11 Mayıs 2010 Salı

Gurur Kaynağımız Kastamonulular (VII)
Prof. Dr. İSA KAYACAN
Nail Tan ağabeyimizin seri halinde yayınladığı, kitaplaştırdığı “Gurur Kaynağımız Kastamonulular” adlı kitaplar için, “kıskandım doğrusu” demek yanlış değildir. Biz yeni, tebriklerimizi, sevgi ve saygılarımızı sunarak söze başlayalım da, alkış dolu kıskançlığımızı muhafaza edelim, edeceksek!
Nail Tan, Özdemir Tan imzalı 144 sayfalık bir kitap. Adı: “Gurur Kaynağımız Kastamonulular-VII”.. Demek ki bunun altısı önce yayınlanmış. (Bunlardan birkaçıyla ilgili birkaç satırlık tanıtım yazıları yazmıştım).
Bu serinin ilki Mayıs 2004’de yayınlanmış. Nail Tan ve Özdemir Tan ortak imzalı bir önsöz var. İçindekiler bölümünde; yeni parlamenterlerden, tarihi şahsiyetlerden, I.Dünya Savaşı-İstiklâl Savaşı kahramanlarından bahsedilerek söze başlanıyor.
Sonra, generaller, rektörler, valiler-vali yardımcıları, kaymakamlar, şairler, yazarlar, gazeteciler, kültür araştırmacıları, müzik ve sahne sanatçıları, ressamlar, sunucular, halk sanatçıları, bilim ve işadamları şeklinde sıralamanın yapıldığını görüyoruz.
Ayrıca, önceki ciltlere “ek bölümler-ekler” verilişini de ciddi bir araştırma ve değerlendirme olarak algıladığımızı, gözlemlediğimizi kaydetmeliyiz. Örneğin yeni parlamenterler başlığı altında, Hasan Altan ve Ümit Şafak isimlerinin hemen altında biyografilerinin ve fotoğraflarının yeraldığını görmekteyiz.
Bu arada; Nail Tan ustanın bilinen en önemli özelliklerinden, kaynak gösterme alışkanlığını, çalışmalarının tümünün altında, bölümlerin altında verilişini de bir takdir ve alkış tufanıyla yüzyüze gelerek yaşadığımızı da satırlarımız arasında yer vermeliyiz.
Şairler, yazarlar, gazeteciler, kültür araştırmacıları bölümüne dönerek, buradaki isimlerden sözedelim öncelikle:
-Şuküfe Nihal Başar, Muammer (Kaykanacı) Bayram, Semahat Cebecioğlu, Abdullah Çerkeşli, Metin Yüksel Karakaş, İsmail Hakkı Oğuz, Mümtaz Tiftik, Süha Tuğtepe, Enver Turan, Seyfi Uzunkök, Mehmet Yılmaz.
Üçüncü sayfada başlayan önsözün 4 ncü sayfadaki bölümünün altındaki önemli not:
-Kitabımızda Türk Dil Kurumu Yazım (imlâ) Kılavuzundaki kuralların uygulanmasına özen gösterilmiştir.
Birinci (bizim kullandığımız) ve ikinci (bizim kullandığımız) kaynaklar gösterilmek suretiyle içindeki bilgi ve fotoğraflar herkes tarafından kullanılabilir. Kitabımızdan yararlanmadan önce lütfen önsözü okuyunuz. ***

Karacaoğlan Rus dilinde
Prof. Dr. İSA KAYACAN
Merkezi Ankara'da bulunan Kültür Ajansın 38 nci yayını olarak, Doç. Dr. Makbule Muharremova Sabziyeva hazırlamasıyla 160 sayfayla günyüzü gören bir kitap var masamda.
Rus dilinde Karacaoğlan (Türkçe), Rus dilinde Karacaoğlan (Rusça) içindekiler sıralamasından sonra, Naum Grebnyov'un çevirisinden örnekler verilerek devam ediliyor. Sonra, Vladimir Kafarov ve Makbule Muharremova imzalarının çevirileriyle devam ediliyor iç sayfalarda efendim.
-"1984 yılında ise Bakü'de -Yazıcı Yayınevi tarafından Vladimir Kafarov'un çevirisinde Karacaoğlan adlı kitapta Karacaoğlan'ın şiirlerinin yayınlanması, artık bu şairin Rus okuyucusu tarafından tanınması ve sevilmesinin parlak tezahürü olur. Burada Karacaoğlan'ın 19 şiiri ile karşılaşırız" (Doç. Dr. Makbule Muharremova).
Kitabın 23 ncü sayfasındaki bilgilerden:
Rusça'ya çeviren: G.Gorbatkina, Rusça çevirileri şiirleştiren: Naum Grebnyov. Şiirler Türkiye Türkçesinde ve Rusça olarak verilmiş. İlk şiirden bir dörtlük:
-Dinle sana bir nasihat edeyim,
Hatırdan gönülden geçici olma,
Yiğidin başına bir iş gelince,
Onu yad ellere açıçı olma.. .(ünlü türküden)
Karacaoğlan Rus Dilinde adlı araştırmanın sayfalarında, Türkçe ve Rusça olarak anlatılan, sayfalara aktarılan şiirlerle devam ediliyor. Sayfa 58'deki 18 nci şiirden:
-Ölüm ardıma düşüp de yorulma,
Var git ölüm bir zaman da yine gel.
Akıbet alırsın komazsın beni,
Var git ölüm bir zaman da yine gel.
Bir başka ünlü türkünün, Karacaoğlan seslenmelerinin getirdiklerini 114 ncü sayfada görüyoruz. Buradan:
-Ala gözlüm yıktın benim evimi,
Eğlen şu diyarda kal deyi deyi,
Veran ettin bahçam ile bağımı,
Domurcuk güllerim al deyi deyi.
Makbule Muharremova Sabziyeva: Moskova Devlet Üniversitesi, Filoloji Fakültesi, Rus Dili ve Edebiyatı bölümünden mezun oldu. Azerbaycan Bilimler Akademisinde Lev Tolstoy'un Azerbaycan diline çevirileri üzerine doktora tezini ve Tefekkür Üniversitesinde doçentlik çalışmalarını yaptı. Halen (Türkiye'de) Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Karşılaştırmalı Edebiyat Bölümünde öğretim üyesi olarak görev yapmaktadır. ***
Azerbaycanlı şair-yazar Gardaş Elişoğlu’ndan :
Gülle Yarası
Prof. Dr. İSA KAYACAN
Azerbaycan’ ın, ünlü şair, yazar ve araştırmacılarından Gardaş Elişoğlu’nun birbiri ardına yayınladığı kitaplarından birisi “Gülle Yarası” Türkiye Türkçesiyle “Kurşun Yarası” adıyla, merkezi Ankara’da bulunan Kültür Ajans Yayınlarının 57 ncisi olarak 176 sayfayla günyüzü gördü. Yani okurlarıyla buluştu, buluşturuldu.
Gardaş Elişoğlu, Azerbaycan’ daki dostlarımızdan biri. Ancak ilk sıralarda yeralanı.
Azeriler “Povestler” diyorlar. Türkiye Türkçesindeki karşılığı : “ Uzun hikâyeler” olarak karşımıza çıkıyor.
Vali, Avrasya Kurumu Genel Başkanı Prof. Dr. Bahaeddin Güney imzalı üç sayfalık bir önsöz var.
Prof. Dr. Rahid Ulusel’in “Gavuşa bilirdiler” başlıklı bir sayfalık sunuşu var. Kitabın adı olan “Gülle yarası” adlı öykü 11 nci sayfada başlıyor. Girişinden bu öykünün :
-“Yaz güzel gelmişti. Dağların zirvesinde ağ çalma gibi, galaglanan gara teze teze hal düşürdü. Güneşin hararetini duyan gar eridikçe nazik su çığırları genişlenip birleşir, coşgun şelâleni hatırlatırdı.”
Görülüyor ki, Gardaş Elişoğlu, öykülerinde, tespitlerinde bir fotoğraf makinası hassaslığı ve netliğinde çalışıyor. Kaleme aldıklarının özelliği ve güzelliği burada saklıdır. O’ nu kutluyor , sevgi ve saygılarımız içinde ellerimiz yoruluncaya kadar alkışlıyoruz efendim.
Vatan hasreti, adlı öykü 95 nci sayfada başlıyor. 106 ncı sayfaya gelindiğinde anlatımın devam ettiğini görüyoruz. Buradan :
-“İstanbul’ da her akşam deniz kenarına çıkarken, heyelan özümü Azerbaycan’ da, Bakıda hiss edirdim. Doğma kendimde evlâdlarımla birlikte olurdum. İlâhi ! yarattığın bende de ne kadar dözüm olarmış :
Hasret bir yana,
Hicran bir yana,
Vatan derdi yüreğimde,
Gurbetteyim..
Alışıram, odlanıram !,
Köz oluram !,
Men yana-yana..”…
Gardaş Elişoğlu İsmayilov : 1952 yılında Azerbaycan’ ın Masallı şehrinde doğdu. Bakü Siyasal ve Sosyal Bilimler Enstitüsü ile Moskova Hukuk ve İdarecilik Akademisinden mezun oldu. Değişik kuruluşlarda idarecilik yaptı, değişik gazete ve dergilerin yönetiminde görev aldı. Dergi ve gazetelerde Başredaktor muavini, Genel Yayın Yönetmen Yardımcısı olarak çalıştı. Gardaş Elişoğlu halen, Esr. MMC adlı bir inşaat kuruluşunun müdürü olarak çalışırken, yayınladığı kitaplarının sayılarını artırma çalışmaları yanında, gazete ve dergilerdeki şiir, öykü ve araştırmalarıyla dikkat çeken bir isim ve imza olarak biliniyor. ***
Ortadoğu’da Yap-Boz
Prof. Dr. İSA KAYACAN
Ergin Ayan’ın hazırladığı, büyük boy 270 sayfayla Karadeniz Dergi Yayınları’nın 6 ncısı olarak günyüzü gören bir kitap.
Hayrettin İvgin dostumuz tarafından bize ulaştırıldı. Üç bölümden meydana getirilmiş, şekillendirilmiş. İçindekiler sayfasından bazı satırlar:
- Ortadoğu, Kavramsal süreç, Bop taslak metni,
- Büyük Ortadoğu Projesinin hedefleri,
- Düşünsel yapı, Tarihsel yapı, Nato’ya yeni açılım,
- “Su”dan sorunlar, ABD’nin kürt kartı vd.
Önsöz Doç. Dr. Ergin Ayan imzasının taşıyıcısı. İki sayfalık önsözün ikinci sayfasının bir bölümünde: “Bu kitap aslında, sosyal bilimler alanında tarih ve uluslararası ilişkiler boyutunda ve formatında hazırlanmıştır. Bu çalışmada küreselleşmenin özelde Ortadoğu ekseniyle ilgili yorumlar ve önermeler yapılmıştır” deniyor.
Sayfa 193’deki “ABD-Kürtler-Türkiye” ana başlığının altındaki “ABD’nin Kürt kartı” başlığından sonra verilenlerden:
-ABD’nin 1. Körfez Harekâtı sonrasında Saddam rejimine yönelik örtülü harekatı Kürt konusunu gündeme getirmiştir. Demografik olarak Türkiye, İran, Irak ve Suriye’ye dağılmış Kürtler tarih boyu hasım ülkeler tarafından bulundukları ülkenin yönetimlerine karşı kullandırılmışlardır. Musul ve Kerkük’te zengin petrol kaynaklarının keşfedilmesini izleyen dönemde, önce İngiltere ve daha sonra İngiltere’nin bölgedeki rolüne soyunan SSCB, ABD ve İran Bölgedeki Kürtleri kendi çıkarları gerektirdiği düzeyde diğer ülkelere karşı kullanmışlardır..
Sayfa 197’deki anlatımlardan:
-ABD Irak harekâtı ardından Ortadoğu’da diplomasi etkinliğini kaybetmeye başlamıştır. Bunun iki önemli nedeni bulunmaktadır: ABD Ortadoğu’daki sorunlar için diplomasiyi bırakmış ve askeri çözümleri ön plana çıkarmıştır.
İkincisi ise ABD’nin bu tutumu karşısında bölge halkları ve yönetimlerinin ABD’ye olan güveni önemli ölçüde azalmıştır.
Doç. Dr. Ergin Ayan: 16 Aralık 1954 tarihinde Trabzon’da doğdu. 1991 yılında Marmara Üniversitesi Atatürk Eğitim Fakültesi Tarih Bölümü’nden mezun oldu. Yüksek lisans eğitimini 1994 yılında tamamladı. Ordu, Fen-Edebiyat Fakültesinde Yrd. Doç. olarak çalıştı. Yayınlanmış pek çok eseri bulunan Ergin Ayan orta derecede İngilizce, Farsça ve biraz da Arapça biliyor.
NASİHAT (Baki Yıldırım)
Adana ilimize bağlı Ceyhan ilçemizden seslenen Baki Yıldırım’ın 4 ayrı dörtlükten meydana gelen “Nasihat” adlı, başlıklı şiirinden:
Hata yapma bile bile,
Kimselere yapma hile,
Şahsiyetin düşer dile,
Dostluğunu yitirirsin. ***
Arif Baş'tan: Tekne Kazıntısı
Prof. Dr. İSA KAYACAN
Yozgat İlimizin Sorgun ilçesinin Bahadın köyünden Arif Baş'ın bir kitabı "Tekne Kazıntısı" gündemimizde efendim.
17 ayrı öykünün yeraldığı Arif Baş imzalı kitabın adının niçin tekne kazıntısı konduğuna ilişkin bir açıklama var ilk sayfalardan birinde. Burada yeralan açıklamalardan:
-"Yurt ufkunda geniş yankılar yaratan bu sesin peşinden aynı kökenli kalemler de hazırlanınca, durgunlaşan ortalık yeniden yargılandı, hem daha da artarak. Bu hızlı bir süreç, 1945'lerde başladı. Derken, geldik 2010'a. Şimdilerde artık, o günlerden kalanlar -Yaş yorgunu-. İşte -Tekne Kazıntısı- yaptı da bunun yansıması" deniyor.
Kitabın içinde yeralan öykülerin adlarından bazıları: Köy Enstitülü köy öğretmeni niçin ağladı?
-Beşikteki keçi/Şıh Hüseyin/ Çopur Fadime/Kalkınma/ Vangıl Sıtkı vd.
İlk öykü, Köy Enstitülü köy öğretmeni niçin ağladı? Köy Enstitüleri sistemi yıkılırken, başlıklarının ardından yapılan giriş:
-"Haşmet Ağa, camiye yakın yolun başına dikilmiş, ikindi namazını bekliyor. Omzunda asılı paltosu kartal kanadı sanki. Göbeksiz uzun boyuna bir yakışıyor ki, değmeyin keyfine. Gözünü dikmiş uzaklara öylece bakıyor Haşmet Ağa. İleride tarlaları var. Ekili, dikili yemyeşil tarlalar. Diğerlerinden farklı."
Uzun soluklu öyküler. Anlatım sıcak, doluluk izlenimi veriyor.
Arif Baş'ın kalemi keskin... Olayların akışı karşısındaki hakimiyeti ustalığının ortaya koyucusu..
Her öyküden önce bir fotoğraf, bir görüntüyle söze başlanmış.
İlk öykünün fotoğrafı: Kayseri Pazarören Köy Enstitüsü.
141 nci sayfada hasretlik mektupları var. Salih, Senem, Cemal vb. imzalı bu mektuplar.
Arif Baş: Yozgat'ın Sorgun ilçesine bağlı Bahadın köyünde doğdu. Pazarören Köy Enstitüsü'nün ilk mezunlarından olan Arif Baş, 1944 yılının Ekim ayında, çok sevdiği öğretmenlik meseleğine Sarıca köyünde başladı.
29 yıl öğretmen olarak çalıştıktan sonra emekli oldu. Yozgat İl Genel Meclis üyeliği ve doğduğu köy Bahadın Belediye Başkanlığı yaptı.
Değişik gazetelerde yazıları ve öykü kitapları yayınlandı. Arif Baş'ın bir de ilginç müzesi var. ***
Güzide Taranoğlu'ndan: Kervan - Devran
Prof. Dr. İSA KAYACAN
Zaman zaman ve de fırsat buldukça geriye dönüp bakmalıyız. Neler yapılmış, nasıl ortaya konulmuş?:
Güzide Gülpınar Taranoğlu, yıllarca sanat ve edebiyatın içinde bulundu, kitapları ve aylık yayınladığı 'Gülpınar' dergisiyle edebiyat dünyamıza kalıcı imzalar attı. Rahmetli eşi, değerli insan Dr. Bilal Taranoğlu bu başarıların içinde yeraldı, destekledi hep.
Geçenlerde, Güzide hanımı Kazakistan Cad (Emek-Ankara) adresindeki evinde ziyarete gittim. Bana verdikleri arasında, 1958 ve 1961 yılları arasında Giresun'da bulundukları yıllarda, değişik sosyal hizmetleri arasında, Yardımsevenler Derneği Başkanlığı sırasında yılbaşı balolarında hazırladığı şiirsel ağırlıklı iki gazete verdi ikişer sayfadan meydana gelmiş. Bunlar:
Adı: Kervan Gazetesi. Senesi: Girdiğimiz, Tarihi: Bildiğimiz notlarıyla karşımıza çıkıyor. Kimlik bölümüne bakıyoruz.
Burada da, Sahibi: Bana ne, Başmuharriri: Sana ne, Basıldığı yer: Bize ne? cevaplarıyla anlatılıyor. GT imzalı şiir, üç mini haber, dört kendimizden fıkralar yeralmakta. Manşette ise; 'Bizler Giresun Yardımsever Derneği mensupları
cümlenize yeni yılda saadet, sıhhat, neşe ve işlerinizde başarılar dileriz' cümlesi ve temennisiyle yeni yıl kutlaması yapılmakta. Haa unutuyordum, ikinci sayfada iki ayrı fotoğraf-görüntü var. Bunların arasına da, 'Yılbaşı hediyesi, Giresun manzarası' cümlesi, kelimeleri yerleştirilmiş.
Bu gazeteler o günün şartlarına göre, bir haberleşme, etkinliklerin kamuoyuna duyurulduğu yayın organları olarak biliniyor, kabul ediliyor.
Şimdi ikinci gazete 'Devran'ın sayfalarına dönelim: Devran, senelik balo gazetesidir, notu logo altında yeralıyor. 1961 yılına ait bu gazete. Bu gazetenin bir ve 2 nci sayfasındaki şiirlerle, haberler Güzide Taranoğlu imzasıyla karşımıza çıkıyorlar.
Yardımsevenler Derneği Başkanı olarak Güzide hanım, yazıyor, değerlendiriyor, gazetenin basımıyla ilgili tüm safhalardan sorumlu oluyor. Devran'ın kimliğiyle ilgili ilginç bilgiler: (1961);
Senesi: Yılbaşı, Tarihi: Aybaşı, Sahibi: Sorulmaz, Başmuharriri: Yorulmaz, Basıldığı yer: Bilinmez.. Devran'daki şiirler, Vali beye, Necati Onacak'a, Selahattin Türüt'e, Belediye'ye ithaf edilmiş. Devran'ın manşetinde de, Giresun Yardımsevenler Derneği idare heyeti, Giresunluların yeni yıllarını kutluyor. Güzide Taranoğlu'nun 'Kervan'daki şiirlerinden giriş dörtlüğü:
Hoş geldiniz diyorum, arkadaşlar namına,
Katılın misafirler, eğlence kervanına,
Eğlenin bu gece siz hiç durmadan eğlenin,
Neş'eniz lâyık olsun Giresun'un şanına. ***
Kayseri'den: Erciyes Dergisi
Prof. Dr. İSA KAYACAN
Kayseri denilince, 'Erciyes' akla geliyor. Bu dağ, zirve isminden sonra da, aylık, fikir ve sanat dergisi olarak 35 yıldır yayınlanan, sanat ve edebiyat dünyamıza hizmet eden 'Erciyes Dergisi'yle selamlaşıyor, merhabalıyorsunuz.
Erciyes Dergisinin sahibi ve yazı işleri müdürü: Nevzat Türkten. Genel yayın yönetmeni Alim Gerçel. Yazışma adresleri: P.K 218 Kayseri, şeklinde kaydediliyor. Erciyes Dergisinin, daha doğrusu yönetiminin en sevdiğim, beğenip, takdir ettiğim yayın politikaları, vefatla aramızdan ayrılan isim ve imzaların fotoğraflarını kapakta yayınlamalarıdır. Tarihe düşülen notlar, bir vefa örneği olarak görülüyor, kabul ediliyor. Kutluyor, tebriklerimi sunuyorum efendim.
Erciyes Dergisinin 385 (Ocak 2010), 386 (Şubat 2010), 387(Mart 2010) nci sayıları masamda. Genelde 34 sayfa olarak okurlarının karşısına çıkan, çıkarılan 'Erciyes' Dergisinin masamda yeralan sayılarında isim ve imzaları görülenlerden(bazıları olarak) bir sıralama yapmak istiyorum:
-Nevzat Türkten, H.Rıdvan Çongur, Dr.Yaşar Kalafat, Bedrettin Keleştimur, Recep Çalkaner, Yücel İpek, Muhsin İlyas Subaşı, Nedim Uçar, M.Halistin Kukul, Nail Tan, Halil Atılgan, Hikmet Elitaş, Deniz Ünver, İhsan Kurt, vd.
Erciyes Dergisinin masamdaki üç sayısının kapaklarında isimleri ve vefatlarıyla ilgili tarihi bilgiler bulunanlar:
-Ocak 2010, Sayı:385; Coşkun Ertepınar (1912-09 Ağustos 2005),
-Şubat 2010, Sayı:386; Ahmet Hamdi Tanpınar (23.06.1901-24.01.1962)
-Mart 2010, Sayı:387; Ord. Prof. Dr.Reha Oğuz Türkkan (12 Ekim 1920 -18 Ocak 2010)
Dergi sayfalarında yeralanlardan bazı alıntılar yapalım şimdi:
-Bahtiyar Vahapzade'yi hatırlarken (M.H.Kukul, S.387)
-Azerbaycan-Türkiye Tarihi-Siyasi ilişkilerinde Nahçıvan (Dr.Elbrus İsayev,S.386)
-Çocuklumuğuzun Kayseri'sinden ve çocukluğumuzdan notlar (Nevzat Türkten,S.386) Ve bu 385 nci sayıdan Nedim Uçar'ın 'Günboyu yalnızlık' adlı şiirinden bir dörtlük efendim:
-Gökteki yıldızlar mahzun gülerken,
Geceme ay gibi dalan yalnızlık.
Kurşuni bulutlar, suyu elerken,
Günboyu kapımı, çalan yalnızlık… ***
Sahnedeki Sarızeybek
Prof. Dr. İSA KAYACAN
Anlı-şanlı Sarızeybek, diz vura vura, efelerin 'padişahı' olarak sahnede, meydanda oynarken, duygulanmamak, oyuna iştirak etmemek mümkün mü?.
Söke Şairler ve Yazarlar Derneğinin yayınorganı, edebiyat, kültür, sanat ve turizm dergisi olarak iki ayda bir günyüzü gören 'Sarızeybek' Dergisi 43 ve 44 ncü sayılarıyla bizimle merabalaştı.
Ortalama 32 sayfayla günyüzü gören 'Sarızeybek' dergisinin kimliğine bakıyorum: (Dernek adına) Sahibi ve sorumlu yazı işleri müdürü: Tülay Sarayköylü, Genel yayın yönetmeni: Oyhan Hasan Bıldırki, Hukuk Danışmanı: Av.Şükrü Döşkaya, Resim editörü: Cemal Şimşek, Yayın kurulu (7 imzadan oluşan bir kurul var).
İlk sayfada, Tülay Saryköylü imzalı sunu ve şiirler. 44 ncü sayıdaki Tülay Sarayköylü imzalı 'izlerin var' başlıklı, adlı şiirden:
-Buralardan geçmişsin,
Yollarda izlerin var,
Birgün dönmesen bile,
Beklerim mahşere kadar..
Sarızeybek dergisinin elimizdeki her iki sayısında isim ve imzaları yeralanlardan (bazıları): Tülay Saraköylü, Abdülkadir Güler, Fuat Gürsoy, Halil Güven, M.Kemal Yılmaz, Baki Yıldırım, Mansur Ekmekçi, Yücel Kurucu, Necmettin Çanga, Mehmet Uygun, Zeki Çelik, Hüsamettin Tat, Bahtiyar Keskin, Tuğçe Acar, Mehmet Aydın, Kerim Özbekler, Mehmet Cem Yiğit, Süleyman Kara, İsa Kayacan, Mustafa Ermiş, İsmail Kara, Hüseyin Yıldız, Şükrü Öksüz, Etem Oruç, vd...
Şiirler çoğunlukta. Yazılar, araştımalar sonra dikkat çeker boyutta sayfalarda.44.sayıdan seçtiğimiz iki şiirden bölümler:
DÖNDÜ BACI (Abdülkadir Güler)
-Ellerin nasırlı,
Gözlerin ışıl ışıl,
Acı mı, sızı mı parmaklarında,
Buram buram ıpıslak,
Ter akar yanaklarında.
GÖZÜM NASIL GÖRSÜN Kİ? (Şükrü Öksüz)
İkâmetin farketmez, Bornova, Karşıkaya,
O kadar çok ciddisin, sana yapılmaz şaka,
'Gözün beni görmüyor' diyorsun yaka yaka,
Kalbimin içindesin, gözüm nasıl görsün ki?.
Anadolu da, şair ve yazarlar dernekleri arasında ilk sıralarda yeralan ve Sarızeybek Dergisiyle gözdolduran, dikkat çeken, Söke Şairler ve Yazarlar Derneği yöneticilerini kutluyor, alkışlıyor, kutluyorum efendim.

Hiç yorum yok: