5 Mart 2010 Cuma

Türk Dilinin Başşehri: Kırşehir
Prof. Dr. İSA KAYACAN
Erdoğan Aslıyüce imzalı bir kitap. Türk Dilinin Başşehri: Kırşehir. Geçtiğimiz yıl içinde Yesevi Yayıncılık içinde 400 sayfayla okurların, ilgililerin, araştırmacıların karşısına çıkarılmış. Adım adım Türkiye serisinin içinde yeralan bu yayın, sekiz bölümden oluşmuş, oluşturulmuş.
İki ayrı sunuş var. Bunlar, Şeref Tamtürk, Karaca Yılmaz imzalarının taşıyıcısı. Önsöz ise Erdoğan Aslıyüce’nin.
İçindekiler bölümlerine bakıyoruz: Kırşehir’in yeri anlatılarak söze başlanmış. Teşkilat ve nüfus, Kırşehir tarihine giriş, M. Kemal Paşa Kırşehir’de, Mustafa Kemal Paşanın Kırşehir’e ikinci gelişi, Ahi Evren’e doğru, Mucur, Kırşehir oymakları gibi başlıklar, ara başlıklar dikkat çekiyor.
Sayfa 148’deki “Ahilik” ara başlığı altında verilenlerden bazı cümleler nakledelim:
-“Emeviler saltanatı (660–750) döneminde Türk âleminin batısı, özellikle Horasan Valisi Kuteybe bin Müslüm (705–716) zamanında büyük çile ve ıstırap çekti. Araplar, Batı Türkeli’ni resmen haraca bağlamışlar. Bunun meyvesi de ancak Karahanlı Türk Devleti zamanında Ahilik Teşkilâtıyla alındı. Bu teşkilâtta üç grup vardı:
1- Yiğit (evlenmemiş delikanlı),
2- Ahi (Bir zaviye sahibi ve bir esnaf teşkilâtı reisi)
3- Şeyh (Sadece esnaf teşkilâtına mensup olanların kendilerini bağlı hissettikleri reis). Ahiliğe bağlı bulunanlar iki kısma ayrılırdı: Kavli (söz ile) ve Seyfi (kılıç ile)”.
İlk sayfalardan birinde yeralanlardan iki dörtlük. Bunlar sırayla;
VELAYET- NAME’DEN
1- Ol vakit Kırşehri Ulu şehirdi,
Orta yerinden geçen hem nehirdi,
Onsekiz bin derler evi var idi,
Burcu bâru çevresi hisar idi.
AŞIK PAŞA
2-Türk diline kimse bakmaz idi,
Türklere hergiz gönül akmaz idi,
Türk dahi bilmez idi o dilleri,
İnce yolu, ol ulu menzilleri.
Türk Dilinin Başşehri:
Kırşehir, adlı kitabın 295. sayfasında başlayan, Aşık Sülük Hüseyin, Şemsi Yastıman, Muharrem Ertaş, Hacı Taşan, Neşet Ertaş, Ahi Evren, Anadolu Fırtınası Osman Bölükbaşı, Erol Güngör, isimleri hakkında verilen bilgiler dikkat çekiyor. Kırşehir’de anıtı bulunan, rahmetli Şemsi Yastıman’ın 24 ayrı dörtlükten meydana gelen, dillerden düşmeyen;
“Memleket Hasreti”nden iki dörtlük efendim:
*
Ölmez sağ olursam bu yaz inşallah,
Sılayı bir daha görmek istiyom.
Çuğun’a varınca ya ağşam, zabah,
Topraklara yüzüm, sürmek istiyom.
*
Ey Şemsi Yastıman ümitli kulsun,
Kısmet ise, gayen yerini bulsun,
Hemşeriler, buna vasıta olsun,
Kırşehir’e selam vermek istiyom.
***
Muammer Susuzlu’dan: Gözlerin
Prof. Dr. İSA KAYACAN
Hemşehrim rahmetli Muammer Susuzlu’nun “Gözlerin” adlı şiir kitabı vefatından sonra elime geçti.
Ayrıca, Gülşen Şenderin hanımdan da geldi, bana ulaştı “Gözlerin”in bir yenisi.
20 Temmuz 2009 tarihinde vefatla aramızdan ayrılan, hemşehrim Muammer Susuzlu’nun “Gözlerin” adlı şiir kitabı 274 sayfayla şekillenmiş, Avcıol Basım-Yayın tarafından günyüzüne çıkarılmış.
Üçüncü şiir kitabı için Muammer Susuzlu hoca; “Türk edebiyatı, gerçek şiir sanatının, altın sayfalarında yeralıp silinmeyecek Türk şiirinin ustası, değerli şair kendisini candan sevip saydığım sevgili Halil Soyuer hocamın anısına sevgi saygılarımla sunuyor ve armağan ediyorum” diyor.
Uzunca bir önsöz Ahmet Özdemir imzasının taşıyıcısı. Halil Soyuer hocanın şair ve şiir anlatımı, değerlendirmesi. Bir yerinde;
“Tanımakta çok geç kalmış olduğuma yandığım Muammer Susuzlu’nun yetenek hanesinde şiir kayıtlı olduğu için, Muammer Susuzlu şairdir ve güzel şiirlerin altında yüzümüze gülen imzadır” denişi dikkat çekicidir.
Allah katında, başlıklı şiirle kitabın sayfalarında Muammer Susuzlu söze başlıyor. Bu şiirin bir dörtlüğü şöyle:

Aşk ile çöllere düşüp yalvaran,
İbadet eliyle, yarayı saran,
Sevgiyle çileyi, ruhunda karan,
Olur makbul bir kul Allah katında.
Muammer Susuzlu, sevgi şairidir. Duygularını toparlar, harman eder, süzgeçten geçirdikten sonra, sayfalara mısralara döker. Kitabının adı olan “Gözlerin” şiirinde söylemek istediklerimizin fazlasını görürüz, inanır, kabullenir alkışlarız. Gözlerinden bir dörtlükle devam edelim. Buyurun:
Sevdalı bulut mu şimşek çakışlı,
Çıldıran volkan mı Mevlâ yakışlı,
Ruhumda gezinen ceylan bakışlı,
Yıllarla maziden bakan gözlerin.
Kitabın arka sayfalarında, Muammer Susuzlu ile yapılan röportaj, kendisi ve kitaplarıyla ilgili yazılanlar yeralıyor. Bendenizin de, “Muammer Susuzlu’nun Şiir Dünyası” (Say.201-202), “Şair ve Araştırmacı-Yazar Muammer Susuzlu’nun biyografisi” (Say. 256-261) başlıklarıyla yazıp, değişik gazete ve dergilerde yayınladıklarım yeralıyor. Tebriklerimi, sevgilerimi bir kez daha sunarak, hemşehrim Muammer Susuzlu’nun mekânının cennet olması dualarımı yineliyorum efendim.
GÜNÜN YORUMU: İsa Kayacan; Bir şiir doktoru, Anadolu Basını’nın hastalıklarına karşı ilâç, reçete… Moral ve teşvik pirimi üreticisi… Yazı ve dost hamalı… Marko Paşa’nın Anadolu Basınındaki adresi. Her ilçeye kadar uzanmış, “kayadan can” çıkaran bir dost. (Mehmet UZER, 19.03.2006-İzmir) **
Gazeteler ve bir şiir
Prof. Dr. İSA KAYACAN
Bana ulaşan gazeteler, dergiler genel bir sıralamayla değerlendiriliyor. Bunların toptan gönderilenleri var, bana doğrudan ulaşanları var. Zümrüt Rize Gazetesinin sahibi, Rize Gazeteciler Cemiyeti Başkanı, Anadolu Basınının önde gelen temsilcilerinden Faik Bakoğlu dostumun gönderdikleri üzerine kısaca bir göz atmak istiyorum:
1- Zümrüt Rize Gazetesi (Rize)

2- Doğru Haber Gazetesi (Zonguldak),
3- Hudut Gazetesi (Ardahan)
4- Son Vilayet Gazetesi (Ardahan)
5- Kuzey Doğu Anadolu Gazetesi (Ardahan)
6- Süreç Gazetesi (Ardahan)
7- 23 Şubat Gazetesi (Ardahan)
8- Hakimiyet Gazetesi (Kdz.Ereğli)
9- Bölge Haber Gazetesi (Devrek)
10- Damar Gazetesi (Kdz.Ereğli)
11- Turgutlu’nun Sesi Yankı Gazetesi (Turgutlu)
12- Alaplı Sınır Gazetesi (Alaplı)
13- Demokrat Gazetesi (Kdz.Ereğli)
14- Halkın Sesi Gazetesi (Devrek)
15- Bayburt Gündem Gazetesi
16- Yeni Adım Gazetesi (Zonguldak)
17- Çaycuma Cuma Gazetesi
18- Gazete Mudanya
19- Güncel Gazetesi (Caycuma)
20- Önder Gazetesi (Zonguldak),
21- Arayış Gazetesi (Zonguldak)
22- Mudanya Gazetesi (Mudanya)
23- GAP Gazeteciler Birliği Gazetesi (Adıyaman)
24- Hürdüşün Gazetesi (Zonguldak)
25- Anadolu Bayram Gazetesi (Ankara)
26- Taka Gazetesi (Trabzon)
27- Sporkent Rize Dergisi (Gençlik ve Spor İl. Md)
İKİ AYRI: Şahver Karasüleymanoğlu’nun bize ulaştırdığı iki ayrı gazete: 1-08 Haber Gazetesi (Artvin), 2-Çoruh Artvin Gazetesi
SEVSEK (Ahmet Tufan Şentürk)
• Dostum, Dr. İsa Kayacan’a
İnsek derinliğine iç dünyamızın:
Enine boyuna baksak
Korkmasak, korkutmasak
Bir mutluluk duysak yüreğimizde
Sevsek kuşları, çiçekleri, böcekleri
İnsan olduğumuzu bilsek.
*
Baksak uçan kuşa, açan çiçeğe
Selam desek arılara, karıncalara
Şafakta doğan güneşe,
Gece yıldızlara, ay’a
Sokaklarda oynayan çocuklara
Yunsak, arınsak kötülüklerden
Unutmasak insan olduğumuzu..
*
Ayırmasak, ayrılmasak
Bölmesek, bölünmesek
Ölmesek, öldürmesek
Yunsak, arınsak kötülüklerden
Ezmesek, ezilmesek
Unutmasak insan olduğumuzu..
*
Kan, ölüm kokmasa ülkelerimiz
Bir kurtulabilsek, dengesizlikten
Bizim olduğunu bilsek, tümüyle bizim
Havamızın, suyumuzun, güneşimizin,
Unutmasak insan olduğumuzu
Yunsak arınsak kötülüklerden.
***
Zeliha Altındal’ın şiir defterindekilerden
Prof. Dr. İSA KAYACAN
Hepimizin şiir defteri olmuştur, vardır.
Denemelerimiz, olgunlaşmaya yüz tutan şiirlerimiz, çalışmalarımız, duygularımızın bütünlüğü hep bu şiir defterlerinde yeralır.. Buradan sesleniriz etrafımıza..
Zeliha Altındal, sanat ve edebiyat dünyasına adım atan isim ve imzalardan. Şiir defterine yazılmış, yerleştirilmişler var bana ulaşan.
Bazen kısa, bazen uzunca şiir denemeleriyle sesleniyor etrafına. Bu şiirlerinden
“Anla” başlığıyla yazdığını birlikte okuyalım ilk olarak:
Tatlı günlerin
Acıları da olurmuş,
Onun için her şeyi,
Zamanında anla
Sen Zeliha..
Kendi kendine bir talimat, bir uyarı bu Zeliha Altındal için.
Zeliha hanımın şiir defterinin sayfalarına doğru gezintimizi sürdürüyoruz. İki tayından birinden sözediyor. “Benim iki tayım vardı/Biri küheylan/Biri kısrak/ Tanrım küheylanı yanına aldı/ Eğer izin verirse/ Kısrak tayım/Bana kaldı” diye duygularını ortaya koymaya devam ediyor.
Havası, özlerim, sevgi, ben anayım, sen cansın, acı veriyor, can, anaysam, özledim, Bağrım yanıyor, vurgun yemişim, babamdı, teşekkür ederim, kalabilirsen, bu vatan bizim, içim yanıyor, analar, geceler ayaz, bayrağın kanı, yazık ettiler, yeşil gözde görün, hesap soralım, vazgeçmez, ben yeşilgözü seviyorum, sensizlik, başlıklı şiirleriyle geleceğe yürüyen bir sanatsever olarak karşımıza çıkan Zeliha Altındal’ın denemeleri, zamanla olgunlaşacak ve şiirin meşakkatli yolculuğuna doğru yola çıkacak, yürümeye başlayacaktır efendim.
Zeliha hanım, çevresindeki olaylardan etkileniyor, duygularını sayfalara aktarma gayreti içine giriyor, başarılı olma yolundaki çabalarıyla dikkat çekiyor. Tebriklerimi, sevgi ve saygılarımı sunuyorum.
KAYA VE CAN
Merkezi Ankara’da bulunan, Burdurlular Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Ahmet Şakar, bendenizle ilgili bir şiir yazmış. Yazılış tarihi: 27.01.2010. Teşekkürlerimi sunarak aşağıya alıyorum bu şiiri:
KAYA VE CAN (Ahmet Şakar)
O yorulmadı..
O uyumadı..
Burdur olunca seyahatin amacı..
İşte size İsa Kayacan örneği..
*
Mevzuu olunca Burdur İnsuyu..
Sarkıtlar başaşağı..
Dikitler yukarı doğru..
İşte size İsa Kayacan Örneği..
*
Adında gizlidir herşeyi,
Hiç düşündünüz mü kaya ve canı,
Kaya gibi dayanıklı canı,
İşte size İsa Kayacan örneği..
*
Bu nasıl bir sevgi...
Bu nasıl bir sevgi...
Aman Allah’ım bir ömre sığmayan rekorlar sahibi...
İşte size İsa Kayacan örneği... ***
Sadi Teltik’in Burdur sevgisi
Prof. Dr. İSA KAYACAN
Nevşehir’den seslenen Sadi Teltik’in Burdur sevgisi bir başka. Aşağıda Akrostiş iki şiiri var. Birincisi, Burdur Mehmet Akif Ersoy Üniversitesine ait. İkincisi de bendenize, yani bu satırların yazarına ait efendim. İşte şiirler:
BURDUR MEHMET AKİF ERSOY
ÜNİVERSİTESİNE AKROSTİŞ (Sadi Teltik)
Milli şairimizin hatırası saklıdır
En güzel mevki için okumakta haklıdır
Hakikat gizlenemez, eğitim kaliteli
Muhteşem bir talep var, adeta insan seli
Edebiyatta zirve Safahat’ın şairi
Tanınmaz mı hiç O’nun Çanakkale şiiri.
*
Açıldı tüm bölümler üniversitemizde
Karanlıklara paydos, aydınlık, dersimizde
İlhamını Akif’ten alıyor okulumuz
Farklı birimleriyle, ufka açık ruhumuz.
*
Eğitim Fakültesi öğretmen yetiştirir
Rahat, güzel ortamda, ilim-irfan öğretir
Sağlık ve Sosyal Bilim Enstitümüz var bizim
Oğlun, kızın isterse, okusunlar Fen Bilim
Yüksek Okul yedidir, Fakülte sayısı üç.
*
Üstün vasıflı insan, yetiştirmesi çok güç
Nazım, nesir ne olsa, kütüphanede mevcut
İsimsiz kahramanlar..hepsini aklında tut
Varisiyiz geçmişin, geleceğin gençliği
Emsalsiz bir zekâdır, gençlerimin her biri
Rektör Prof. GÖKAY’ım, Burdur’da bir YILDIZ’dır
Sembol flamingodur, mavi-al armamızdır
İnsanı canlandırır, heyecan verir al renk
Temsilen Burdur Gölü seçilmiştir mavi renk
Enerjik, yaratıcı, bilimi barındırır
Sizleri kötülükten cehaletten kurtarıp
İlkeli birey yapar, gönlünü arındırır
İSA KAYACAN’a AKROSTİŞ (Sadi Teltik)
İhtiyacı var size edebiyatçıların
Sayısız eser yazdın, binlerce sayfaların
Asil duruşlu, örnek, gazeteci-şairsin.
*
Konu sıkıntın hiç yok, sen her şeye dairsin
Asıl mesleğin nedir, insanlara yardım mı?
Yalvaç Tefenni, Bucak; Burdur senin yurdun mu?
Aklın, fikrin kitapla haşır neşir olmaktır
Can-u gönüllerdesin, derdin Hakk’ı bulmaktır
Aşık oldum sendeki bu çalışma azmine
Nazım, nesir ne olsa, ölene dek yaz yine. ***
Neriman Saryal Duranoğlu’ndan: Kasım
Prof. Dr. İSA KAYACAN
Neriman Saryal Duranoğlu hocayla, imza merhabamız 1960’lı yılların ortalarına dayanıyor, uzanıyor.
Bana ulaşan şiirleri var çokca. Yayınlanmaları gayretimi sürdürüyorum.
2009 yılının son aylarında yeni bir kitabı daha geldi bana Neriman Saryal Duranoğlu hocanın.
Adı: Kasım.
Genişletilmiş 2 nci baskılı, 192 sayfayla merkezi Ankara’da bulunan Alternatif Sanat dağıtımı içinde okurlarına ulaştırılıyor. Tashih: Bayram Kaya’ya ait.
Üç bölümden meydana gelen Kasım, adlı şiir kitabının birinci bölümünde: Genel değerlendirmeler, bazı imzaların görüşleri var Neriman hoca ve yayınlarıyla ilgili yazılmış.
Bu isim ve imzalar; Ahmet Tufan Şentürk, R. Sami Hamamcı, Abdülkadir Güler, Yeni Yayınlar (Ankara’da Yenimahallede yayınlanıyordu, yayınlar hakkında bibliyografik bilgiler yeralırdı) Hisar Dergisi, Prof. Dr. İsa Kayacan, Doç. Dr. Tamilla Abbashanlı-Aliyeva.
Neriman Saryal Duranoğlu hoca, bildim bileli, Atatürk hayranı, Atatürk’ün büyüklüğü, ulaşılmazlığı ve liderliği gibi özellikleri karşısında, saygıyla eğilmiş isim ve imzalarımızın başında gelmektedir. Türk toplumunun tüm fertlerinin böyle davranması, hareket etmesi gerekirken, maalesef çatlak seslerin çıkması, zaman zaman hadlerini aşma gayreti içinde olmaları bizleri üzmekte, kara kara düşünmektedir.
15 nci sayfada “On Kasım” adlı, başlıklı şiir karşımıza çıkıyor.
Bunun giriş bölümü efendim:
Kasımlar içinde kasımlar vardı,
Sevinçler vardı, acılar vardı,
Bir çocukluktu o bir daldı,
Ömrün ufuklarına boy salmış.
Neriman Saryal Duranoğlu hocanım, yazdıkları, yayınladıklarıyla takdir görürken, alkışlanırken, konu seçimindeki rahatlığı ve konuların işlenişindeki anlatım bütünlüğü ve zenginliği bizim için mutluluk kaynağı olmaktadır.
Neriman Saryal Duranoğlu: 01 Eylül 1929 tarihinde, İbradı kökenli Sabitoğlu ailesinden ve Kuvayı Milliye kahramanlarından, şair, yazar Avukat Raşit Duranoğlu’yla öğretmen Fehime hanımın üçüncü çocuğu olarak Seydişehir’de doğdu.
Ankara’da, Dil Tarih ve Coğrafya Fakültesinin Türk Dili ve Edebiyatı bölümünü bitirdi. Milli Kütüphanede Bibliyograf, TED Ankara Koleji’nde öğretmen, Teknik Eğitim Fakültesi ve Orta Doğu Teknik Üniversitesinde öğretim görevlisi olarak çalıştı. ***
Yol Dergisinin Nahçıvan özel sayısı
Prof. Dr. İSA KAYACAN
Dergilerimiz, gazetelerimiz, getirdikleriyle, içerikleriyle önem kazanıyor, takdir ediliyor veya bir kenara itilip, bırakılıyor, tozlanıp gidiyor.
Elimdeki dergi, “Yol” bir kitap görünümünde. İki ayda bir, bilim, kültür, araştırma dergisi olarak günyüzü gören, Eylül-Ekim 2009 aylarındaki 30 ncu sayısıyla bir hamle daha yapmış, yaptırılmış olan “Yol Dergisi” Nahçıvan Özel Sayısıyla dikkat çekti.
Yol’un sahibi: Gülağ Öz, Sorumlu Yazı İşleri Müdürü: Hasan Erkılıç, Editör: Hayrettin İvgin. Bilim Danışma Kurulu var.
“Editörden” başlığı altında Hayret İvgin imzasıyla yazılan iki sayfalık sunuşun bir yerinde;
-“Ben, derginin bu sayısının editörü olarak inanıyorum ki, elinizdeki Nahçıvan Özel Sayısı ileriki yıllar ve zaman içerisinde çok aranacak, kıymetli bir doküman olarak değerlendirilecektir” deniyor.
Gülağ Öz “Azerbaycan, Nahçıvan ve Yol” başlığı altındaki yazısının sonunda; “Nahçıvan’la ilgili şunu söyleyebilirim; yoktan var edilen, itilmiş yalnızlığa meydan okuyan, kendi halkıyla barışık, özgürlüğü ve varoluşu onur sayan Azerbaycan parçası bu küçük ülke kısa zamanda dünya ülkelerine örnek olabilecek bir çaba içerisinde hızla ilerlemektedir” cümlesiyle dikkat çekiyor.
Derginin sayfalarında, araştırmaları, bilimsel yazıları bulunanlardan bazılarının isimleri şöyle sıralanmakta:
-İsa Hebibbeyli, İsmayıl Hacıyev, Hüseyin Heşimli, Muharrem Ceferli, Yaşar Kalafat, Kâmran Aliyev, Recep Rehimli, Fariz Yunisov, Ramiz Kasımov, Seyyar Memmedov, Hafiz Hüseynov, Akif İmanlı, Aytekin Kahramanov, Hayrettin İvgin, Nail Tan, İsa Kayacan vd.
Sayfa 343’de başlayan Hayrettin İvgin imzalı “Aşık Pürhani Haydar” başlıklı araştırmadan:
-Ben Haydar Çetinkaya’yı 1979 yılında tanıdım. Ardahan’dan Ankara’ya geldiğinde mutlaka yanımıza uğruyor ve sohbetlerde bulunuyorduk. Bir gün bir şiir bıraktı masamın üzerine. Şiir şöyleydi (iki bölümü aşağıda efendim):
Günlerim huzursuz, karanlık gecem,
Gözlerim yollarda canan gelmedi,
Dilimde ezberim, şiirde hecem,
Aşk elinden od’a yanan gelmedi.
*
Olmuş dağlar maralı,
Acı vurmuş yaralı,
Bilmem yâra ne ettim,
Gezer benden aralı..
Yol Bilim Kültür Araştırma yayınları da okurları ve ilgili çevrelerle buluşuyor, buluşturuluyor. Tebriklerimi sunuyorum efendim.

Hiç yorum yok: