10 Ağustos 2010 Salı

konuk yazar

Prof. Dr. İSA KAYACAN’IN
“BANA YAZILAN ŞİİRLER” KİTABI
Cahit YARGICI
9 Temmuz 2010. Yaz aylarının en sıcak günlerinden biri. Bu sıcağa bir de Fethiye’de nem oranının yüksekliği eklenince gerçekten insan dışarıda bunalıyor. Bu sıcak günlerde ya deniz kenarında bir ağaç veya bir şemsiye altında yüzerek serinleyecek, ya da Fethiye’nin serin yaylalarında yaz günlerini geçireceksin. Ben eşimle birlikte kızım için Fethiye’de kalmak zorundayız. Çünkü üniversitede okuyan kızımın yaz tatili. Kızım denizi seviyor ve bizim yanında olmamızı istiyor. Zaman zaman denize gitsek de yoruluyoruz. Bu nedenle genelde günlerimiz evde geçiyor. Benim biraz da sağlık sorunlarım olduğu için, zorunlu olmadıkça gündüzün o sıcak ve bunaltıcı havasından uzak olmaya çalışıyorum.
Saat 11 sıralarında Araştırmacı- Şair yazar Ünal Şöhret Dirlik hocamla FETAV toplantısı ile ilgili bir telefon konuşması yaptım. Çünkü her Cuma günü kültür komisyonu toplantılarımız yapılmaktadır. Hocam bana FETAV’a gideceğini söyledi. Ben ise bu sıcakta hiç dışarıya çıkmaya cesaret edemiyorum.
Fethiye’deki evimizin arka balkonu sürekli esintili olduğu için, sırtımı balkonda divan yastığına dayamış ve 22 metrelik yoldan geçen araçları, etraftaki ağaçların yeşilliklerini, çiçekleri, çalışan denize bisiklet veya yaya giden insanları, Fethiye’nin etrafını çevreleyen yükselti ve dağların sislerini izliyorum.
Dağların üzeri kümeler halinde beyaz ve duman renkli bulutlarla kaplı…
Ben kendi dünyama dalmışken bir telefon sesi ile irkildim. Telefonu açtığımda karşımda Ünal hocam vardı. Bana “Yargıcı, senin öğleden sonra FETAV’a gelmen şart oldu” dedi. Bende “Hayırdır hocam” dedim. O da bana, “ İsa Kayacan hocanın şiir kitabı çıkmış, sana da göndermiş gel, al” dedi. Nasıl heyecanlandığımı ve sevindiğimi anlatamam. Zaten saygıdeğer Hocam İsa Kayacan bana her yeni çıkan kitabından gönderir. Ancak bu kitabı sabırsızlıkla bekliyordum. Çünkü bu güzel insan için bende bir şiir yazmıştım. Bu değerli saygıdeğer insanın kitabında şiirimin yer alması beni son derece gururlandıracak ve mutlu edecekti. Gerçi İsa Kayacan Hocam’ın 124. kitabı olan ve Temmuz-2008 de yayımlanan “MEZARLIK KÜLTÜRÜMÜZDEN ÖRNEKLER” adlı eserin 361-362. sayfalarında “İÇİMDEKİ IRMAK”adlı şiir kitabımdan “MEZAR TAŞLARI” adlı bir şiirim yer almıştı.
Bu nedenle gündüzün o bunaltıcı sıcağına hiç aldırmadan FETAV’a gittim. Ünal Hocam bana beklediğim kitabı verdi.
Nasıl sevindim…
O Değerli Büyüğüm İsa Kayacan, kitabın alt köşesine Sayın Cahit Yargıcı yazmış ve İÇİNDEKİLER bölümünde adımın yer aldığı yeri dikkatimi çekmek için renkli kalemle işaretlemişti. Bu nazik ve hassas düşüncesine hayran kaldım. 210. sayfayı açtığımda Hocam’a yazdığım Ece Köyün Ese’si adlı şiirim karşımdaydı. Hiçbir şeyde bu kadar mutlu olmamıştım.
Evet şimdi Hocam’ın “BANA YAZILAN ŞİİRLER” adlı kitabı elimdeydi. Ben bu kitabı baştan sona okumak istiyordum. Öyle de yaptım. 130 şair ve ozan’ın yürekleri ile konuştum.
Kitap Haziran-2010 da Sistem Ofset Basım Yayın San. Ve Tic. Ltd. Şti. tarafından 288 sayfa olarak basılmıştır.
İÇİNDEKİLER bölümünde: Değerlendirme; Biyografi; Yazarların gözü ve kalemiyle İsa Kayacan şiirlerle anlatılmaktadır. Daha sonra; Başyazı 1, 2, 3, Önsöz; 1, 2.
Sunuş bölümünde ise; Yazarların gözü ve kalemiyle İsa Kayacan anlatılmaktadır.
Birinci ve ikinci bölümlerde 130 şair ve ozandan her biri birbirinden güzel 242 adet İsa Kayacan şiiri yer almıştır.
Acımasız tartışmaların, kavgaların yaşandığı günümüzde, baba ile oğul’un, ana ile kızın, kadın ile kocasının, akrabaların ve komşuların birbirlerini kırdıkları ve üzdüklerini zaman zaman görüyoruz.
Yeryüzünde devletler arasında savaşlar ve işgaller var. İnsanlar acımasızca katlediliyor. Bazı ülkelerde kıtlık ve açlık yaşanıyor. Bu dünyaya aç gözlülüğümüzden dolayı yaptığımız tahribatların karşılığını yavaş yavaş almaya başladık.
İşte böyle bir sürü olumsuzlukların, sıkıntıların, güçlüklerin yaşandığı günümüzde bir insan için şiirler yazmak, onun örnek davranışlarını, erdemlerini anlatmak en yüce onur olsa gerek. Hem de çoğumuzun şahsen tanımadığı veya çok az tanıdığı bir insana. Örneğin ben İsa Kayacan’ı kendi köyünde kendi adına açılan bir kütüphanenin açılış töreninde sadece bir saat gördüm.
Ama İsa Kayacan Hocam günümüzde topluma her konuda örnek davranışları ile, çevre ve dünyaya saygısı ile, içindeki sonsuz insan sevgisi ile, Türk Kültür ve Edebiyatına kazandırdığı eserleri ile, sürekli aydınlatan ışığı ile bunları fazlasıyla hak ediyor.
Bu saygıdeğer insana yapılanlar az bile…
Kitabın ikinci bölüm 229. sayfasında hocam’ın rahmetli eşi Sabahat Kayacan için Mustafa Ceylan’ın İsa Kayacan’ın ağıtı olarak yazdığı bir şiir var ki…
***
Aşkım ve heyecanım; en mübarek işimdin,
Ocağımı tüttüren sımsıcak ateşimdin,
Hayatımdın, eşimdin, her mevsim güneşimdin,
***
Şimdi karanlıktayım, çekilmiyor bu hayat,
Öksüz, yetim kalmışım, neredesin Sabahat?
***
Bu şiirde kadınımıza, eşimize bağlılığı, sevginin yüceliği ve yokluğunda ise dayanılmaz acı ve özlemler var…
Saygıdeğer hocam acınızı paylaşıyor, eşinize Allahtan rahmetler diliyorum.
3. Bölümde ise; İsa Kayacan’ın kitap kapak görüntüleri
İsa Kayacan’ın bestelenen şiirleri ve notaları
İsa Kayacan’ın İngilizceye çevrilen şiirleri
Yazarların gözü ve kalemiyle İsa Kayacan
İsa Kayacan’ın yayımlanacak sıradaki eserlerinin adları yer almaktadır.
Ayrıca kitabın 269. sayfasında aramızdan ayrılan, asrımıza damgasını vuran Devlet Adamlarımız, Edebiyatçılar ve yazarlarımız, kültür ve sanata hizmet vermiş büyüklerimiz ve müzisyenlerimizin resimleri yer almaktadır.
Bu muhteşem vefaya minnettarım.
Her insan bu kitabı mutlaka bulup okumalıdır.
Evet benim karınca kaderince bu kitap hakkında anlatımlarım böyle.
Ben Saygıdeğer Hocam için, 130 şair ve ozan’ın şiirleri ve yazlılarından oluşan “BANA YAZILAN ŞİİRLER” adlı bu eseri okuduktan sonra İsa hocam’a yazdığım bir şiirimle sesleneceğim:
***
ANLATAMAM…
*İsa Kayacan hocama
Seni anlatmaya yetmez ki
Mısralar,
Sözler,
Sayfalar.
Sen artık kitaplardan taşmışsın.
Dağları, taşları,
Ovaları, yamaçları,
Denizleri geçmişsin.
Sen yeryüzünün
Karacaoğlan’ı, Pir Sultan’ı,
Aşık Kerem’i, Aşık Veysel’i,
Mevlana’sı olmuşsun.
Yunus gibi gönülleri gezersin.
Her ülkede bir gül bahçen,
Bir gönül tahtın var…
Ben, seni anlatamam,
Tereciye, tere satamam.
Cahit YARGICI

Hiç yorum yok: