26 Mart 2010 Cuma

Orhan Kural hocanın yeni iki kitabı
Prof. Dr. İSA KAYACAN
Prof. Dr. Orhan Kural, bir seyyah... Dünya’da gezmediği, görmediği ülke sayısı bir elin parmakları kadar az.
Yen iki kitabı geldi bize. Bunlardan:
SİBİRYA’DAN ŞİLİ’YE
Beril yayınları arasında günyüzü gören “Sibirya’dan Şili’ye adlı 290 sayfalık kitabın 2 nci baskısı yapılmış. Gezginler Kulübü Başkanı Orhan Kural hoca önsözünün bir yerinde:
-“Ben hep kafamdaki –iyi gezgin- kimliğini doğrulayacak unsurlarda aradım, gezmenin tadını. Gezgin, bakmalı, görmeli, anlamalı, öğrenmeli, anlatmalı, öğretmeli ve yansıtmalı. Buna göre iyi bir gezgin, biraz serüvencidir, yeni bir program dışı olaylara olumlu bakar hatta sevinir, günlerini dolu dolu yaşamak ister; yorgunluktan bazen uçağın koltuğunda bazen bir otobüsün köşesinde bazen bir motorun kuytusunda uyuklasa bile” diyor.
İçindekiler bölümüne bakıyoruz:
- Sürgünler diyarı: Sibirya,
- Kuşları barındıran nehir: Uruguay
- Rüzgârın çölde ıslık çaldığı ülke: Mali,
- Farklı kültürlerin harmanlandığı ülke: Bolivya,
- Güneşin ülkesi: Ekvator,
- İki deniz ülkesi: Bahreyn,
- Müslüman kutsal toprağı: S. Arabistan,
- Amerika’da bir “Tatlı” asi: Küba vd.
Sayfa 36’da, “Ölümsüz Rus şairi Puykin’in-Sibirya Madenlerinin derinliklerinde” adlı şiiri var dilimde dedikten sonra, bu şiir sayfanın altına alınmış, aktarılmış. Bir bölümü bu şiirin:
Bahtsızlığın sadık kız kardeşi,
Umut, karanlık zindanınızda,
Diri tutacak dinçliği ve neşeyi,
Ve gelecek beklenen o zamanda..
Prof. Dr. Orhan Kural hocanın ikinci kitabının adı:
DÜNYA İÇİN BİR ŞEY YAP
Kitabın tam adı: Dünyayı hep birlikte nasıl kurtarabiliriz?. Dünya için bir şey yap.
64 sayfayla şekillenen kitap, Fatih Belediyesinin katkılarıyla yayınlanmış, ortaya konulmuş. İlk sayfalardan birinin altında önemli bir not, hatırlatma, sitem: Tüketerek tükeniyoruz.. Çevre sorunlarının yüzde 90’ında insan suçlu, çevre sorunları ise sınır tanımıyor, denilmekte.
Görüşlerin sıralandığını görüyoruz:
-İklim değişikliklerine ve ısınmaya, insanın tüketim hırsı neden olmaktadır. Daha çok tüketen değil, daha çok düşünen ve bilen mutludur. Bunun çözümü ”sizsiniz” ancak her vatandaş görevini yaparsa, başarı sağlanır.
GÜNÜN BESTE HABERİ: İsa Kayacan’ın rahmetli eşi, Sabahat Hanım’a hitaben 20.11.1971 tarihinde yazıp ithaf ettiği, “Kadınım can yoldaşım” adlı şiiri, İlgün Soysev tarafından 01.03.2010 tarihinde ‘Nihavent şarkı’ olarak bestelendi. Söz konusu bestenin sözleri:
KADINIM CAN YOLDAŞIM (İsa Kayacan- 20.11.1971)
-Sana ömrümce inanıp, ömrümce seveceğim,
Kadınım, can yoldaşım, taptığım diyeceğim,
Varlığımı yoluna döküp, tüketeceğim,
Kadınım, can yoldaşım, taptığım diyeceğim. ***
Durmuş Öcal’ın yayın dünyası
Prof. Dr. İSA KAYACAN
Ülkemizde, yazmak, yayınlamak en kolay işlerden biri gibi görünüyor. Bu görüntünün gölgesine sığınıp, bir günde şair, bir günde yazar olanların, böyle görünenlerin, görünme hastalığı içinde olanların sayısının fazlalığından rahatsız olmamak mümkün değil.
Ama, yılların gerilerinden süzülüp gelerek, kendi eksikliklerini de görüp, dikkatli hareket eden, bulunduğu yerin neresi olduğunun farkında olanlarla karışlaştığımızda seviniyor, biraz ferahlıyoruz: Durmuş Öcal, yaşıyla-başıyla bulunduğu yerin neresi olduğunu bilenlerden biri olarak, gayret ve çabalarıyla takdir edilen, beğenilen bir isim ve imza. Burdurlu oluşu nedeniyle yakından ilgilendiğim, zaman zaman alkışlayıp, zaman zaman “Bi dakika Durmuş hoca” dediğim değerlendirmelerim de oluyor.
Durmuş Öcal, eleştirilere açık bir kalem sahibi. Ortaya konulanlar, ifade edilenler doğruysa, doğru olduğu yönünde inancı varsa, ses çıkarmadan kabul ederek, olgunluğunu gösteren bir hemşehrim. O’nun, yazıp yayınlama heveslisi olduğunu biliyoruz.
Bir bakarsınız, elindeki fotoğraf makinasıyla görüntülerin tespitini gerçekleştirir, bir bakarsınız pek çok kimsenin ilgilenmediği konulardaki değerlendirmeleriyle önemli, anlamlı haberler ortaya koyar. Gazete ve öteki yayın organlarında bu haberlerle karşılaşırsınız.
Burdur bölgesinde, temsilciliğini yaptığı gazeteler vardır. Bu gazetelerde, Burdur çıkışlı haberleriyle selamlaşır, kucaklaşırsınız.
Durmuş Öcal’ın sevdalı olduğu ve her onbeş günde fotokopi tekniğiyle yayınladığı “Burdur Yöremizin Kültür, Sanat ve Edebiyat Bülteni”, O’nun çocuklarından biri gibidir. Bu bültenin sayfalarına aktardıklarıyla mutlu olur, sevinir. Varsa eksikliklerinin hatırlatılmasıyla kırılmaz, “doğruyu görmenin, doğruyla karşılaşmanın” mutluluğunu yaşar, bunu da hemen hissettirir, O’nun şiirleri vardır. Bu şiirlerini değişik yerlerde, sahibi olduğu sanat bülteninde yayınlamaktan sevinç duyar. Dostuna dost, düşmanına yine iyimser duygular taşıyandır Durmuş Öcal. Bana ithaf ettiği onlarca şiiri vardır. Bu şiirlerdeki duygular sıcak, mısralar anlamlıdır. Dostuna dosttur dedik ya. Bunun doğruluğunu her yerde ve sıklıkla görür ve hissedersiniz. Bendenize ait bir dörtlüğünde şöyle demektedir Durmuş hoca:
Bir adımına, bin adım geleceğim,
Ölene kadar seni hep seveceğim,
Gel deyince, yanına geleceğim,
Elimden gelen nesneyi vereceğim..
Allaha şükür ki, Durmuş Öcal bugüne kadar yazıp yayınladıklarıyla, şiirleriyle haberlerinden meydana gelen bir demet yaptığı seçmelerini “Gönül Köyünün Muhabiri” adlı kitapta toplayarak okurlarının, hemşehrilerinin karşısına çıkma noktasına geldi. Bu kitapla, Durmuş Öcal’ın bugüne kadar yazdıkları ve yayınladıkları bir araya getirilmiş oldu, kitap sayfalarındaki yerinden bizlere seslenir hale geldi. Hocanın, kitap yayını öncesi, “Hazırlık yaptım. Sensiz oluşturmak istemiyorum” deyişi de beni sevindirdi, görevli kıldı.
Şiirlerinde, yazılarında, haberlerinde sade bir görünüm sergileyen, Burdur Araştırmacı Yazar ve Şairler Derneğinin kurucuları arasında yeralan Durmuş Öcal’ı ilk kitabı “Gönül Köyünün Muhabiri”ni yayınlamasından dolayı kutluyor, sevgi ve saygılarımı sunuyorum efendim. ***
Yükseklerden gelen ses:
Tuna Boyu
Prof. Dr. İSA KAYACAN
Bazı sesler, yükseklerden gelir. Duyduğumuzda, dinlediğimizde etkileniriz. Tuna Boyu, bir dergi adı. Bulgaristan’daki “Gören Dunav” Vakfının yayın organı. İki ayda bir yayınlanıyor. Fikir, sanat ve kültür dergisi olarak, İsmail Tunalı hocanın titizliği ve dikkatliliğiyle bana ulaşıyor her sayısı, sayıları.
Mayıs-Haziran 2009’la, Temmuz-Ağustos 2009 aylarına ait olan 55 ve 56 ncı sayıları masamda Tuna Boyu Dergisinin.
Her sayının kapağında önemli fotoğraf-görüntü zenginliği ortaya konuyor.
Derginin Gören Dunav Vakfı adına sahibi (Vakfın açılmışı: Bulgaristan’da Türk ve Bulgar Kültürünü Araştırma Vakfı) ve yazı işleri müdürü: İsmail 1. Kelov.
Derginin her iki sayısında imzası bulunanlardan: Latif Karagöz, İ. Bekir Ağlagül, İsa Cebeci, Şaban Kalkan, Ehliman Ahmet, L. İlyaz İzzet, T. Ebazer Can, M. Mustafa Adalı, İsa Kayacan, İsmail İbişoğlu, İsmail Tunalı, Lamia Varnalı, Feyyaz Sağlam, Mehmet Çavuş, Hüseyin Mevsim.
İsmail Tunalı hocanın araştırması. Çevirisi: Artılarıyla ve eksileriyle Hayatım, adlı Petır Mladenov imzalı kitabın yorumu. Petır Mladenov, Bulgaristan eski Dışişleri Bakanı. Yazının başlığı: Bulgaristan’da Türk azınlığı yoktur. Bu yazıyla gerçekler bütünlük içinde gözler önüne serilmiş.
Lemua Varnalı’nın, Deliorman efsanelerinden, “Uyan Alim Sebah oldu” başlığı altında verilenlerin girişinden:
Gökte yıldız sayılır mı?
Yeni yare doyulur mu?
Uyurisen uyan Alim,
Kalk sebah oldu nazlı yarim..
Latif Karagöz’ün Mayıs 2003’de Çorlu’da yazdığı “Deliorman” adlı şiiri bir başka duygu zenginliğini getiriyor. Dört dörtlükten meydana gelen bu şiir okunmaya değerlerin başında yeralıyor, geliyor. Bir dörtlüğü.
Yıllarca kalbime gömüp gizledim,
İçimde sevgimi derin gözledim,
Düşlerimde köşe bucak dizledim,
Deliorman, seni ne çok özledim.
Tuna Boyu Dergisi, araştırma-inceleme, bilgi ve belgeye dayalı yazılarla dikkat çekiyor. Ramazan Gökalp Arkın’ın “19 Mayıs” adlı şiiri 55 nci sayının arka kapağında yeralmış. Beş ayrı dörtlükten meydana geliyor bu şiir. Bir dörtlüğü
Bütün yurt inliyordu,
Vatan gidiyor diye,
O sanki Türk yurduna,
Gökten geldi hediye.
Bana yüzlerce gazete ve dergi geliyor. Bunların içinde beklediğim ve sayfalarında gezme özlemi duyduğum dergilerin başında “Tuna Boyu” Dergisi geliyor efendim. ***
Petricli’den iki mektup
Prof. Dr. İSA KAYACAN
Mektuplar.. satırları arasında gezdiklerim. Yazılar, benimle dertleşenler, dertleşmemi sağlayanlar. Şiirler, bir anlatım zenginliği içinde karşımıza çıkanlar, çıkarılanlar. Bana yazılan iki mektup:
Değerli dost, sayın İsa Kayacan; Gönderdiğin gazetelere ne kadar sevindiğimi tahmin edemezsiniz. Teşekkür ederim. Çok iyisiniz. Ayrıca, internete aktardığınız yazı ve şiirlerim için de sonsuz sevgilerimi iletiyorum. Daima sağlıkla varolun. Zahmetinize boynum bükük, inanın. Posta kutum gönderilerinizle dolup taşıyor. Bakışlarıma tebessüm güneşi doğuyor.
Ve sayenizde (ortak dostumuz) olarak sizi tekrar tekrar tanıtıp, yazılarımı bazı gazetelere yolluyorum. Sağ olsunlar onlarda yayınlıyorlar ve o gazeteleri de siz bana iletiyorsunuz. Bütün bu olanaklara sizin sayenizde sahip oluyorum. Düşüncelerimde bütün teşekkürler valla pasif kalıyor size karşı. Affedin. Bir üstünlük abidesi İsa Kayacan, başlıklı bir yazı yolladım üç gazeteye. Umarım beğenirsiniz. Siz de dilediğiniz gazetelerde yayınlayabilirsiniz. Sonsuz saygılar, sevgiler hoş kalın. (Kemal Petricli, Köln-Almanya, 22 Ekim 2008).
BİR ÜSTÜNLÜK ABİDESİ: İSA KAYACAN
Bir fırsat bulup interneti karıştırdım. Yazılarım ve şiirlerimle karşılaştım. Bana bir sevinç, aman Allahım dedirtti. Kime nasıl teşekkür edeceğim, diye düşünürken aklıma sayın değerli dost İsa Kayacan geldi.
Ne tatlı bir insansınız siz değerli dostum İsa Kayacan. Yine sizin yüksek ve mükemmel bir varlığa sahip olduğunuzu anlamış oldum. Sağolun, varolun, çok teşekkür ederim. Saygı görüp, sevilip aranmak, bana dünyada en büyük bedel bu gurbet ortamında.
Ne mutlu bana ki, kaybolmadığım, varolduğum, yaşadığım hatırlatılmakla, yazacaklarıma, ilham ışığı kazandırana.
Sayın İsa Kayacan, zamanlarını insanları iyi bilgilerle yücelten bir yapıya sahip, babayiğit, önemli şahsiyet. Bir üstünlük abidesi… Zor ama, bu tatlı uğraş Tanrı gücünden kendisine verilmiş. İnsan ve hayvan sevgisidir zaten insanı yücelten. Tanrı bu nedenle güç vermiş İsa Kayacan dostumuza. Kim bu değerli kula “hayranlık duymam” derse, onun alnı karışlanır. (Kemal Petricli, Köln-Almanya, 20 Ekim 2008). ***
Ömer Erhalim’den iki kitap
Prof. Dr. İSA KAYACAN
Ömer Erhalim, İzmir’de yaşayan şair arkadaşlarımızdan biri. Şiirlerindeki akıcılık, anlatım zenginliği ve “az denenmişlerle” ortaya koydukları dikkat çekici. Örneğin, akrostiş anlatımlarını, şiirle dile getirilmişlerini, mısraların ilk harfleriyle değil, mısralar arasındaki herhangi bir kelimenin seçilerek, alt alta getirilmesiyle ortaya koydukları oluyor.
Ömer Erhalim’in Haziran 2008’de günyüzü görmüş iki şiir kitabı var masamda. Bunlar sırayla:
GÖNÜLLER ÇAĞLAYANI
120 sayfalık şiir kitabı. Merkezi Salihli’de olan “Ay Yayınları” hazırlığında basılmış, günyüzü görmüş. Takdim ve biyografi başlıkları altındakilerin getirilişiyle söze başlanmış.
Kitap içindeki şiirlerin, ruhundan çağlayarak akan duyguların beyanı olarak kabul edilmesini söylüyor, altını çiziyor Erhalim.
Girişte belirttiğim akrostiş örneğini, 6 nci sayfadaki “Ağlıyor vatan toprağım” başlıklı şiirin mısraları içinde “Mustafa Kemal Atatürk’e” kelimeleriyle veriyor. Sonraki bazı şiirlerinde de bu örnek görülüyor zaten.
Çanakkale geçilmez kararlılığı içinde olan Ömer Erhalim, hep candan gülüyor, herkesin bu anlayış içinde olmasını istiyor. 104 ncü sayfadaki “Candan gülüver” başlıklı şiirinin bir dörtlüğü şöyle Ömer Erhalim’in efendim:
Yaşamaya değer bu garip dünya,
Kalma naçar sen hiç bu yolda yaya,
Faruk gibi boş ver sende dünyaya,
Sen sen ol yine de candan gülüver.
Sonra bir başka Ömer Erhalim kitabı. Bir deleme. Adı: Gönüller Şifası İlahiler
GÖNÜLLER ŞİFASI: İLAHİLER
Ömer Erhalim, “Gönüller Şifası: İlahiler” adlı derleme kitabıyla karşımıza çıkıyor. Bu kitap da merkezi Salihli’de bulunan “Ay Yayınları” hazırlık çalışmasından, aşamasından sonra kitaplaştırılmış. Önsözü var Ömer Erhalim’in. Sayfa 78’deki “Dönmek ister gönlüm”den:
Dönmek ister gönlüm cümle sıvadan,
Dönelim aşıklar Mevlâ derdiyle,
Geçmek ister gönlüm mülkü fenadan,
Geçelim aşıklar Mevlâ derdiyle.
Ömer Erhalim: 1945 yılında, Yugoslavya’nın Viranofça köyünde doğdu. 1954 yılı sonunda Türkiye’ye serbest göçmen olarak geldi, İzmir-Karşıyaka’ya yerleşti. Yayınlanan şiirleriyle, kitaplarıyla dikkat çeken Ömer Erhalim, değişik gazete ve dergilerdeki şiirleriyle sanat ve edebiyat dünyamızda görünmeye devam ediyor.
GEZ BENİ
Pakize Altan, Ankara’da yaşayan şairelerimizden. “Gez beni” adlı, başlıklı şiiri altı dörtlükten meydana geliyor. Kendisinin keşfedilmesini, bilinmesini istiyor mısralarında. Bu şiirin bir dörtlüğü:
Gönül su değildir, aksa durulmaz,
Yaralı yüreğe neşter vurulmaz,
Dem zamanı güle bülbül sorulmaz,
Sevgi katıp, havanında ez beni..
Sağlıklı ve başarılı bir yaşam diliyorum efendim. ***
Bir mektup, bir kitap
Prof. Dr. İSA KAYACAN
Almanya’dan bir mektup, Bursa’dan bir kitap var gündemimde efendim.
Önce mektup:
Değerli dost, sayın Prof. Dr. İsa Kayacan: Size yeni bir mektup yazmayı düşünüyordum. Hatta, akşamdan zarfı hazırladım, karşıma koydum.
Bugün postahaneden gelintilerin arasından, yolladığınız gazeteleri gördüğümde, şanslı olduğumu anladım:
Çünkü zarf hazırdı. O kadar çok sevindim ki- bunun tarifi imkansız- çok çok teşekkür ederim. Sağolun, varolun. Tekrar tekrar teşekkürlerimi sunuyorum.
Siz temiz kalbinizle hiç eksik olmayın.
Siz zaten Türkiye’nin dört bucağında sevilen ve tanınan bir yüreksiniz.
İnanın iyi niyet, insan ve dostluğunuza hayranım.
Aslında ben size daha başka türden bir mektup yazmayı yeğliyordum. Olsun, yine yazarım.
Çünkü, hayatımın yarıdan fazlası okumak ve yazmaktır. Görmediğim bilmediğim, tanımadığım gazeteler sayenizde elime geçtikçe sevinç çağlığım yer yer zaptetilmez oluyor. Sağolun bu iyiliğinizi canla-başla yüreğimde tutacağım. Ve sizi inanın, burada Köln’de çok tanıdığıma anlatmakla zevk duyuyorum, bilin. Çünkü sizin şahane bir insan olduğunuzu anladılar.
Bunun için sizinle ben gurur duyuyorum.
Aziz dost; değer taşıyan size her şey gönlünüzce olsun diyor, selam ve sevgilerimi yolluyor, saygılarımı ekliyorum (Kemal Petricli, Köln-Almanya, 30 Eylül 2009)
HAYALİM GÜÇLÜYDÜ
Bursa’dan Şaziye Çelikler hocanımdan bir kitap. Yenilerde bana ulaştı.
118 sayfalık küçük boy bir kitap. Şaziye Çelikler hocanın, anıları, denemeleri, öykü ve şiirleri var kitabın sayfalarında. Genel bir serpiştirilmeyle kitabın yayını gerçekleştirilmiş.
Çelikler’in anı, deneme ve öykülerinin olduğunu bu kitabıyla öğrenmiş olduk. Bu alandaki yazım çalışmalarında da önemli mesafe aldığını görmekle, sevincimiz arttı.
Zaman zaman bağlamasıyla seslendirdiklerini dinleme fırsatı bulduğumuz, Şaziye Çelikler’in “Sazım seninle” adlı şiirinden, türküsünden bir dörtlük nakledelim efendim:
Bülbül oldum figandayım,
Sazım seninle, seninle.
Türkü oldum yanındayım,
Sözüm seninle, seninle.. ***
Ahmet Eroğlu’nun şiir dünyası
Prof. Dr. İSA KAYACAN
Şiir dünyalarında gezmeye çalıştığım şair veya şairelerin ortaya koydukları hakkında bilgi sahibi olmalıyım öncelikle. Sonra mısralar arasındaki gezintim başlıyor.
Ahmet Eroğlu, Ankara’da yaşayan şairlerimizden biri. Öyle görünüyor ki, gelecekte önemli mesafelerin alınışında pay sahibi olacak, imza sahibi olacak Ahmet Eroğlu.
O, “Ay karası bakışlar” dan sözediyor bir şiirinde. Burada sevgi ve özlem var. Şöyle söze başlanıyor:
Aşk kuşanmış özüne şavkında bir ihtişam,
Nur akseden yüzünden salınır gonca güller,
Burçlarından boşalır sarmaşıklar her akşam,
Suskunluğa bürünüp ötmez olur bülbüller.
Ve arkasından, aşkın nurlu yüzüne karşı duyguları daha bir değişir, belirginleşir Ahmet Eroğlu’nun: “yoluna güller sersem” diyerek, sevgi netliğini ortaya koyar.
Ve mısralarının hızla şekillendiği şiirlerinin sayısı fazladır Ahmet Eroğlu’nun. Bunlardan biri: “Her Lahzamda Selenay” adının taşıyıcısıdır. Bu şiirdeki duyguları da ötekilerde olduğu gibi, netliği, açıklığı gözler önüne serer, okuyucularıyla, bizimle birlikte olur. Buradan:
Feryat-figan ediyor dudağımda her sözüm,
En hırçın kasırgalar yüreğime esiyor,
Baharları yaşarken Eylüle döndü yüzüm,
Sızlatan anılarım bedenimi kesiyor..
Burada dikkat çeken bir mısra var: “Baharları yaşarken Eylüle döndü yüzüm”. Bu tür bir anlatım, ifade edişle fazla karşılaştığımı söyleyemiyorum. Demek ki Ahmet Eroğlu, şiirlerinde, mısralarında yeniliklerle de karşımıza çıkıyor, çıkması yönündeki gayretlerini ortaya koyabiliyor. Gözlerle ilgili duygularını, tespitlerini ortaya koymaya, mısralaştırmaya devam eden Ahmet Eroğlu, “Seyr-i Alem Gözlerin” adlı uzunca şiirinde anlatım zenginliğiyle karşımıza çıkıyor. Bu şiirden:
Alev midir gözlerin-harıl harıl yakarsın,
Bir bakışta ufkumun kalesini yıkarsın,
Çırpınırım çaresiz, çehreni bana dönsen,
Her şeyine razıyım, yeter ki bana dön-sen,
Kuşattı hararetin, sarmaladı ahımı,
Yanmışım, yıkılmışım duy artık eyvahımı,
Kandiller ışığında yol gösteren o gözler,
Alafatlı bakışıyla kor estiren gözlerin.
Ahmet Eroğlu:Mart 1978’de Ankara’nın Çamlıdere ilçesinde doğdu. Lise öğrenimini Ankara’da tamamladı. Küçük yaşlarda ilgi duyduğu şiire askerlik görevi sırasında başladı. “Şiirin ve şairliğin hassasiyet ve nezaket üzerine kurulu “ olduğu gerçeğini kabul eden ve savunan Ahmet Eroğlu’nun değişik gazete ve dergilerde şiirleri yayınlandı “Ankara Şiir Rüzgârı Antolojisi”ni yayınlayan, Ankara Rüzgârı Grubunun kurucu ve yöneticisi olan Ahmet Eroğlu, şiir yarışmalarına yönelik çalışmalarını sürdürüyor.

Hiç yorum yok: