8 Haziran 2010 Salı

Dr. Ayfer Yılmaz’dan:
Selçuk Baran ve eserleri
Prof. Dr. İSA KAYACAN
Merkezi Ankara’da bulunan “Her Dilde, Tercüme ve Yayıncılık Merkezi” nin genel koordinatörü Yusuf Hüseyin Babekoğlu, ciddi, titiz çalışmalarıyla dikkat çekerken, ortaya yeni yeni kitap yayını koyuyor, bunların günyüzü görmelerini sağlıyor. Önce tebrik ve alkışlarımızı belirterek, hissettirerek söze başlayalım efendim:
Elimde yeni bir kitap var. Akademik incelemeler dizisi olarak, Her Dilde Tercüme ve Yayıncılık Merkezi yayınları arasında günyüzü gördü.
Adı: Hüzün Mevsiminde Bir Yazar Selçuk Baran ve Eserleri. İmza sahibi: Dr. Ayfer Yılmaz. Genel Yayın Yönetmeni: Yusuf Hüseyin Babekoğlu. 272 büyük sayfayla bizimle, okurlarıyla, merhabalaştı, selamlaştı.
Edebiyatımızdan bir Selçuk Baran geçti, denilerek, hayatı, mizacı fikirleri, eserleri ara başlıkları veriliyor. Sonra Selçuk Baran’ın öykülerinden, bu öykülerde yeralan, kadınlar, erkekler ayrı ayrı detaylandırılıyor. Ve öteki ara başlıklar, bölümler arasında yeralanlar:
-Selçuk Baran’ın öykülerinde zaman, Mekan, umuma ait mekânlar, özel mekânlar, arkasından, Selçuk Baran’ın romanlarında şahıslar, vb. ayrımlar, detaylar veriliyor. Kitap beş ayrı bölümle şekillendirilmiş.
1999 yılında aramızdan ayrılan Selçuk Baran’ın yaşam öyküsü, edebi kişiliği ve eserleri masaya yatırılmış, incelenmiş. Sayfa 92’den:
-Selçuk Baran’ın öykülerinde, en dikkat çeken öykü karakterleri arasında yaşlı erkek tiplerinden bahsetmek gerekir. Genellikle sağlık sorunları yaşadıklarından dolayı evde bakımlarıyla ilgilenen kadınlara da yük olmaktadırlar. Bu durum ise her iki taraf için de hüzünlü bir yaşam şeklidir.
Bu tür incelemeler zordur. Dr. Ayfer Yılmaz, bu zor işin altından başarıyla kalkmış, Herdilde Yayıncılık’ta bu yayının edebiyat dünyamıza kazandırılışını sağlamıştır. Tebriklerimi sunuyorum efendim.
Ayfer Yılmaz: 1966 yılında Ağrı’da doğdu. Hacettepe Üniversitesi, Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü’nü bitirdi. Doktorasını 1997 yılında Gazi Üniversitesinde tamamladı. Halen Gazi Üniversitesinin Fen – Edebiyat Fatültesi’nde öğretim üyeliğini sürdürüyor.
-Bugüne kadar; Türk Kültüründe Kadın ve Kadın Ağzı Türküler (2003),
-Hisler ve Fikirler Işığında Ra’if Necdet Kestelli (2006),
-Nahit Sırrı Örik, hayatı, sanatı ve eserleri (2006),
-Türk Sagan’ı Suzan Sözen ve Romancılığı (2008) adlı kitaplarıyla dikkat çekti. ***
Eleşref Niftiyev'den:
Ömür yolu-Nur yolu
Prof. Dr. İSA KAYACAN
Azerbaycan çıkışlı yayınların bana ulaşanlarının sayıları arttıkça, bu yayınların sayfalarındaki gezintimde de artış, artışlar gözleniyor.
Azerbaycan'ın ünlü şair, yazar ve araştırmacılarından, değerli dostum Gardaş Elişoğlu tarafından bana ulaştırılan kitaplardan biri, daha doğrusu son olarak ulaştırılanı: Eleşref Niftiyev imzalı, Ömür yolu-Nur yolu, adının taşıyıcısı. Ciltli 272 sayfalı kitap. Yaradıcılıg, Hatıralar ve düşünceler ortaya konulmuş, sayfalara aktarılmış.
Redaktor: Vagif Yusifli. Reyçi:Musa Guluzade. Müfellifden 4 sayfalık bir sunuş var. Redaktordan 3 sayfalık bir önsöz veya ikinci sunuş dikkat çekiyor.
Birinci bölüm: Unutulmaz telefon zengi, İkinci bölüm: Görüşler, hatıralar, Üçüncü bölüm: Hikmetin behresi, Dördüncü bölüm: Yahşı ki sen varsın (iyi ki sen varsın).
Kitabın sayfalarında yer yer, Eleşref Niftiyev fotoğrafları, çıkışlarındaki genel görüntüleri-fotoğrafları yeralıyor.
Sayfa 85'deki "Veten, bu menem" başlığı altındaki anlatımda, Gardaş Elişoğ (İsmayılov) lu'ndan sözediliyor. Bir yerinde:
- "Hassas kalbli, yüksek intizamlı ve gayğıkeş insan Gardaş Elişoğlu'nun (İsmayılovun) ilk şiirler kitabı-Sevgiden başlanan yol- adlanır" deniyor.
Bu yazıdan, Gardaş müellimin 1986'ncı yılda SSRİ Maliyye ve Maarif hazırlıklarının "En yahşi mühasıb-malliyeçi" fahri adına layıg görüldüğünü öğreniyoruz.
Eleşref Niftiyev, kaleme aldığı konuların işlenişinde, usta bir kalem olduğunu gösteriyor. Düşünceleri derin, bilgi dolu bir görünüm içinde karşımıza çıkıyor. Bugünle yarın, bundan öncede dünle bugün arasındaki düşünce köprülerinin sağlamlığını görmekteyiz. Bu ve buna benzer gerçeklerin, anlatım zenginliği ve hakimiyetinin netliği karşısında sevinmek, alkışlamak ve gurur duymak bize düşüyor.
Şair, yazar ve araştırmacılarımız, yazdıklarını gazete ve dergilerde yayınlayarak, arkasından kitaplaştırmalarıyla çok önemli bir görevin yerine getiricisi oluyorlar.
Eleşref Niftiyev'de bu çok önemli, anlamlı ve kalıcı görevlerin yerine getiricisi olmuştur. Kutluyor, tebriklerimizle, sevgi ve saygılarımızı sunuyoruz efendim.
Eleşref Niftiyev: 1945 yılında Azerbaycan'ın Respublikasının Masallı şehrinde doğdu. Ali tahsilli olan Niftiyev, 1968 yılında Masallı Rayon Komsomol komitesinde çalışmaya başladı.
1974 yılında Rayon Partiya Komitasının teşkilat şubesinde görev aldı. Şube müdürü olarak görev yaptı. Bazı şehirlerdeki mekteplerde müellim olarak görevini sürdürdü.
Azerbaycan Resbuplikası Prezidenti tarafından ödüllendirildi. ***
Burdur, Geleneksel giysileri ve
giysi aksesuarları
Prof. Dr. İSA KAYACAN
Burdur çıkışlı her haber, her çalışma, beni yakından ilgilendiriyor. Yayınların önemi bir başka açıdan dikkat çekiyor.
Edebiyatçı, araştırmacı, yayınları ve ebru alanındaki çalışmalarıyla da dikkat çeken, Burdur’da yaşayan Asuman Şenel’in “Burdur Geleneksel giysileri ve giysi aksesuarları” adlı 216 sayfalık araştırması-kitabı, yenilerde bana ulaştı. (Önceleri de kısa bir yazıyla sözetmiştim).
Kitap, renkli fotoğrafları-görüntüleriyle ayrı bir zenginlik içinde karşımıza çıkıyor. Burdur Valiliği İl Özel İdaresi’nin katkılarıyla, İl Kültür ve Turizm Müdürlüğünce bastırılmış, yayınlanmış.
Burdur Valisi İbrahim Özçimen’in bir sunuşu var. Bir yerinde: “Türk milletinin ortak değeri olan bu giysilerin ortaya çıkarılarak unutulmamasını sağlamak için yapılan bu çalışmaları her zaman Valilik olarak maddi ve manevi yönden desteklemek gerektiği inancındayım” deniyor.
Önsöz Asuman Şenel’in. Burdur İli Geleneksel Kadın-Erkek giysilerinin tarihçesi ve teknik sanatsal özellikleri konulu yüksek lisans tezinden hareketle böyle bir yayının ortaya konuluşunun sağlandığını anlatıyor Asuman Şenel.
Kaynak bir yayın olarak ortaya konulan kitapla, önemli bir hizmetin gerçekleştirildiğini söyleyebiliriz. Kutluyoruz efendim.
Bazı örnekler verelim: S.40. Şekil 3.1.3.2.26 Kadife üçetek entari (ön) Kaynak: Burdur Müzesi Envanter seksiyonu Nu:5891,
Şekil 3.1.3.2.28 Bindallı üçetek entari (arka), Kaynak: Burdur Müzesi Envanter seksiyonu Nu.5891,
Sayfa 128. Şekil 3.1.18.3.5 Gümüş kemer, Kaynak: Burdur Müzesi Envanter seksiyonu Nu: Et.20.20.81
Şekil 3.1.18.3.6 Gümüş kemer tokası
Ağırlığı: 300 gr
Boyu: 91 cm,
Eni: 4,5 cm (Envanter defteri, C-81-1:20) şeklinde verilen bilgiler.
Sayfa 177 ve 178’deki bilgilerden:
Göynek: Pamuklu dokumadan yapılmış, yaka kenarı iğne oyası ile işlenmiştir.
Şalvar: Mor setenden hazırlanmış, bel ve paça kenarları lastikle büzülmüştür.
Üçetek: Belden aşağısı üç dilimlidir. Mor alaca dokumadan ve desenli çizgili kumaştan yapılmıştır. Renginin dona uygun olmasına özen gösterilmiştir.
Asuman Şenel: 1958 yılında Sivas’ta doğdu. Erzurum Atatürk Üniversitesi Edebiyat Fakültesi, Türk Dili ve Edebiyatı bölümünden mezun oldu. Yüksek Lisans eğitimini 2009 yılında tamamladı. Doktora eğitimini sürdürüyor. Ebru çalışmalarıyla bilinen Asuman Şenel, açtığı ebru sergileri ve aldığı ödülleriyle de dikkat çekiyor. ***
Yeni bir dergi: Kültür Çağlayanı
Prof. Dr. İSA KAYACAN
Sanat edebiyat alanında yayınlanan dergilerin uzun ömürlü olmaları ve getirdikleriyle takdir görmeleri, alkışlanmaları, beklenmeleri gerekiyor.
Mart 2010’un başında, iki ayda bir yayınlanma yayın periyoduyla, merkezi Ankara’da bulunan “Kültür Ajans”ın yayın organlarından biri olarak, yayın hayatına merhaba diyen “Kültür Çağlayanı” dergisi, gelecek için ümit veren bir görünümle karşımıza çıktı.
Sahibi: Hayrettin İvgin, Genel Yayın yönetmeni ve sorumlu yazı işleri müdürü: Erhan İvgin, Genel Koordinatör: İbrahim İmer, Genel Redaktör: Ömer Ünal.
Kültür Çağlayanı Dergisinin yayın kurulu, yayın danışmanları ve yurtdışında temsilcilikleri var.
Hayrettin İvgin; “Kültür Çağlayanı’ndan size” başlığı altındaki sunuşunun, merhabasının girişinde; “Ve merhaba siz okuyuculara!..Bir merhaba da dergimizin hayata geçmesine katkıları olan bütün yazarlara, şairlere, araştırmacılara, bilim insanlarımıza, dostlara, arkadaşlara ve kardeşlerimize” diyor.
Sayfalarda imzaları bulunan, yazar ve şairler, içindekiler sütununda ayrılmış. Yazarlardan bazıları Hayrettin İvgin, Erhan İvgin, Nail Tan, Zeki Ergül, Ali Kayıkçı, Ahmet Canbaba, İbrahim İmer, Prof. Dr. Tuncer Gülensoy, Ahmet Şahinoğlu, Süleyman Karacabey, Necla Karataş, Hediye Akbaba, Merve Ergün vd.
Şairlerden: Aysel Çoban, Bülent Arı, Coşkun Mutlu, Elçin İskenderzade, Gülaye Şınıxlı, İsa Kayacan, Murat Duman, Pakize Altan, Gardaş Elişoğlu, Vedat Fidanboy, Yeter Bektaş vd.
3,4 ve 5 nci sayfalarda Erhan İvgin’in, Elçin İskenderzade hocayla yaptığı bir röportaj dikkat çekiyor. Dergi içindeki şiirlerden:
BARUT KOKUSU (Gardaş Elişoğlu)
O seher tutuldu göyün benizi,
Her ana gelbinde savaş korkusu,
O gece çekildi körpe yuhusu,
Ulduzlu semada barıt kokusu.
MARTILI SEVDALAR (Elçin İskerderzade)
Güneşin gülümsemesinde,
Annesine naz yapan,
Afacan çocuk gibi
Dalga dalga yayılan
Altın renkli sular
BAĞIŞLA MENİ (Gülaye Şınıxlı)
Bir an da andımı unutmamışam,
Bir kere ne yara ganatmamışam,
Ne de yamanlığa can atmamışam,
Gelbine diymişem bağışla meni. ***
Şiirler; yazıldıkça, yayınlandıkça değer kazanıyor
Prof. Dr. İSA KAYACAN
Bilinen bir ifade biçimi var: Şiirler, yazıldıkça, yayınlandıkça değer kazanıyor.
Isparta ilimiz merkezinden seslenen Melâhat Ecevit hocanımın yeni şiirleri var bize ulaşan. Bunlar, “Ha bugün, ha yarın” ve “Güne merhaba derken” adlarının taşıyıcısı. İkinci şiir, bendenize, bu satırların yazarı İsa Kayacan’a ithaf edilmiş. Önce birinci şiir:
HA BUGÜN HA YARIN
Beş ayrı dörtlükten meydana geliyor ve şöyle başlıyor Melâhat hocanımın anlatımı:
Çiçekler yeşerdi gülsüz bahçemde
Günola kapımı çalarsın diye
Vuslatı bağladım gönül bohçamda
Ha bugün, ha yarın gelirsin diye.
(Sonraki iki dörtlük bu şiirden:)
*
Hasret acısıyla tükendim bittim,
Bir diyebilsem unuttum gittim,
Kendimi elimle ateşe ittim,
Ha bugün, ha yarın gelirsin diye.
*
Her akşam aşkınla sarhoşa döndüm,
Attığın ateşte kor küle döndüm,
Her köşebaşında bekleyip döndüm,
Ha bugün, ha yarın gelirsin diye.
Dördüncü dörtlükte Melahat Ecevit, şöyle devam ediyor: Kirpiklerim ıslak odama girdim/Tozlu aynalarda kendimi gördüm/Siyahı kalmayan saçımı ördüm/Ha bugün, ha yarın gelirsin diye.. Bitim dörtlüğü, beşinci dörtlük Melahat Ecevit’ten:
Her şey kırık dökük, perdeler solmuş,
Üşüyen duvarlar, kör-sağır olmuş,
Daha var sandığım o vakit dolmuş,
Ha bugün, ha yarın gelirsin diye (29 Nisan 2010)
GÜNE MERHABA DERKEN
Melahat Ecevit hocanımdan ikinci şiir “Güne merhaba derken” adıyla bendenize ithaf edilmiş efendim. Bu şiir beş ayrı bölümden meydana geliyor. İlk bölüm: Güne merhaba derken/Aynada gördüm çakır diken yalnızlığını/Birde limitsiz acıların/Kesilmiş faturasını.
Sonra; “Artık eski tadı yoktu/Kahvaltı masasının/Bir dilim kızarmış ekmek/Canı çeker ya insanın/Ne günler gelip geçmişti/Seni çok gerilere götüren/Anılardaki yılgınlığın”.. Devam ediyor Melahat Ecevit hocanım yazmaya:
Kapıyı vurup giderken,
Elinde kocaman siyah bir çanta,
Çıktın yazı denen yarış pistine,
Hani yok ki,
Senden başka senin üstüne..
Ankara’nın en telaşlı yerinde,
Burduru düşünürsün zaman ötesi,
Ayaklarını yerden kesen,
Sanki memleket meselesi..
Sondan bir önceki bölüm: Ağladığın günlerde oldu/Yüreğin doploluyken/Kimseler görmedi/Kirpiklerin kupkuruyken. (Son bölüm):
Aslında çok şey istemedin hayattan,
Sadece hayatın ta kendisi,
İstediğin tek bir şey vardı,
Vergiden muaf,
Sevgilerin en efendisi (29.04.2010) ***
Ercan Gündüz’den: Melânkolik Tiryaki
Prof. Dr. İSA KAYACAN
Bir kitap adı: Göklere çivi çakan adam, mürekkep yalamış diplomalı ameleden-Melankolik Tiryaki. İmza sahibi: Ercan Gündüz.
Bu uzunca kelimeler yumağı, kitap ismi, kitabın iç kapağında yaralıyor. Dış kapaktaki isim: Melankolik Tiryaki, olarak geçiyor efendim.
Eskişehir çıkışlı bir isim, bir kitap. Şiir kitabı efendim. 80 sayfadan meydana gelmiş.
İki bölümde verilen şiirler. Başlarken söylenen birkaç söz. 15 nci sayfada yer alan “Anlamazsın sen bizi” adlı, başlıklı şiirden:
Biz şairiz arkadaş, birçok şiir yazarız,
Biz dosta bir eğlence, kafirlere nazarız.
Hakkı inkâr eden söz varsa onu yıkarız,
Biz şairiz arkadaş, anlamazsın sen bizi.
Şairler, elbette şiir yazarlar. Öykü, roman yazamazlar değil mi efendim?.
Ercan Gündüz konu seçiminde zorluk çekmeyen bir anlatımla yola çıkmış, sayfalardaki şiirleriyle bizimle selamlaşıyor. Şiirleri kısa ve uzun soluklu görünümleriyle dikkat çekmekte.
İkinci bölümde sevdanın yükünün ağır olduğu görülüyor. Bu ağır yükün getirdiği yorgunluk içine girmeyen Ercan Gündüz, demlenmiş sevdalardan söz ediyor uzun uzun.
Ve “demlenmiş sevdalar” adlı şiirindeki anlatımıyla, değişik mesajların getiricisi olduğunu gösteriyor. Şöyle:
Suyu berrak,
Demliyi toprak,
Aşk şarabının katrelerinden çay,
Demleyen insan denen şerefli varlık,
Demleten kudret veren Allah,
İhlâs Kur’an’dan Sadakati,
Ebubekir misali,
Pişiren aşk ateşi,
Olgunlaştıran zaman,
Ve sevdalarım demlendiler zamanla.
Ercan Gündüz: 01 Haziran 1977 tarihinde, Artvin, Şavşat Dalkırmaz Köyü Aşağı Şindoban Mahallesinde doğdu. Harran Üniversitesi Birecik MYO Pazarlama programından mezun oldu. İlk şiir kitabı “Gönül Sarayı”nı Şubat 2004’de yayınladı.
BERABER (Ercan Gündüz)
Hayatın yolları çok dar mı geldi,
Benim aleyhimde kimler ne dedi?,
Ferhat Şirin için bir dağı deldi,
Bu yolu senin ile bitirelim beraber. ***
Nihat Taydaş'tan: Yılmaz Güney sineması
Prof. Dr. İSA KAYACAN
Merkezi Ankara'da bulunan "Payda Yayıncılık"ın bürosunda bana ulaştırılan kitaplardan biri:
Nihat Taydaş'ın "Yılmaz Güney Sineması" adlı 144 sayfalık kitabı efendim. Sayın Taydaş 16 Aralık 2009 tarihinde; „Saygıdeğer büyüğüm İsa Kayacan'a, merhaba.. Edebiyatımıza ve gazeteciliğimize verdiği emek için..Dostluk ve dayanışma duygularımla, saygıyla sunuyorum“ cümleleriyle imzalamış. Teşekkürlerimi, sevgi ve saygılarımı sunuyorum.
Kitap, merkezi Ankara'da bulunan "Kalan yayınları" arasında günyüzü görmüş. İçindekiler bölümüne bakıyoruz, gördüklerimizden:
Sunuş (Tarık Akan), önsöz, Yılmaz Güney'in siyasal yapısı, sinemaya girişi, yıllar-dönemler itibariyle sanatçılığı. Yılmaz Güney yorumları vd.
Yılmaz Güney'in sinemaya girişiyle ilgili yazılanlar, 16 ncı sayfada başlıyor. Giriş bölümü:
-"Yılmaz Güney'in gerçek adı Yılmaz Pütün.. Pütün (bir dağ meyvesinin kırılmaz çekirdeği)demektir. Agâh Özgüç'ün kitabına bakılırsa, doğumundan yıllar sonra alınan nüfus kağıdına göre 01 Nisan 1937, kendi açıklamasına göre, 1931 doğumlu. Adana'nın Yenice köyünde dünyaya gelir"diye devam ediyor.
Yılmaz Güney, Atıf Yılmaz'ın "Bu vatanın çocukları" ve "Alageyik" filmlerinin senaryolarının yazımına katılarak, yönetmen yardımcılığı yaparak ve oynayarak, 1958 yılında sinemaya girer.
1961 yılına kadar;Tütün zamanı, Ölüm perdesi, Dolandırıcılar şahı, Seni kaybedersem ve Tatlı bela filmlerinde değişik görevler alır. Bu filmlerin çekiminde, kameranın arkasında deneyimler edinir.
Pek çok ödülün sahibi olan Yılmaz Güney sonraki yıllarda kendi çizgisinde önemli bir sinema oyuncusu olarak ünlenir. Cezaevi yılları vardır uzunca. ''Sürü'' filmi Yılmaz Güney'in oyunculuğunun dönüm noktası olarak kabul edilir.
Kendisiyle yapılan bir röportajın, ''Pekiyi cezaevinde Düşman ve Sürüyü yazma gücünü nasıl buldunuz?'' şeklindeki sorusu karşılığında Yılmaz Güney'in cevap cümleleri şöyledir:
-"Öncelikle şunu belirteyim, yazmak zor değil, hapishanede vakit bulmak önemli. Bir örnek vereyim; Sürü'yü İzmit cezaevinde sekiz kişinin kaldığı bir odada yazdım. Öyle bir durumda kafanızı toparlayıp konu üzerinde yoğunlaşmanın nasıl zor olacağını herhalde anlamışsınızdır. Ara vermeden üç saatten fazla çalışabildiğimi anımasamıyorum"..
Yılmaz Güney'in oynadığı filmlerden: Tütün zamanı, Prangasız Mahkumlar, Kanlı Buğday, Ve silâhlara veda, Bomba Kemâl, Şeytanın oğlu, Azrail benim, Aç kurtlar, Güney ölüm saçıyor, Bir çirkin adam, Onu Allah affetsin, Piyade Osman, İmzam kanla yazılır, Çifte yürekli, Şeytan Kayaları, Kaçaklar, Çirkin ve cesur, Yarın son gündür, Acı, Ağıt, Vurguncular, Umutsuzlar, Baba, Sahtekâr, Zavallılar, Arkadaş vd.
***
217. Plaket: Prof. Dr. Sayın İsa Kayacan; Gazeteci- şair, yazar ve BAYŞA- DER Onursal Başkanı; kültür ve sanat adına ilimize yaptığınız hizmetler nedeniyle kutuyor, tebriklerimizi sunuyoruz. 02.06.2010 (Sebahat Gümüş, BAYŞA-DER Başkanı. Burdur/ Gülser Bülbül TEMA Vakfı Temsilcisi, Burdur / Melâhat Ecevit, Göller Bölgesi, Yazarlar ve Şairler Derneği Başkanı- Isparta)

Hiç yorum yok: