28 Ekim 2010 Perşembe

KONUK YAZAR:

Türk Kültürüne hizmet eden Prof. Dr. İsa Kayacan
Orhan ALTIN
Burdur, Tefenni, Ece Köyü’nden,
İlk şiiri 1956, ilk yazısı 1961, 127 kitap, 41 bin makale, Guinees Rekorlarına aday, gazeteci yazar.
Burdur Gazetesinden yıllarca makalelerini okudum. Bir Burdur sevdalısı, hayatının her anında edebiyat, şiir ve Türk Kültürüne hizmet var. Hizmetten ziyade hizmet aşkı var yürekten.
Öğrencilerimizin şiir denemelerini inceledi, sahip çıktı, yüreklendirdi. Yazılarında dillendirdi.
Kamile Dinç için: “Miniklerimizin, çocuklarımızın duyguları içinden sıyrılıp, sayfalara dökülenler, mısralaşıp, şiir denemeleri olarak bize ulaşanlar, gelecek için ümit veren görüntülerdir.”
Şerife Uçkun için: “Beklenen aşklar, sevgiler, yalnızlıklar, bir bir dile gelir Şerife Uçkun şiirlerinde. İnsanlık adına, hayaller ve umutlar adına merhamet ister uzun uzun anlatımlarıyla. Ümitlerini ve hayallerini anlatırken şöyle söze başlar:
Hayallerime tutunarak yaşıyorum her anda,
Umutsuzluk yer almaz duygular pınarımda,
Küçük bir istek kaynağıdır mutluluğun,
Azim enerjisidir yüreğimizdeki suyun. “
Bu duygulu yazılarında ben de öğrencilerim kadar mutlu oldum.
Davetimizi kırmadı. Yüzlerce kilometre uzaktan sadece bu güzel çocuklarımız için bizlerle kucaklaştı. Bizde onunla kucaklaştık. Şiir konuştuk, şiirle hasret giderdik. Öğüt aldık, bilgi dolduk.
Kayacan’ın nefesinden torunlarının Burdur sevdalısı şiirlerin dinledik. Öğrencilerimizin küçük yüreklerinde küçük torunlarının Burdur sevdalısı şiirleri sevgi ve coşkuya dönüştü. Ödülü alkış oldu.
Teşekkürler Sayın Prof Dr. İsa Kayacan. Çocuklarımıza bu coşkuyu ve sevgiyi yaşattınız. Sizinle herkes bir şair, herkes bir şiir oldu.
Sözümü Ece köyü ile başlatıp, ece köyü ile bitirmek istiyorum. Sayın İsa Kayacan’ın 1958 yılında yazmış olduğu Ece Köyünde Akşam isimli şiirini okuyup, hep birlikte köyünü gezmeye ne dersiniz?
*
Ece Köyünde Akşam
*
Kerpiç evimizin bahçesinde,
Derince bir kuyu vardı kuyu.
Bütün akşamın şirin sesinde,
Köyün halkına yeterdi suyu.
*
Akşama doğru bir ay ışığı,
Çıkardı çalılar arasından,
Elinden atar ağaç kaşığı,
Sonra gençler, gönül yarasından.
*
İşte nur yüzlü ayın önünde,
O uzun boylu ince ağaçlar.
Böyle bütün eğleniş gününde,
Neş’elenir sümbülü yamaçlar.
*
Bu yamaçların ta eteğinde,
Görünür selvilerin gölgesi.
Sonra arıların peteğinde,
Bir vızıltı, bir de ezan sesi.

Hiç yorum yok: