burdur–2” kitabımda da yeralacak bu şiir, dokuz dörtlükten meydana geliyor. İlk ve son dörtlükleri bu şiirin:
Bir başka şehirden bahsetme bana,
Şu Burdur’dan yakın komşu yok gibi.
Bir kere uğrarsan, gider hoşuna,
Bağlarında dimlit üzüm, çok gibi.
***
Burdur denilince, ilk akla gelen,
İsa Kayacan’dır başka yok gibi.
Burdur şivesiyle “mesmursuz” diyen,
Dilden dile “gali” sözü, çok gibi.
İSA KAYACAN VE BURDUR ŞİİRLERİ HATIRLATMASI: Birçok arkadaşımız, İsa Kayacan veya Burdur’la ilgili şiir yazıp, yayınlayıp dosyalarına koymuş olabilirler! Yazıp yayınladığınız İsa Kayacan ve Burdur konulu şiirleriniz, hazırlamakta olduğumuz kitaplarda ayrı ayrı yer alacaktır.
Bu konuda İsa Kayacan; “Duyuruyor ve hatırlatıyoruz” dedi.
İletişim: dr.isakayacan@mynet.com, veya PK.15 A.Ayrancı-Ankara
***
Nurettin Kocabıyık’ın “Suzan”ı
Prof. Dr. İSA KAYACAN
Bize ulaşan kitapların, bazen çiceği burnunda, matbaadan yeni çıkmış olanları ulaşırken, ulaştırılırken, bazen basımının üzerinden yıllar geçmiş olanlar da gelebiliyor.
Nurettin Kocabıyık, Antalya’da yaşayan kalem sahiplerimizden biri.
Geçmiş yıllarda basılmış, günyüzü görmemiş 208 sayfalık “Suzan” adlı romanı bize yenilerde ulaştı.
Bir zamanlar, merkezi Kayseri’de bulunan, Anadolu İlim ve Edebiyat Eseri Sahipleri Meslek Birliği vardı. Bu kuruluşun, Akdeniz Bölge Başkanlığı Antalya’da faaliyet gösteriyordu.
Mustafa Ceylan ANASAM Akdeniz Bölge Başkanıydı. Birbiri ardına yayınladıkları kitaplardan biri de, yukarıda söz etmeye çalıştığımız Nurettin Kocabıyık imzalı “Suzan”dı.
Mustafa Ceylan’ın sunuşu var ilk sayfada. Sayın Ceylan, sunuşunun bir yerinde:
-“Suzan, içimizden biri. Hüznümüzün ve alın yazımızın girdabının türküsü. Elinizden bırakmadan okuyacaksınız. Nurettin Kocabıyık, kıvrak kalemi ve kurgulamadaki nadide buluşlarıyla daha nice önemli eserlere imza atacağını umut ettiğim bir yazarımız” diyor.
Suzan, romanın bir yerinde; Televizyondaki haberleri ve gazetelerde yayınlanan hüzün ve dram kokan boy boy resimleriyle herkesin tanıdığı ve bildiği popüler bir kadın oluyor..
Arkasından, anlatım devam ederken; “Eksik olan tek şey Serhat’tı ve onunla bu evde aşkı, sevgiyi, mutluluğu ve en güzel günlerini yaşamış birlikte mutlu günlerinde çektirdikleri resimleri, duvardaki yerlerinde öylece asılı duruyorlardı” yla karşılaşmamız Nurettin Kocabıyık’ın anlatım ve olayların birleştirilişindeki ustalığını gözlerimiz önüne sermiyor mu?.
Edebiyatın zor dallarından biri olan roman yazımında, anlatımında, olayların başından itibaren, devam ediş şekliyle, bitiriliş şekliyle birbiriyle irtibatlı oluşunun sağlanması gerekiyor. Nurettin Kocabıyık, “Suzan” adlı romanında bu gerçeğin yakalanışında başarılı olmuştur. Tebriklerimizi sunuyoruz efendim.
GÜNÜN SORUSU: Serçeler, cümle kargalarla kardeştir. Bilsek, bilebilsek: kurtlarla, kuzular ve canavarlarla ceylanlar da aynı. Peki, peki ya insan?. (Nurettin Kocabıyık)
Katılım Belgesi: Yeni Edebiyat Akımı “Gülce”: Sayın İsa Kayacan; 23 Ocak 2010 tarihinde Aktif Felsefe Derneği Antalya Şubesinde düzenlenen “Sanatının 44 ncü yılında Mustafa Ceylan ve Gülce Edebiyat Akımı Etkinliği”ne katılımınızdan dolayı teşekkür eder, saygılar sunarız. (Mustafa Ceylan-Antalya).
GÜNÜN HABERİ: Ruşen Özgül’ün (1943-2006) sahipliğinde, 3 Şubat 1969 tarihinde yayın hayatına başlatılan, Ömer Ö.Özgül’ün sahipliğinde yayınına devam eden “Özyalvaç” Gazetesi, 08 Şubat 2010 tarihinde 42.yayın yılına merhaba dedi.
İSA KAYACAN VE BURDUR ŞİİRLERİ HATIRLATMASI: Birçok arkadaşımız, İsa Kayacan veya Burdur’la ilgili şiir yazıp, yayınlayıp dosyalarına koymuş olabilirler! Yazıp yayınladığınız İsa Kayacan ve Burdur konulu şiirleriniz, hazırlamakta olduğumuz kitaplarda ayrı ayrı yer alacaktır.
Bu konuda İsa Kayacan; “Duyuruyor ve hatırlatıyoruz” dedi.
İletişim: dr.isakayacan@mynet.com, veya PK.15 A.Ayrancı-Ankara
***
İki imzadan birer şiir
Prof. Dr. İSA KAYACAN
İki imzadan birer şiirle, merhabalaşmak istiyorum. Bu şiirler. İlköğretim okulu öğrencilerimizden ..
Birincisi, Burdur ilimize bağlı Tefenni ilçemizin Namık Kemal İlköğretim Okulu sınıf 6-B No: 7 (Mart 2009) kayıtlı öğrencimiz Duygu Esra Ersoy.
İkincisi, Ankara Arı Okulları 5-A sınıfı 247 numaralı öğrencilerinden torunum Nazlı Aykut’un, (19.01.2010) tarihli şiiriyle karşı karşıyayız. Buyurun:
İSA KAYACAN (Duygu Esra Ersoy)
Burdur’un Tefenni İlçesinde,
Ece Köyü denilen, Gül Bahçesinde,
Bir Sonbahar gecesinde,
Doğdu duayen İsa Kayacan.
*
Hep Anadolu Basını dedi.
Kâh omuz verdi, kâh el verdi.
Edebiyata gönül verdi,
Hemşerimiz İsa Kayacan.
*
Bazen Ankara Mektubundan seslendi.
Bazen Çanakkale’den, yahut Edirne’den.
İçinde her zaman Anadolu özlemi vardı.
Yüreği hep yazmak için atardı.
*
Devlet adamı, şair ve de yazar,
Bazen özlem, bazen umut yazar.
Yüz küsur kitaba, üç bin dergi ve gazeteye
Ese diye, Tefennili diye imza atar.
*
Okulumuza destek verdi.
Önce insan, önce eğitim dedi.
Doğduğu Tefenni’ye,
Kitaplarıyla beraber sevgisini verdi.
*
Edebiyatın Evliya Çelebisi,
Burdur’umuzun Fahri Elçisi,
Türk Basınının duayeni,
Gazeteci yazar İsa Kayacan.
DEDEM İSA KAYACAN’A AKROSTİŞ (Nazlı Aykut)
İliğimize işledin sen,
Sana çok teşekkür etsem az şimdiden,
Artık oldun bir gazeteci.
*
Kapılarımız her zaman açık sana,
Aralıktan bakarız sana,
Yazar – gazeteci olmak kolay mı?,
Aşık destan yazarsın dağlarda,
Ceyhan’dan, Everest’e
Aldın götürdün bizi,
Ne yapardık sen olmasan?,
İSA KAYACAN VE BURDUR ŞİİRLERİ HATIRLATMASI: Birçok arkadaşımız, İsa Kayacan veya Burdur’la ilgili şiir yazıp, yayınlayıp dosyalarına koymuş olabilirler! Yazıp yayınladığınız İsa Kayacan ve Burdur konulu şiirleriniz, hazırlamakta olduğumuz kitaplarda ayrı ayrı yer alacaktır.
Bu konuda İsa Kayacan; “Duyuruyor ve hatırlatıyoruz” dedi.
İletişim: dr.isakayacan@mynet.com, veya PK.15 A.Ayrancı-Ankara

Hiç yorum yok: