28 Şubat 2011 Pazartesi

KONUK YAZAR

İsa Kayacan Guiness Rekorlar Kitabı’na girmelidir.
                                                             Abdülkadir GÜLER
Ankara’da İsa Kayacan’la ile ilgili bir Araştırma ve Değerlendirme Komisyonu kurulmuş. Gazeteci- yazar İsa Kayacan hakkında Guinness Rekorlar Kitabına alınması hususunda detaylı bir rapor hazırlanmıştır. Bu rapordan bazı istatistiki bilgiler hazırlayıp, bana da 07.02.2001 tarihli bir mektupla göndermişlerdir. Önce böyle bir konuda bana da bilgi verdikleri için teşekkürlerimi sunuyorum.  Anadolu’nun basınında uzun yıllar uğraş ve çalışmalar yapan İsa Kayacan hakkında yararlı ve önemli bir konuya girdiklerini düşünüyorum.
            Ben şahsen gazeteci – yazar İsa Kayacan’ın Anadolu basınındaki çalışmalarını 1962’den bu yana izliyor ve onunla tanışıyorum. Yaklaşık 55 yıldır İsa Kayacan bu sanat ve kültür coğrafyasında çalışıyor. O sadece Ankara’da, Burdur’da değil Anadolu’nun her il ve ilçesinde çıkan yerel ve ulusal gazetelerde yazı yazıyor. Bıkmayan, yorulmayan ve usanmayan bir çabası vardır. Bunların bir yerde şahidiyim. Hatta bir ara bir yazımda Ankara’da yayınlanan Tasvir Gazetesi’nde şöyle demiştim: “İsa Kayacan sanatımızın elektronik beydir, bugüne değin yazdığı binlerce makalesiyle Türk kültürüne, Türk sanat ve edebiyatına karşılıksız olarak hizmet veriyor. Yazdığı yazıları ilgili kişilere PTT ile ilgililere dağıtıyor. Bundan da zevk alıyor. PTT’ye verdiği posta paralarıyla bugün Ankara’da bir kaç daire dahi alabilirdi.  Ben Ankara Belediye Başkanı’nın yerinde olsam, Kızılay Meydanı’na İsa Kayacan’ın  heykelini dikerdim “  diye vurgu yapmıştım….
            Hatta Yine İsa Kayacan’la ilgili elimdeki bazı yazılı belgelerle birlikte bir dilekçeyi PTT Genel Müdürlüğü’ne göndermiş, İsa Kayacan için özel posta pulunun çıkarılması konusunda dilekte bulunmuştum. Fakat ne yazık ki bana olumsuz yanıt (cevap)  vermişlerdi. Konuyla ilgili yazışmaların tarihleri benim arşivimde vardır. Gazeteci yazar İsa Kayacan yaklaşık yarım asırdan fazla Türk kültürüne Türk edebiyatına basın yoluyla hizmet veriyor.
            Kendisi 68 yaşında olmasına rağmen bugüne değin yaşının iki katı kadar kitap hazırlayıp, Türk kültürüne kazandırıyor. Sanat ve edebiyatın her türden hikâye, şiir, makale, röportaj, roman, öykü, masal, gezi, deneme, tiyatro, folklor, halk bilimi, araştırma ve inceleme gibi her hemen her konuda hazırlanan kitapları 129 adettir.. Bu eserler bile bir rekor değil midir? Yine 31.12, 2010 tarihi itibariyle Anadolu basınında 42 bin 075 makale, bu makalelerinde kendi ili olan Burdur’dan tam 65 bin 904 kez söz etmiştir. İsa Kayacan hakkında belki çok az kişiye nasip olan Türkiye ve Türkiye dışından 137 kişi şiir yazılmış ve bu şiirler 254 şiir halinde bir seçkide güldeste yer almıştır. Bu da bir rekordur.
            Yine Türkiye genelinde 2 bin 750 şairin, 11 bin 420 şiirine Anadolu’da yayımlanan gazetelerde kendi köşesinde bizzat yer vermiş ve bu gazeteleri yine PTT vasıtasıyla şairlerine gönderme nezaketini, fedakârlığını göstermiştir. İsa Kayacan’ın Türkiye dışında belki Azerbaycan en çok yazı yazan yazarlar arasında payesini kazanmış ve 1.674, Irak’taki Türkmenler için 805 makale yayınlamıştır. Azerbaycan’daki kişi ve kuruluşlara gönderdiği bütünlük içindeki gazete ve kesiklerinin  (kupür) sayısı 29 bin 445’e ulaşmıştır. Ayrıca İsa Kayacan’ın yazıları 1956’dan buyana Türkiye de yayımlanan yerel, ulusal gazete ve dergilerle birlikte 31. 12. 2010 tarihine kadar yazılarının yer aldığı yayın organlarının sayısı bizzat İsa Kayacan’ın hazırladığı tematik istatistiklere göre bu ramak 3 bin 560 sayısına ulaşmıştır.  Bu rakamda bir yazar için ulaşılması zor olan bir rekordur.
            Profesörlük payesi verilmiştir. Yine bu yazılarından dolayı İsa Kayacan, 18 Ekim 1977 yılında Anadolu Trakya Basınının Fahri hemşerisi seçilmiştir.
            İsa Kayacan yarım asırdan fazla yazı ve şiirleriyle sanat ve kültür çalışmalarıyla Anadolu basınında yer alıyor. Ankara’dan Burdur’da, Yozgat’a, Kırşehir’den Trabzon’a Gaziantep’ten, Kilis’e, Kilis’ten Van’a, Tokat’tan Adana’ya, Trakya’dan Edirne’ye, Ardahan’dan Sivas’a,  Kayseri’den Aydın’a, Söke’den İzmir’e,  Rize’den Borçka’ya kadar olan yayın organlarında İsa Kayacan’ı görmeniz mümkündür.  Bence bu da bir rekordur.
            Sonuç olarak:
Gazeteci ve yazar İsa Kayacan yerel ve ulusal basında yarım asırdan fazla kulaç atıyor. Yazılarından dolayı aldığı ödüllerin sayısını kendisi de bilmiyor. Birçok özel tüzel kurum ve kuruluşlardan onlarca plâket ve onur belgesi almaya hak almıştır. İsa Kayacan’ın Anadolu’nun her il ve ilçesinde yayınlanan yayın organlarında yazıları olduğu gibi, Kafkaslarda, Azerbaycan’da, Ortadoğu’da, Kerkük’te gibi yerlerde yazıları yayınlanmaktadır. Dışişleri Bakanlığı tarafından Fahri Konsolosluk unvanı verilmesi istenmiş, Üniversitelerde hakkında doktora ve yüksek lisans tezleri hazırlamıştır.
            Anadolu basınının duayeni, yerel basının ağabeyi, Anadolu basınının büyük ve deneyimli şefi, sürekli sarı basın kartı sahibi yazı fabrikatörü ve imparatoru unvanlarıyla anılmaktadır. İsa Kayacan bu nedenlerden dolayı GUİNNES REKORLAR KİTABINA aday gösterilmeli ve girmelidir.  İsa Kayacan; üretken, çalışkan sürekli yazan, yazdıklarını dağıtan ve azimli çalışmalarıyla hak ettiğine inanıyorum. 
            Aslında İsa Kayacan Guinness Rekorlar Kitabına girse de girmese de ben şahsen pek önemsemiyorum. İsa Kayacan Yurt içinde ve yurtdışında milyonlarca insanın gönlünde taht kurmuş bir yazın eridir. Kayacan bir edebiyat ve kültür elçisi ve bir gönül adamıdır. Heykeli dikilecek adamdır. Yani söz yerinde ise, Anadolu yerel basınının fahri hemşerilik unvanını almış ender kişilerden biridir, Türk kültürünün yeşeren ve dik duran koca çınarı, bir duayenimizdir.  Yani adam gibi adamdır. Kendisine uzun ömürler, sağlıklı günler diliyorum ve Söke’den selam, saygı ve sevgiler gönderiyorum. Her şeyin gönlünce olmasını diliyorum.
 ***          
KONUK ŞAİR:
Vedat Fidanboy’dan İsa Kayacan’a iki şiir daha…
            Çok Değerli hocam; Mektubunuzu büyük bir ilgiyle okudum. Takdir ve hayranlıklarımı ifade edecek söz bulamıyorum. Bir çoklarını biliyordum zaten bilmediklerim de varmış meğer!..  Bu konuda beni aydınlattığınız için ne kadar teşekkür etsem azdır. Bir kez daha kalbimi ve gönlümü fethettiniz. Bildiğiniz gibi, fikir ve düşünce adamı değil; ben naçizane bir duygu eriyim..  Sizi anlatmak gerçekten zor. Bu görevi, çok değerli hocalarımızın üstlenmesi gerektiğine inanıyor ve bekliyorum.
Fethettiğiniz toprakların ürünü olarak, duygu pınarlarımdan fışkırıp gelen birkaç yeni dörtlüğümü (Güinness Rekorlar Kitabına adaylık başvurunuz dolaysıyla) değerli şahsınıza arz ediyorum. Yolunuz açık ve her şey gönlünüzce olsun. En derin saygı, sevgi ve muhabbetlerimle.
İSA KAYACAN USTA’YA
Değerli Hocam Sayın Prof. Dr. İsa Kayacan’a Güinness Rekorlar Kitabı’na başvurusu dolaysıyla…
Ne olur bağışla, gel beni Usta;
Kolay anlatılmaz, o sendeki sır,
Henüz bir çırağım ben bu hususta,
Çoklara sığmazsın, az aciz kalır!
Her rütbeye lâyık ey basın eri,
Hiç mi kurumadı alnının teri?
Nasıl yazdın bilmem, bunca eseri,
Okuyan şaşırır, göz aciz kalır..
*
Güneşi aratmaz içindeki kor,
Böyle âdem olmak, zor Allah’ım zor
Güinness’e sığmaz kırdığın rekor,
Sayfa yetmez sana, söz aciz kalır.
*
BİR DE DÖRTLÜK EFENDİM!
Sen geçmiş, sen ati ve de sen günsün,
Sen Türk’ün gönlünde en büyük ünsün,
Sen değil, seninle; girersen eğer,
Güinness adlı O, kitap ovünsün.
Vedat FİDANBOY (Ankara)

26 Şubat 2011 Cumartesi

KONUK YAZAR:

İrfan Ünver NASRATTINOĞLU
          Hayatını yayın ve yayıma adayan İsa Kayacan’ın, “Guinness Rekorlar Kitabı” nda yer alması son derece yerinde ve yararlı olacaktır…
 Prof. Dr. İrfan Ünver NASRATTINOĞLU
*İsa Kayacan’ın Çalışmalarını Araştırma Ve Değerlendirme
Komisyonu Başkanlığı’na, Ankara*
             Öncelikle, Sayın İsa Kayacan’ın Çalışmalarını Araştırma ve Değerlendirme adıyla bir komisyon kurmuş olmanızdan dolayı sizi kutlamak istiyorum. Zira Sayın Kayacan, batılıların deyimiyle “publisist”, yani çok yönlü kişiliği olan bir değerli insandır.
            Araştırmalarınızda göreceğiniz gibi, onun yayın ve yayım alanındaki faaliyetleri, son derece yaygın, yoğun ve adeta baş döndürücü niteliktedir.
            Sayın Kayacan, yarım asrı aşan bir süre içerisinde, gazeteci olarak kendisini kanıtlamıştır. Nitekim Başbakanlık Basın-Yayın Genel Müdürlüğü’nün kendisine verdiği “Sürekli Sarı basın Kartı” (eski adıyla “Basın şeref kartı”) ile de bu yönü belgelenmiştir. Onun gazeteciliği salt bir gazetede, şu veya bu görevle çalışmak biçiminde olmamış; pek çok ulusal gazetelerde, çeşitli konuları içeren yazılar yayımladığı gibi; Hakkâri’den Edirne’ye, Sinop’tan Antalya’ya, bütün Türkiye sathında yayımlanmakta olan süreli yayınlarda ve özellikle gazetelerde, yine değişik içerikli yazıları yer almıştır.
            İsa Kayacan, edebi değerini de ortaya koymuş olan bir yazın eridir. Nesirde başarılı olduğu gibi, şiir alanında da değerini ortaya koyan eserler vermiştir. Ayrıca, Anadolu’nun çeşitli kentlerinde yaşayan genç şair ve yazarların ellerinden tutarak, onları edebiyatımıza kazandırmıştır. Bu işlevi önceleri bizzat yayımladığı Ece dergisinde, gerekse edebiyat sayfaları düzenlediği gazetelerde gerçekleştirmiştir.
            Kayacan’ın bir başka yönü ise, kooperatifçiliğidir. Atatürk’ün bizzat kurdurduğu Türk Kooperatifçilik kurumu’nun üyesi olup; özellikle basın ve yayın kurullarındaki görevleriyle, kooperatifçilik hareketinin vatan sathında yaygınlaşmasında rol oynamıştır. Anılan kurumun, Karınca adlı aylık dergisinde de çok sayıda yazıları yer almıştır.
            İsa Kayacan 100’ü aşkın kitaplarıyla, ulaşılması çok güç bir başarıya imza atmıştır. Bu kitaplar da çeşitli konuları içermekte olup, arasında, Türk Cumhuriyetleriyle ilgili olanlar da bulunmaktadır. Bu nedenle, Azerbaycan’da kendisine “Doktor” ve ”Profesör” unvanları verilmiştir.
            Komisyonunuzun bütün bu yönleriyle, Sayın İsa Kayacan hakkındaki enine boyuna araştırma çalışmaları yaparak; onun “Guinness Rekorlar Kitabı”nda yer almasını sağlaması son derece yerinde ve yararlı olacaktır. Yerinde olacaktır; çünkü hayatını yayın ve yayıma adamış olan bir değerli insana vefa borcu ödenmiş olacak; yararlı olacak, çünkü Kayacan’ın değerlendirilmesi, gelecek kuşaklar için de önemli bir örnek olacaktır.      

25 Şubat 2011 Cuma

KONUK YAZAR:


İsa Kayacan Rekorlara Koşuyor
Ünal Şöhret DİRLİK
*Kayacan için: “Guinness Rekorlar Kitabı’na adaylık çalışmaları ışığında: Türk Basın –Yayınındaki Yerim” adıyla kitap hazırlanıyor.*
 İsa Kayacan’ın yeni bir kitap hazırlığında olduğunu öğrenmiş bulunuyorum. Onun adı ve unvanı tam olarak şöyle:” Prof. Dr. İsa Kayacan; Gazeteci-Yazar” Ayrıca birçok kurum, kuruluş ve yazar dost ona: ‘Anadolu Basınının duayeni’ demektedir. Birçok il, içe ve bölgemiz de onu fahri hemşehri ilan etmiştir. Kayacan ayrıca sürekli basın kartı sahibi ve Anadolu Basınının duayenidir.
Bana sorarsanız İsa Kayacan çok değerli ve hatırnaz bir Ece köylüdür. Her şeyi unutur da köy çocuğu olduğunu unutmaz. Benim onu sevmemin bir sebebi de budur. Bizim İncirköy’de:”Pelit çıktığı kabuğu beğenmemiş” derler. Bu sözün tam tersi İsa bırakın kendi köyünü, kendi ilçesi Tefenni’yi, İli Burdur’u hiç unutmaz. Yazılarında bütün bunları dile getirir.”Ben Ankara’dayım ama, Burdur’da bir evin kiremiti kırılsa içim burkulur” der.
1956 yılında asın dünyası ile tanışan Kayacan, basından bir daha kopmadı. Yayınladığı ve uzun yıllar attı dergine köyünün adını verdi, “ECE”.Ece dergisi kapanıncaya kadar yazı ve şiir denemelerim yayınlandı. İsa Kayacan da bu dergide; İsa Kayacan, Ece köylü, ESE gibi değişi k imzalarla yazı ve şiirler yayınladı. Daha sonra Basın-Yayına girmiş, çeşitli bakanların Basın Yayın Danışmanlığını başarı ile yürütmüştür.
Bu arada “Ece Basın Ajansını kurulduğu yıldan bu yana başarı ile yürütmektedir.
Kısaca yazacak olursam: yayınladığı kitap sayısı 129’dur. Elinizdeki kitapla bu sayı 130 olacaktır. Bu hızla giderse kitap yayınında da rekora ulaşacaktır. Yayınladığı makalelerin sayısı da azımsanmayacak kadar çoktur. “Kırk iki bin altmış beş” yazı makale ve şiir her gün Anadolu’nun bir çok yerleşim alanında yayınlanan gazetede, dergide yer almaktadır.
Eskiden Burdurlu sevecen bir milletvekilimiz vardı, adı da Mehmet Özbey’di. Allah rahmet eylesin. O derdi ki: “Burdur’un horozları her sabah “ Mehmet Özbey!” diye öterler. Şimdilerde Burdur’un değil, tüm Anadolu’nun gazeteleri İsa Kayacan yazıları ile çıkıyor. Horozlar duyarsa daha güzel ötecekler ve “İsa Kayacan!” diye ünleyeceklerdir.
Memleketinin taşına toprağına adını yazdırmış bir değerdir İsa Kayacan. Bir bakıyorsunuz Trakya’da, Keşan’ın Cumhuriyeti dediğim Önder gazetesinde, Söke’nin “Yeni Söke’sinde, Fethiye’nin Fethiye ve Beşkaza Postası’nda Marmaris’in Yeni Sayfa Gazetesinde, Dalaman Postasında, Güneyde Zafer gazetesine ve adını sayamadığım çok sayıda gazetede, kalburüstü dergide onun Gülümseyen bir fotoğrafı ile süslenmiş bir yazısına rastlamanız olasıdır. Fethiye’den Burdur’a doğru gidenler Tefenni İlçesinde bir mola verip, ilk gördükleri birisine “Ece Köyü” nü sorarsa; hemen yolu tarif ederler, köyün yolu asfalttır.
Şehrin bitişiğinde ve çok Yakınındadır. Üşenmeyin, kırın direksiyonu oraya doğru. Köy meydanında pırıl pırıl bir kütüphane göreceksiniz. Adı “Ece köyü İsa Kayacan Kütüphanesi” Doğduğu köye adını taşıyan kütüphane açılan ikinci Burdurludur İsa Kayacan. Daha önce de Fakir Baykurt’un Akça Köy’de adını taşıyan bir kütüphane’nin açıldığını duymuştum. İsa Kayacan Kütüphanesi’nde çoğunu kendisinin temin ettiği 7,500’ü aşan kitap var. Ayrıca çok sayıda okula ve kitaplığa bağışladığı kitap sayısı elli bine yaklaşmıştır. Eğer bütün kitaplarını kendi adına açılan kitaplıkta toplasaydı, altmış bini bulacak bir rakama ulaşırdı. Ama o kitaplarını çok yere dağıtarak bir özveri örneği göstermiştir.
İsa Kayacan şimdi “Guinness Rekorlar Kitabı’na adaylık çalışmaları ışığında: Türk Basın –Yayınındaki Yerim” isimli kitabının hazırlıkları içindedir. Yurt içi ve yurt dışındaki Türk Devletleri yayınlarında çıkan Yazıları, şiirleri, bu devletlerle ilgili kitapları ile de başarılar gösteren İsa Kayacan’ın yurt içi ve yurt dışından çok sayıda ödül ve paye almıştır. Onun Guinness Rekorlar Kitabına girmesi için hizmetleri pek çoktur.Yalnız ödül sayısı bile dikkati çekecek kadar fazladır.. Benim; İsa Kayacan’ın adı geçen rekorlar kitabına gireceğine inancım çok fazladır. O bunu çoktan hak etmiştir. Bu yolda yapılan çalışmalarında başarılar diliyorum. Fethiye’den selam ve sevgiler gönderiyorum.

23 Şubat 2011 Çarşamba

KONUK YAZAR

 Nice hizmetlere hazır duruşuyla gurur vesilemiz olan İsa Kayacan;
“Guinness Rekorlar Kitabı” nda yer almayı çoktan hak etmiştir.
                                                                         İsmet Bora BİNATLI
Bir gün arkamızdan biri merak edip yazdıklarımızı araştırmaya kalksa, bu dağınık ortam içinde nasıl ulaşabilir yazılanlara diye epeyce zamandır düşünüp dururken, kendi arşivini kendisi düzenleyen ve isteyen herkesin araştırmasına büyük kolaylıklar sağlayan sayın İsa Kayacan’ın çalışmalarını görünce aradığım ışığı bulduğumu anlamıştım.
            İsa Kayacan ki; Anadolu basınını başından beri önemsemiş bir yazar olarak, Ardahan’dan Edirne’ye, Sinop’tan Antalya’ya kadar ulaşabildiği her yerde mahalli basına yazılarını vermekle kalmamış kendisinin incelediği şair ve yazarları da Anadolu’nun her köşesine ulaştırmıştır, tanıtmıştır yazdıklarıyla.
            Orijinal çalışmalara imza atmakla kendi çalışma ekseninde bazı ilklere de vesile olmuş bir yazardır o.Mezarlık kültürümüzü kitaplaştırmak gibi yahut kendisi hakkında yazılan makale, tanıtım yazısı, şiir v.s. her ne var ise bunları derleyip kitap haline getirmiş olmak ta yine ona has enteresan bir buluş olsa gerektir.
            Sayın Kayacan için yayımladığım bir makalede; “Yorulmak bilmeyen kalem” ifadesini kullanmış ve eğer unvan dağıtmak gibi bir yetkim olsa idi kendisine “Atom karınca” adını takardım demiştim.
            Bütün bunlar onun kendi köyünde kurduğu ve dokuz bine yaklaşan kitap, dergi v.s. yayınla doldurduğu kütüphanesinin ölümsüz bir eser olarak duruşu yanında Türki devletlerde çok sayıda yazısının yayımlanması, oralarda Türkiye’yi ilk tanıtan kalemler arasında bilinmesi gibi nice hizmetlerinin sonucudur elbette. Otuz bin civarında kitap ve dergi bağışı ve toplamasıyla apayrı bir rekora da imza atmıştır.
            Kendi verdiği rakamlar dikkate alındığında; 42 bin makalesinin 3560 gazete ve dergide yayımlanmış olması elbette bir rekor hizmet göstergesidir. 2750 şairi tanıtmak, 129 adet çeşitli konuları havi kitap çıkartmış olmak ve özelliklede haklarında tanıtım azısı yazdığı kişilerle ilgili çıkan gazete nüshalarını parasını cebinden vermek suretiyle ilgili kişiye posta ile ulaştırmak, açıkçası hiçbir baba yiğidin harcı olmasa gerektir diye düşündürmektedir beni.
            Bütün bunları bir ömre sığdırma başarısını gösteren Kayacan’ın, hiç şüphe yok ki “Guinness Rekorlar Kitabı”nda yer almayı çoktan hak ettiği aşikârdır.
            Nice hizmetlere amade duruşuyla bir gurur vesilemiz olan Kayacan’ın adını orada görmek elbette bizleri mutlu edecektir.
            Umuyor, inanıyor ve sabırsızlıkla bekliyoruz.

Türk Edebiyatında Bir Usta Çınar:İsa Kayacan Emine SEVİNÇ ÖKSÜZOĞLU

Emine SEVİNÇ ÖKSÜZOĞLU

TÜRK KÜLTÜR VE BASIN YAYININA 52 YILINI ADAMIŞ BİR SANAT ADAMI



Türk kültürüne ve Türk basınına 52 hizmet yılını adamış, bu uğurda son derece başarılı çalışmalara imza atmış bir beyefendi İsa Kayacan. Onun yaşına rağmen ne kadar enerjik, ne kadar hayat dolu, yaşama sıkı sıkıya sarılmış bir kişiliği olduğunu sanırım onu tanıyanlar da onaylayacaklardır. Türk dünyasına ve Türk edebiyatına kazandırmış olduğu edebi ve ilmi değerli çalışmaları, onun bu uğurda ne kadar ciddi çalıştığının bir göstergesidir. Şiirle yoğrulmuş yüreği, yaşamı ciddiye alır gibi, edebiyatı da ciddiye alıyor. Dünden bu güne İsa Kayacan kimdir? diye soran okuyucularıma İsa Kayacan beyefendiyi anlatmak benim için son derece keyif vericidir.
Hasan Hüseyin ile Güldali’nin çocukları ve 4 erkek kardeşin en küçüğü olarak, 10.09.1943 tarihinde Burdur- Tefenni- Ece Köyü’nde doğdu. İlkokulu köyünde, ortaokulu Tefenni’de okudu. Liseyi Ankara’da bitirdi. Anadolu Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi Halkla İlişkiler Bölümü'nden mezun oldu. İlk şiiri Nisan 1956’da, ilk yazısı 24.01.1961’de yayınlandı. Tercüman, Zafer, Son Havadis, Adalet, Tasvir, Yenigün, Hür Anadolu, Yeni Tanin, Gündem, Bugün, Orta Doğu, Hergün, Başkent, Ankara Ticaret Gazeteleri başta olmak üzere, değişik gazetelerde çalıştı.
Bugün kapanmış olan Anadolu Gazeteleri dahil 2 bin 850’nin üzerinde gazete ve dergide 12 bin 800 dolayında makalesi yayınlandı. 34 bin 340 kitap, dergi, gazete, tanıtımı yaptı. Pek çok gazetenin yazı kadrosunda yer aldı. Burdur Gazetesi’nin Ankara Temsilciliğini yaptı. İsa Kayacan imzası dışında, Mehmet İsa, Ç.Ese Moralıoğlu, İshak Tefennili, Mehmet İsa Kayaoğlu, Can Kaya, Çiloğlu ve Kaya Burdurlugil imzalarıyla da yazıları vardı. Hakkında, Hürriyet ve Son Havadis Gazetelerinde pek çok haber ve yorum yer aldı. Gazetelerdeki başyazılarıyla dikkat çeken İsa Kayacan, 100. kitabı olan “Orta Asya Türk Cumhuriyetleri"yle “Dalya” dedi.
Şiirden hikâyeye, incelemeye, kooperatifçilikten antolojiye kadar 5’i kamu kuruluşlarının yayınları arasında çıkan 113 ayrı kitapla, aylık “Ece” adlı sanat dergisini 28 sayı yayınladı. “Ece Haber Ajansı’nın deneme yayınlarını gerçekleştirdi. "İsa Kayacan Yazı Ofisi"ni kurup faaliyetini sürdürdü. Pek çok kitabının genişletilmiş 2. baskısı yapıldı. Kitaplarının bazıları Milli Eğitim Bakanlığı’nın Tebliğler Dergisi’nde, okullarda öğretmen ve öğrencilere tavsiye edildi.
Kayacan, görevli ve davetli olarak F.Almanya, Belçika, Hollanda, Italya ve Fransa’ya gitti. Türkiye’nin gıda ve malzeme yardımı yaptığı Somali’ye gazetecilerle birlikte giderek, incelemelerde bulundu ve tesbitlerini “Somali’de Gördüklerim” adıyla bir kitapta topladı.
İş ve İşçi Bulma Kurumu Genel Müdürlüğü’nde basında sorumlu genel sekreter yardımcısı olarak çalıştı. Başbakanlık, Basın-Yayın ve Enformasyon Genel Müdürlüğü’nde Anadolu Basını Şefi ve bu Genel Müdürlükçe yayınlanan “Anadolu’nun Sesi” ve “Türk Haber Ankara” Gazetelerinde Haber Müdürü ve Genel Yayın Yönetmeni olarak görev yaptı. Ayrıca Ankara’da aylık yayınlanan haber ve yorum dergisi "Türkay’ın" Genel Yayın Yönetmenliğini yürüttü. TRT’de Program-Belgesel ve Genel Müdür Danışmanlığı yaptı. TRT-Türkiye’nin Sesi Radyosu’nda 15 günde bir yayınlanan Cumartesi’den Cumartesi’ye adlı programın “Sayfa sayfa Anadolu Basını” köşesini hazırlayıp, sundu. Bazı araştırma ve yazıları TRT’de yabancı dillerde yayınlandı. Anadolu’daki gazete, radyo ve televizyonlarda “İsa Kayacan” konulu açık oturumlar düzenlendi.
Orman Bakanlığı’nda (Hasan Ekici, Prof. Dr. Sebahattin Özbek dönemlerinde) Basın Danışmanlığı, Şube Müdürlüğü, Bakanlık Müşavirliği yaptı. Devlet Bakanı Mustafa Çiloğlu, Devlet Bakanı ile Sanayi Ticaret Bakanı Baki Ataç’la, Devlet Bakanı ve Hükümet Sözcüsü Coşkun Kırca ve Devlet Bakanı ile Orman Bakanı Halit Dağlı ve Devlet Bakanı Mehmet Batallı başta olmak üzere 11 ayrı Bakanın Basın Danışmanlığı Görevini yürüttü. Takdirnameler aldı. 6 ciltlik “İçimizden Biri Baki Ataç”, 5 ciltlik “Çukurova’da Halit Dağlı”, 5 ciltlik “Gaziantep’ten Mehmet Batalı” yı yayınladı.
Çeşitli kuruluşlardan 27 plaket, 41 onur, şeref, teşekkür ve takdir belgesi, ayrıca “Basında 25 yılın Şeref Ödülü, 3 kez MPM Verimliliğe Katkı Ödülü” yle “Türk Folkloruna Hizmet Ödülü” aldı. Bakanlıklar arası “En Çalışkan ve Başarılı Basın Danışmanı”, Anadolu Basını’nın “Fahri Hemşerisi” ve 4 kez “Yılın Yazarı” seçildi.
İçişleri Bakanlığı’yla G.Ü iletişim Fakültesi Dekanlığı’nın, Valiliklerin Basın ve Halkla İlişkileri Müdürleri için ortaklaşa düzenledikleri seminerlerde ve değişik kuruluşlarda Gazetecilik, Anadolu Basını, Habercilik, Basın ve Halkla İlişkilerle ilgili konferans ve dersler verdi.
Cumhuriyetimizin 75. Yılı çerçevesinde, Basın –Yayın ve Enformasyon Genel Müdürlüğü Koordinatörlüğünde gerçekleştirilen, Cumhuriyet Dönemi Basın Tarihinin anlatıldığı “Kalemin Gücü” adlı belgeselin danışmanlığını yaptı.
Yayın yoluyla hizmetleri nedeniyle, Burdur-Merkezde, Belediye Meclisinin 8.6.2000 tarih ve 2000/31 sayılı kararıyla, Fevzi Çakmak Mahallesindeki bir caddeye “İsa Kayacan Caddesi” , Tefenni Belediye Meclisinin 6.6.2000 tarih ve 16 sayılı kararıyla da, Pazar Mahallesindeki Atatürk Caddesine bağlı olan yola “İsa Kayacan Sokağı” adı verildi.
Sürekli basın kartı sahibi, Merkezi Ankara’da Bulunan Gazeteciler Cemiyeti, Parlamento Muhabirleri Derneği, Türk Kooperatifçilik Kurumu ve ILESAM ile pek çok kuruluşun üyesi, Başbakanlık Basın ve Halkla İlişkiler Müşaviri olan, Gazeteci-Yazar ve Şair İsa Kayacan 5 yıl önce eşini kaybetti ve üç çocuk babası.
Görüldüğü gibi Türk yazın hayatının önemli isimlerinden birisi İsa Kayacan beyefendi. Anadolu’nun ulu çınarları gibi, edebiyat yolunda, ülke sevgisi, insanlık sevgisi ve hizmet aşkıyla ağartmış, dost ve bilge bir kişi. İşte bunu ispatlayan bir şiiri.
“BİZ NELER BİLİRİZ”
“Biz yıkık değirmenlerde
Çok un öğüttük.
Çarkın
Dönüp dönmediğini
Biliriz.
Saçlarımız
Aşk-sevda yolunda ağardı.
Bir hanımın
Sevip-sevmediğini
Biliriz.
Issız ovalardaki
Telgraf direkleri
Bizi tanır.
Bir yolcunun
Gelip-gelmediğini
Biliriz.”
Türk Edebiyatının ve Türk Dünyasının önemli isimlerinden olan İsa Kayacan beyefendi doğduğu köye kütüphane kazandırarak, önemli bir hizmete daha imza atmış oldu. Sanırım onun için “Türk Dünyasının kır saçlı prensi” lakabını kullanmam tam da yerinde olur diye düşünüyorum. O sürekli çalışıyor, yazıyor, üretiyor. Deyin yerindeyse tıpkı “Atom Karınca” gibi…
KÜTÜPHANE AÇILIŞ HABERİ…
Gazeteci-Yazar İsa Kayacan’dan kalıcı ve anlamlı bir kültür hizmeti daha…
İsa Kayacan, doğduğu köye kütüphane kazandırdı. “Ece Köyü Prof. Dr. İsa Kayacan Kütüphanesi” 7 bin 635 kitap, ansiklopedi, antoloji ve dergiyle hizmete açıldı.
İsa Kayacan’ın Burdur ağırlıklı olmak üzere yurt içi ve yurt dışındaki değişik kuruluşlara bağışladığı kitap sayısı toplamı 28 bin 895’e ulaştı. Aynı gün “İsa Kayacan Sokağı” nın da açılışı yapıldı.
Prof. Dr. İsa Kayacan Kütüphanesi'nin açılışındaki konuşmalar:
Burdur ilimizin Tefenni ilçesine bağlı Ece Köyün'de 1 Kasım 2008 tarihinde açılan “Ece Köyü Prof. Dr. İsa Kayacan Kütüphanesi”nin açılış töreninde yapılan konuşmalardan:
1- İçimizden çıkan İsa Kayacan tarafından köyümüzün hizmetine sunulan bu kütüphanenin geleceğimize yapılan bir yatırım olduğunu biliyorum. İsa abinin babası Çil Üsen dayı da hayırsever bir insandı (Baha Gencer, Ece Köyü Muhtarı)
2- İlçemiz Tefenni, kültürün temelinde olan bir yerdir, medreselerin bulunduğu bir yerdir. Tefenni biraz küçülmüş gibi görünebilir, ama Tefenni hiçbir zaman küçülmez, ileriye bakmaya, yükseklerde görülmeye değer bir ilçemizdir. Geçen yıl bir vesileyle köyümüz muhtarı Baha Gencer'le sohbet ederken “İsa ağabey, her yere bir şeyler göndermişsin. Bizim köye bir kitaplık niye kurmadın?” deyince hayıflandım, üzüldüm. Bu sitemden sonra, kütüphane için karar verdim. Ülke genelindeki arkadaşlarımın, özellikle Ankara'daki arkadaşlarımın katkılarıyla biraz sonra göreceğimiz kütüphane ortaya çıktı. Bugün başka bir heyecanım var. Burada doğmuşum, burada çelik-çomak oynamışım, burada erik çalmışım. Çocukluğumun en önemli günleri burada geçmiş. “Herkes beni Ankaralarda sanır. Burdur'da bir dam çökse içim parçalanır” Bu görüşüm, sloganım hale gelmiş. Umarım, Burdur Kültür ve Turizm Müdürlüğümüz, Tefenni'deki Kaymakamlığımız ve ilçe halk kütüphanesi görevli ve yetkilileri bu kütüphanemizle ilgilenirler. Kütüphanemiz köyümüze hayırlı olsun (İsa Kayacan).
3- İsa Kayacan Türk edebiyatının güneşidir. O, daktilosunu, kalemini arkadaş edinen büyük bir kişiliktir. Saygın, özgüven sahibi ve dost canlısıdır. O, ulu bir çınardır yazısının yayınlanmadığı gazete kalmamıştır. Kalemini ustaca kullanır, çok okur, çok irdeler, öz yazar, çok yazar (Sabahat Gümüş, Burdur Araştırmacı, Şair ve Yazarlar Derneği Başkanı:)
4- İsa Kayacan, hepimizin elinden tutmuştur. Yazdıklarımızı Türkiye geneline duyurmuştur. Kütüphaneye İsa Kayacan adının verilmesi yerinde bir karardır. (Denizli'den gelen Memiş Acar, Aşık Feryadi)
5- İsa Kayacan, Burdur'un Ankara'daki temsilcisidir. O, Burdur'un neresinde ne denli güzellik varsa onları bir başka illerede aktarmaktadır. İsa Kayacan, Burdur'un Türkiye elçisidir. (Bucak ilçesinden gelen, öğretmen Osman Tekerci)
6- İsa Kayacan, sadece Burdur'un değil, Türkiye'nin hemşehrisidir. O'nunla kırk yıldır tanışıyorum, çalışıyorum. Yazdıkları, yayınladıklarının büyük bölümü, Burdur'la, Burdurluyla ilgilidir. Kütüphaneniz hayırlı olsun (Fethiye'den gelen Ünal Şöhret Dirlik)
7- Bugün, doğduğu köye güzel bir kütüphane açan sayın İsa Kayacan'a teşekkür ediyorum. Amaç, kütüphaneleri çoğaltmak, okuma oranını yükseltmenin çok iyi bir şey olduğunu anlamaktır. Bu değerli müesseseyi inşallah koruyacağız, kıymetini bileceğiz. İsa ağabeyimize teşekkür ediyorum. İnşallah ilçemize ve köyümüze örnek olur, devamı gelir (Metin Işıldar, Tefenni Belediye Başkanı).
8- İsa Kayacan, her şeyden önemlisi, Burdurluyu, Burdur'u Türkiye'ye tanıtmış, hemen her yazısında Burdur'dan bahsetmiş, bizim övüncümüz, değerimiz, güvencemiz. Kendisini her zaman takdir ediyor, seviyoruz. O'nun kıymeti ölmeden biliniyor. O'nun bir yazısı bir gazetede çıkmaz, tüm gazetelerde Burdur'u görmeniz mümkündür. Bu, O'nun gücünü, enerjisini ortaya koyuyor. Bu enerji giderek devam edecek inşallah. (Sabahattin Akaya, Burdur Belediye Başkanı)
9- Dün, Başpınar'dan Osman Köseoğlu, bugün Ece köyünden İsa Kayacan, yarın başka yerde başka bir hayırseverimiz, elbirliğiyle Tefenni'de taş üstüne taş koymaya devam edeceğiz. Yaptığı bu hizmetlerinden dolayı Sayın İsa Kayacan'a, her platformda Tefenni'den ve Tefenniliden bahsetmesinden dolayı, bir ayağının ve gönlünün burada olmasından dolayı ilçe Kaymakamı olarak teşekkür ediyorum (Eyüp Fırat Tefenni Kaymakamı)
10- İsa Kayacan ağabeyimiz Burdur'u Türkiye'de en iyi tanıtan, en iyi reklâmını yapan, kendini yazmaya adamış, çok değerli bir büyüğümüzdür. İsa Kayacan adını, Edirne Keşan'da, Rize'de Adıyaman'da, Van'da Türkiye'nin her yerindeki gazetelerde bulunan köşelerinde rastlayabilirsiniz. Her yazısında mutlaka bir Burdur vardır. Burdur sevdasını, sevgisini gönlünde yaşatan İsa Kayacan'ın Anadolu Basınında da ayrı bir yeri vardır. İsa Kayacan'a Türk edebiyatına, Türk basınına ve ayrıca Anadolu Basınına verdiği destekten dolayı ayrıca şükranlarımı sunuyorum (M.Ercan Taraşlı, Burdur Gazeteciler Cemiyeti Başkanı)
11- Bu toplulukta değişik duygular hissediyorum. Resmi bir hava yok. Basın mensupları bir tören izlemeye gelmemişler. Kendilerinden biri, bir ağabeyleri, bir dostları güzel hizmet yapıyor ve ona katkıya geliyorlar. Değerli yazarımız, şairimiz İsa Kayacan'ı tebrik ediyorum. Vefa kaybolan bir duygu. Ama İsa Kayacan'da ise vefayı görüyoruz.
Sanki bende İsa Kayacan ismini, daha vali olmadan duymuş gibiyim, Şırnaklı bir çocuktan mektup almıştık. Kitap istemişti bizden. Sevgili İsa Kayacan, hemen bu mektubu aldı “ve ben bunu çözerim” dedi. Çözdü de. Böyle sorun çözenlerin olması büyük güç kaynağı. Kitaplar okundukça, çiçekler sevildikçe yaşar. Ben Eceli'lerin, Tefennili'lerin bu büyük insanın hediye ettiği kitapları öksüz koymayacağı inancındayım (İbrahim Özçimen, Burdur Valisi)
İsa Kayacan’ın Burdur ağırlıklı olmak üzere yurt içi ve yurt dışındaki değişik kuruluşlara bağışladığı kitap sayısı toplamı 28 bin 895’e ulaştı.
Gazeteci- yazar ve araştırmacı Prof. Dr. İsa Kayacan, kitap bağışlarını sürdürüyor. Kayacan’ın Ekim 2008 sonu itibariyle değişik kurum ve kuruluşlara listeler halinde detaylandırarak bağışladığı kitap ve dergi sayısı 28 bin 28.895’e ulaştı.
15. kitap bağışını; Kerkük’te yaşayan Türkmen kardeşlerimize, 16 ve 17. kitap bağışlarını; merkezleri Azerbaycan’ın Başkenti Bakü’de bulunan Asya Üniversitesiyle, VEKTOR Beynelhalq Elm Merkezi’ne yapan, gazeteci- yazar Prof. Dr. İsa Kayacan, 18. kitap bağışını; Burdur Araştırmacı-Yazar ve Şairler Derneğine, 19. kitap bağışını; G Ü. İletişim Fakültesi Dekanlığına, 20. Kitap bağışını Durmuş Öcal’ın ( Burdur) köyünde açtığı okuma odasına, 21. kitap bağışını; Kültür ve Turizm Bakanlığı Kütüphaneler ve Yayımlar Genel Müdürlüğüne, 22.kitap bağışını “Ece Köyü Prof. Dr. İsa Kayacan Kütüphanesi” ne yapan İsa Kayacan, bu ve öteki hizmetleri nedeniyle değişik ödüller almaya devam ediyor.
31.12.2007 tarihi itibariyle 39 bin 425 makalesi yayınlanan, bazı dönemlerde her üç makalesinden ikisi Burdur’la ilgili olan, yazılarında 62 bin 724 kez Burdur’dan, Burdurlu’ dan söz eden, 124 ayrı kitap yayınlayan, yazılarının yayınlandığı gazete ve dergi sayısı (kapananlar dahil) 3 bin 540’a ulaşan, “Ece” adlı bir sanat dergisini 28 sayı yayınlayan, “Ece Haber Ajansı” nın deneme yayınlarını gerçekleştiren “İsa Kayacan Yazı Ofisi” ni kuran değişik kuruluşlardan 206 plaket alan İsa Kayacan’ın kitap bağışlarının detayı şöyle:
- Önceki yıllarda değişik il ve ilçe kütüphane,
İlk, orta ve lise kitaplık ve okuma odalarına: 4.835
- Burdur İl Halk Kütüphanesine: 5.978
- Tefenni İlçe Halk Kütüphanesine: 2.850
- Burdur merkez ve merkez dışına: 6.127
- Azerbaycan Asya Üniversitesine: 165
- Azerbaycan Vektor Beynelhalq Elm Merkezi’ne: 167
- Burdur Araştırmacı- Yazar ve Şairler Derneğine: 350
- G Ü. İletişim Fakültesi Dekanlığına: 172
- Durmuş Öcal’ın (Burdur) köyüne: 80
- Kerkük’teki Türkmenlere: 316
- Kültür ve Turizm Bakanlığı Kütüphaneler ve Yayımlar Gn. Md: 220
- Ece Köyü Prof. Dr. İsa Kayacan Kütüphanesine: 7.635
Toplam………………………………………………………….: 28.895 adet
Burdur’a ulaştırdıklarını, Kültür ve Turizm Bakanlığı, Kütüphaneler ve Yayımlar Genel Müdürlüğü aracılığıyla gönderen Kayacan’ın, tek başına ülkemiz eğitim ve kültürüne yapmakta olduğu bu hizmetlerinin, yetkililerce görülüp görülmediği, değerlendirilip- değerlendirilmediği merak edilmektedir!
İsa Kayacan’ın Yayınlanan İlk Şiiri
“Merhaba
Bizim köyün adı Ece,
Karanlıktır her gece,
Eşeler dağına giden,
Oduncu emmiler, dayılar,
Merhaba.”
İsa Kayacan beyefendi; gelecek kuşaklara miras bıraktığı kütüphane ile son derece takdire değer bir davranış sergilemiştir. Onu tüm yüreğimle kutluyor ve bu uğurdaki çalışmalarında nice güzel başarılara imza atacağına inanıyorum.
İsa Kayacan beyefendi ile İrtibata geçmek, onun eserlerinden temin etmek isteyenler için işte iletişim adresi: -email

İSA KAYACAN BEYEFENDİNİN BU GÜNE KADAR YAYIMLANMIŞ BAŞLICA EDEBİ VE İLMİ ESERLERİ;
KAYACAN, İsa. Ağaç ve Orman Kültürü, Ankara: Orman Bakanlığı Yayınları, 1997.
KAYACAN, İsa. Ağaç ve Orman Kültürü, Ankara: 1980.
KAYACAN, İsa. Ağaç ve Ormanla İlgili Yazdıklarım, Ankara: 1980.
KAYACAN, İsa. Ağaç ve Ormanla İlgili Özlü Sözler, Ankara: 1980.
KAYACAN, İsa. Ağaç ve Ormanla İlgili Şiirler, Ankara: 1980.
KAYACAN, İsa. Almanya Kapısı Kapanmadan Gidenler, Ankara: Çağdaş Yayıncılık, 1977.
KAYACAN, İsa. Anadolu Basını Rehberi, Ankara: 1980.
KAYACAN, İsa ve YOLDAR, M. Ender. Anadolu Basını'nda Kooperatifçilik, Ankara: Türk Kooperatifçilik Kurumu Yayını, 1998.
KAYACAN, İsa. Anadolu Basınında Sanat ve Edebiyat (83 Gazeteden Seçmeler), Ankara: Güven Matbaası, 1987.
KAYACAN, İsa. Anadolu Gazetelerinde Ormancılık ve Orman Köylüsü, Ankara: 1980.
KAYACAN, İsa. Anadolu ve Trakya Basını (Mahallî Basının Sorunlarıyla İlgili Yöneticilerin Görüşleri ve Gazetelerin Çeşitli Özellikleri), Ankara: 1980.
KAYACAN, İsa. Anadolu ve Trakya Basını İçin Düşündüklerim (Türk Basın Birliği, Kendi İçinden Çıkan Kuruluşlara Nasıl Yetişebilir?), Ankara: 1977.
KAYACAN, İsa. Anadolu ve Trakya Basınında Atatürk, Ankara: 1980.
KAYACAN, İsa. Anadolu'da Kooperatifçilik Çıkmazı, Ankara: 1988.
KAYACAN, İsa. Anafor Abidin, Ankara: 1976.
KAYACAN, İsa. Anasını Sattıklarım, Ankara: 1976.
KAYACAN, İsa. Aramızdan Ayrılanlar, Ankara: 2007.
KAYACAN, İsa. Armağan 4, Ankara: Mayıs, 2005.
KAYACAN, İsa. Armağan 4, Ankara: Mayıs 2005.
KAYACAN, İsa. Artvin'li Fuat Altun'un Sessiz Köyü, Ankara: 1994.
KAYACAN, İsa. Artvin'li Fuat Altun'un Sessiz Köyü (Fuat Altun'un Şiirleri), Ankara: 1
KAYACAN, İsa. Askerlik Günlerim, Ankara: 1969.
KAYACAN, İsa. Atatürk ve Laiklik, Ankara: Güven Matbaası, 1986.
KAYACAN, İsa. Atatürk ve Ormancılık, Ankara: 1980.
KAYACAN, İsa. Atatürk'ün Emrinde Kırksekiz Ay, Ankara: 1966.
KAYACAN, İsa. Avaz Avaz, Ankara: 1964.
KAYACAN, İsa. Ayrılık Acıları, Ankara: 1966.
KAYACAN, İsa. Bana Gelen Mektuplar, Ankara: 4 Renk Yayın-Tanıtım Matbaacılk, 1999
KAYACAN, İsa. Basın ve Halkla İlişkiler Müşaviri İsa Kayacan'ın Orman Bakanlığı ve Basınla İlgili İncelemeleri (12.12.1979-12.06.1980), Ankara: 1980.
KAYACAN, İsa. Batı Trakya'daki Türk Basını ve Sorunlar Zinciri, Ankara: 1988.
KAYACAN, İsa. Bazıları, Ankara: 1966.
KAYACAN, İsa. Beyaz Perdeli Balkon, Ankara: 1976.
KAYACAN, İsa. Bizim Eceliler, Ankara: 1976.
KAYACAN, İsa. Burdur Hatırlamaları, Ankara: Ece Yayınları, 1991.
KAYACAN, İsa. Burdur Hatırlamaları, Ankara: 1989.
KAYACAN, İsa. Burdurun Saz ve Söz Ustaları, Ankara: 2005.
KAYACAN, İsa. Burdurun Saz ve Söz Ustaları, Ankara: Ece Yayınları, 2005.
KAYACAN, İsa. Cehennem Merdivenleri, Ankara: 1976.
KAYACAN, İsa. Çehre, Ankara: 1964.
KAYACAN, İsa. Cepheden Kaçanlar, Ankara: 1966.
KAYACAN, İsa. Cepheden Kaçanlar, İstanbul: Can yayınları, 1966.
KAYACAN, İsa. Çukuorova'dan Halit Dağlı, Ankara: 1996.
KAYACAN, İsa. Çukuorova'dan Halit Dağlı, Ankara: 1996.
KAYACAN, İsa. Çukuorova'dan Halit Dağlı, Ankara: 1996.
KAYACAN, İsa. Çukuorova'dan Halit Dağlı, Ankara: 1997.
KAYACAN, İsa. Çukuorova'dan Halit Dağlı, Ankara: 1997.
KAYACAN, İsa. Çukurovadan Halit Dağlı 3, Ankara: Ece Yayınları, 1997.
KAYACAN, İsa. Çukurovadan Halit Dağlı 4, Ankara: Ece Yayınları, 1997.
KAYACAN, İsa. Çukurovadan Halit Dağlı 5, Ankara: Ece Yayınları, 1997.
KAYACAN, İsa. Der Gibisin, Ankara: 1966.
KAYACAN, İsa. Düdük Makarnası, Ankara: 1976.
KAYACAN, İsa. Dünya'da ve Türkiye'de Gazetecilk/Basınımızın Anadolu Cephesi, Ankara: Ajans Matbaası, 1996.
KAYACAN, İsa. Dönemeç, Ankara: Ajans Matbaası, 1962.
KAYACAN, İsa. Ece Şairler Toplaşması, Ankara: 1969.
KAYACAN, İsa. Eski Aynalar, Ankara: 1969.
KAYACAN, İsa. Falan-Filan, Ankara: 1976.
KAYACAN, İsa. Gazete ve Dergilerimizde Atatürk, Ankara: 1980.
KAYACAN, İsa. Gaziantep'ten Mehmet Batallı, Ankara: 1998.
KAYACAN, İsa. Gaziantep'ten Mehmet Batallı, Ankara: 1998.
KAYACAN, İsa. Gaziantep'ten Mehmet Batallı, Ankara: 1998.
KAYACAN, İsa. Gaziantep'ten Mehmet Batallı, Ankara: 1998.
KAYACAN, İsa. Gaziantep'ten Mehmet Batallı, Ankara: 1998.
KAYACAN, İsa. Genel Olarak Kamu Kuruluşlarında ve Orman Bakanlığında, Basın ve Halkla İlişkiler, Ankara: Orman Bakanlığı Yayınları, 1980.
KAYACAN, İsa. Gezi Notları İlavesiyle, Kavakçılık Komisyonu XVI. Genel Kurulunda Basın, Ankara: 1980.
KAYACAN, İsa. Güçlüsün Bir Yaşamboyu, Ankara: 1975.
KAYACAN, İsa. Güçlüsün Bir Yaşamboyu, Ankara: 1976.
KAYACAN, İsa. Güçlüsün Bir Yaşamboyu, Ankara: 1976.
KAYACAN, İsa. Gününe Göre, Ankara: 1976.
KAYACAN, İsa. Hatır İçin, Ankara: 1966.
KAYACAN, İsa. Hepsi Bayrak İçin, Ankara: Erk Yayıncılık, 1976.
KAYACAN, İsa. Kader Surları, Ankara: 1973.
KAYACAN, İsa. Kandırılanlar-Alamanya Yolcuları, Ankara: 1975.
KAYACAN, İsa. Kandırılanlar-Alamanya Yolcuları, Ankara: 1977.
KAYACAN, İsa. Kapalı Sandık, Ankara: 1973.
KAYACAN, İsa. Kayacan Amca Anlatıyor, Ankara: 1976.
KAYACAN, İsa. Kayacan Amca Anlatıyor, Ankara: 1976.
KAYACAN, İsa. Kennedy'e Sesleniş, Ankara: 1967.
KAYACAN, İsa. Kim Anlar?, Ankara: 1967.
KAYACAN, İsa. Konut Kooperatifçiliği Çıkmazı Nereye Çıkıyor?, Ankara: 1988.
KAYACAN, İsa. Kıbrıs Semalarında Cengiz Topel'imin Yumruğu, Ankara: 1966.
KAYACAN, İsa. Küçük Sanayi Sitelerimizde, Organize Sanayi Bölgelerimizden Örnekler, Ankara: 1983.
KAYACAN, İsa. Küçülen Emeğin, Büyüyen İsrafı, Ankara: 1988.
KAYACAN, İsa. Kırık Çanta, Ankara: 1973.
KAYACAN, İsa. Köyden-Şehirden, Ankara: 1966.
KAYACAN, İsa. Lekeli Önlük, Ankara: 1965.
KAYACAN, İsa. Makale ve Şiirlerle Çeşitleme, Ankara: Ece Yayınları, 1983.
KAYACAN, İsa. Makarios'a Açık Mektuplar, Ankara: 1966.
KAYACAN, İsa. Makarios'a Açık Mektuplar (Akdeniz'in Yeni Dalgaları), Ankara: 1961.
KAYACAN, İsa. Merhaba Dediğim Ozanlar Arasında, Ankara: 1979.
KAYACAN, İsa. “Mustafa Ceylan'ın Şiirlerinden”, Gülpınar. 32014
KAYACAN, İsa. Mustafa Kemal, Ağaç ve Ormancılık, Ankara: 1981.
KAYACAN, İsa. Mıknatıs Gözlüm, Ankara: 1968.
KAYACAN, İsa. Mıknatıs Gözlüm, Ankara: 1973.
KAYACAN, İsa. NATO'yu Tanıyalım, Ankara: 1984.
KAYACAN, İsa. Nodullar, Ankara: 1973.
KAYACAN, İsa. Nodullar, Ankara: 1974.
KAYACAN, İsa. Nodullar, Ankara: 1976.
KAYACAN, İsa. Nodullar, Ankara: 1976.
KAYACAN, İsa. Oldum Olası, Ankara: 1973.
KAYACAN, İsa. Onsekiz Yaş (Gençlik Şiirleri), Ankara: Turan Matbaa ve İlancılık, 1964.
KAYACAN, İsa. Orman Bakanlığı Kaldırılırken Basın (1, 2, 3, 4), Ankara: 1981.
KAYACAN, İsa. Orman Bakanlığı Kaldırılırken Basın (1, 2, 3, 4), Ankara: 1981. KAYACAN, İsa. Orman Bakanlığı Kaldırılırken Basın (1, 2, 3, 4), Ankara: 1981
KAYACAN, İsa. Orman Bakanlığı, Basın ve Halkla İlişkiler Müşavirliğinin Çalışmaları Üzerine Bir İnceleme, Ankara: 1980.
KAYACAN, İsa. Orman Bakanlığında Basın ve Halkla İlişkiler, Ankara: Orman Bakanlığı Yayınları,
KAYACAN, İsa. Orman Bakanlığındaki Çalışmalarımızdan Özet ve Yazılanlardan Örnekler, Ankara: 1980.
KAYACAN, İsa. Orman Bakanlığındaki Gezi Notlarım, Ankara: 1980. KAYACAN, İsa. Orman Bakanı Hasan Ekinci'nin Basında Yeralan Demeçlerinden Örnekler, Özetler, Ankara: 1980.
KAYACAN, İsa. Orman Bakanı Hasan Ekinci'nin TRT ve Basındaki Demeçleri, Ankara: 198 KAYACAN, İsa. Orman Bakanı Hasan Ekinci'yle Gazete ve Dergilerdeki Röportajlar, Ankara: 1980.
KAYACAN, İsa. Orman Şiirleri, Ankara: 1980.
KAYACAN, İsa. Orta Asya Türk Cumhuriyetleri, Ankara: Ofset Matbaacılık, 1993.
KAYACAN, İsa. Radyo ve Televizyon Yayınları İçin Ne Diyorlar?, Ankara: 1976.
KAYACAN, İsa. Sayfa ve Sütunlarda Kırkbeş Yıl, Ankara: Ece Yayınları, 2001. KAYACAN, İsa. Silintiler, Ankara: 1968.
KAYACAN, İsa. Sonbahar Yaprakları, Ankara: 1966.
KAYACAN, İsa. “Sorunlarıyla Başbaşa Kalan Anadolu Basını”, Karınca. 79040-41
KAYACAN, İsa. Tanıdığım Ozanlar Arasından, Ankara: 1976.
KAYACAN, İsa. Tel Örgüler, Ankara: 1968.
KAYACAN, İsa. Temcit Pilavı, Ankara: 1976.
KAYACAN, İsa. Topraksızlar, Ankara: 1967.
KAYACAN, İsa. Turizm ve Ormancılık, Ankara: 1980.
KAYACAN, İsa. Tutam Tutam, Ankara: 1963.
KAYACAN, İsa. Türban ve Ötesi, Ankara: 1987.
KAYACAN, İsa. Türk Basın-Yayınında Ağaç ve Ormancılık, Ankara: 1981.
KAYACAN, İsa. Türk Basınında Unutamadıklarımız, Ankara: Gazeteciler Cemiyeti Yayınları, 1997.
KAYACAN, İsa. Türk Basınının Kısa Tarihçesi, Ankara: Ece Yayınları, 1976.
KAYACAN, İsa. Türk Basınının Kısa Tarihçesi, Basın ve Halkla İlişkiler, Ankara: Çağdaş Yayıncılık, 1976.
KAYACAN, İsa. Türk Yayınevreninden Kimlikler, Ankara: 1976.
KAYACAN, İsa, TAN, Nail ve ÜNVER NASRATTIROĞLU, İrfan. Türkiye Cumhuriyeti'nin 75. Yıldönümünde, Türk Kooperatifçilik Kurumu, Ankara: Türk Kooperatifçilik Kurumu Yayını, 1999
KAYACAN, İsa. Türkiye'nin Gıda Yardımı Yaptığı Somali'de Gördüklerim, Ankara: 1985
KAYACAN, İsa. Türkülerimizde Ağaç ve Orman, Ankara: 1980.
KAYACAN, İsa. Varım Halâ, Ankara: 1976.
KAYACAN, İsa. Vatanım ve Ondan Başka, Ankara: 1966.
KAYACAN, İsa. Yalancının Mumu, Ankara: 1976.
KAYACAN, İsa. İçimizden Biri Baki Ataç, Ankara: 1994.
KAYACAN, İsa. İçimizden Biri Baki Ataç, Ankara: 1994.
KAYACAN, İsa. İçimizden Biri Baki Ataç, Ankara: 1994.
KAYACAN, İsa. İçimizden Biri Baki Ataç, Ankara: 1995.
KAYACAN, İsa. İçimizden Biri Baki Ataç, Ankara: 1995.
KAYACAN, İsa. İçimizden Biri Baki Ataç, Ankara: 1995.
KAYACAN, İsa. Yedinci Dünya Ormancılık Günündeki Konuşmalar, Ankara: 1981.
KAYACAN, İsa. İki Yüzlü Kahpe, Ankara: 1976.
KAYACAN, İsa. İrezillik Birikintileri, Ankara: 1971.
KAYACAN, İsa. İrezillik Birikintileri, Ankara: 1972.
KAYACAN, İsa. İsa Kayacan'ın Yapıtları, Ankara: 1976.
KAYACAN, İsa. İsa Kayacan'ın İş ve İşçi Bulma Kurumu Dosyası, Ankara: 1978.
KAYACAN, İsa. Yüz Karası, Ankara: 1966.
KAYACAN, İsa. İş ve İşçi Bulma Kurumunda Özel Kamu Kuruluşları, Basın ve Halkla İlişkiler, Ankara: İş ve İşçi Bulma Kurumu Genel Müdürlüğü, 1976.
KAYACAN, İsa. İşte Hayatım, Ankara: Ece Yayınları, 2004.
KAYACAN, İsa. Zam Fabrikaları Anonim Şirketi, Ankara: 1975.
KAYACAN, İsa. Zaman Köprüsü, Ankara: 1967.
KAYACAN, İsa. Ölümünün Yüzüncü Yılında Namık Kemal, Ankara: 1988.
KAYACAN, İsa. Örnek İşçi Anıları, Ankara: 1989.
KAYACAN, İsa. Özel Haberler Bülteni, Ankara: 1969.
KAYACAN, İsa. Özlemler, Ankara: 1970.
KAYACAN, İsa. Özümüz Sözümüz Gözümüz Azerbaycan Azerbaycan Can Azerbaycan, Ankara: Ece Yayınları, 2003.
KAYACAN, İsa. Şarkılarımızda Ağaç ve Orman, Ankara: 1980.


***


YAZARIN DİĞER ÇALIŞMALARINI GÖRMEK İÇİN AŞAĞIDAKİ LİNKE TIKLAYINIZ


Emine SEVİNÇ ÖKSÜZOĞLU
Edebiyat Araştırmacısı
Şair Yazar

19 Şubat 2011 Cumartesi

İLESAM ve Akçağ Yayınevi’nin düzenlediği Roman - Hikâye ve Şiir Yarışması sonuçları
Prof. Dr. İSA KAYACAN
Her yarışmanın içinde heyecan vardır, beklenti “acabaları” vardır. Kısa adı İLESAM olan, Türkiye İlim ve Edebiyat Eseri Sahipleri Meslek Birliği ile, merkezi Ankara’da bulunan Akçağ Yayınevi işbirliğinde gerçekleştirilen Roman-Hikâye ve Şiir Yarışması-2010 (Kitap dosyası) değerlendirme sonuçları açıklandı.
            İLESAM Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Nuri Parmaksız’dan alınan bilgilere göre; Şiir dalında 178 dosya, Öykü (Hikâye) dalında 77 dosya, Roman dalında 39 dosyayla başvurulanlar; Mehmet Nuri Parmaksız, Ahmet Hikmet Ünalmış, Prof. Dr. Tuncer Gülensoy, Prof. Dr. Nurullah Çetin, Prof. Dr. Özkul Çobanoğlu, Doç. Dr. Mehmet Önal, İlter Yeşilay, Arif Bük, Pehlivan Uzun ve Ziya Demirel’den meydana gelen jüri tarafından yapılan inceleme ve değerlendirmeler sonunda (rumuzlarla belirtilen eser sahipleri ve rümuzların) ortaya çıkan, ödül alanların sıralama tablosu şöyle:
            ROMAN DOSYASI: 1. Hüzeyme Yeşim Koçak (Konya), 2. Sevilay Uztutan (Manisa) 3. Seyyid Irmak (Adana), Jüri Teşvik ödülleri: Dr. Ahmet Çevik (Gaziantep), Gülşen Gazel (Gaziantep), Çelebi Öztürk (Kırıkkale),
            HİKÂYE DOSYASI: 1.Tarık Torun (Ankara), 2. Ramazan Yılmaz (Mersin), 3. Ahmet Ünal Çam (Ankara), Juri Teşvik Ödülleri: Ayşei Yasemin Yüksel (Ankara), Bülent Ağcabay (Gaziantep), Adil Akkoyunlu (Malatya),
            ŞİİR DOSYASI: 1. Mehmet Çevik (Ankara), 2. Nuray Alper (Ankara), 3. Serdar Öncül (Düzce), Jüri Teşvik Ödülleri: Mehmet Şamil Baş (İzmir), Osman Öcal (Kırıkkale), Şevki Dinçal (İzmir).
            İLESAM’ın Akçağ Yayınevi işbirliğiyle gerçekleştirilen, Roman-Hikâye ve Şiir  Yarışmasının önemli bir hizmet olduğu noktasından hareket ederek, özellikle katılımcılara ciddi boyutlarda teşvik sağladığı da dikkate alınırsa, gelecekte bu tür yarışmaların beklenilir hale geleceği kesinlik kazanmaktadır.
            İLESAM’ın bu çalışmaları, kalem sahipleri arasında “doğru” bir adım “sağlam” bir adım olarak görülmekte, takdirle anılmaktadır.
            İLESAM Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Nuri Parmaksız, söz konusu yarışma sonuçlarıyla ilgili yaptığı açıklamasının sonunda şu görüşlere yer verdi:
            Roman-Hikâye ve Şiir dosyalarında 1.2. ve 3. olan kitap dosyaları Akçay Yayınevi tarafından kitap olarak yayımlanacaktır. Juri Teşvik Ödülleri, şartname ve sözleşmede olmayıp jüri tarafından teşvik maksadıyla belirlenmiştir. Kitap olarak yayımlanması Akçay ve tüm yayınevlerinin talebine bağlıdır.
            Yarışmanın ödül töreni 25 Mart-03 Nisan 2011 tarihleri arasında yapılacak 5. Ankara Kitap Fuarı içinde 02 Nisan 2011 cumartesi günü saat 14.00’te AKM-Ankara’da yapılacaktır.
            Yarışmaya katılan toplam 294 kitap dosyasından ilk üçe giren eserlerin kitap olarak basılması çalışmalarına başlanılmış olup, birincilere biner TL’de para ödülü verilecektir. ***
Beyza Civelek’in minik kaleminden
Prof. Dr. İSA KAYACAN
İlköğretim düzeyindeki öğrenciler, benim arkadaşlarım. Onlarla konuşmak, sevdikleri hakkında bilgi almak, varsa şiirlerinden denemelerinden örnekler istemek, okudukları kitaplar hakkında bilgi almak beni çok sevindiriyor.
Beyza Civelek, merkezi Ankara’da bulunan İMAJ A.Ş. nin iletişim uzmanlarından Sevgi Civelek’in minik kızı. Ankara Şinasi İ.Ö. Okulu 3-C sınıfının 63 numaralı öğrencisi. O’nunla zaman zaman annesinin çalışma yerinde karşılaşıyorum. Sohbet ediyoruz, konuşuyoruz. Beyza’nın iki şiir denemesi, iki de anlatımı var bana ulaşan. Başlıklarıyla, noktası, virgülüne dokunmadan aşağıya alıyorum. Buyurun birlikte okuyalım:
KAR (Beyza Civelek)
Bembeyaz bir kar yağar,
Ellerim üşür.
Yağmur yağınca,
Zarif ellerim buz toplar.
ÖĞRETMENİM (Beyza Civelek)
Öğretmenim, canım benim,
Her sabah seninle gülerim,
Her gün bir bilgi öğrenmeye,
Senin yanına gelirim.
ALİ’NİN GÜZEL GÜNÜ
Bir zamanlar Ali adında bir çocuk varmış. Bu çocuk çok çalışkanmış.
Yine bir Pazartesi sabahı Ali okula gidiyormuş. Daha sonra okuluna gelmiş ve sırasına oturmuş. Sonra öğretmen gelmiş. Derslerini işleyip evlerine gitmişler.  Aslında Ali’nin doğum günüymüş bugün. Ali’nin o yüzden anne ve babası Ali için hediye almaya gitmişler. Hediyeleri ise kırmızı bir bisikletmiş. Ali’nin buna çok sevineceğine eminlermiş.
Ali’de bu hediyeyi görünce çok sevinmiş zaten. Ali’de her gün bisikletine bir saat binmiş.
BREMEN MIZIKACILARI (ÖZET)
Bir zamanlar genç bir eşek varmış. Bu genç eşeğin sahibi de genç imiş. Bu eşek sahibinin sırtına verdiği yükü taşır, hiç üfff-püff demezmiş.
Aradan yıllar geçmiş. Bizim bu genç eşek yaşlanmış. Sahibinin verdiği yükü taşıyamaz olmuş. Sahibi eskiden eşeği ile çok övünürmüş ya, şimdi eşeğine yemek vermez olmuş. Birgün komşularından biri demiş ki:
-Sen bu eşeği halâ değiştirmedin mi?,
O anda eşek çok kötü olmuş ve,
-Artık buralardan gitsem iyi olacak deyip, gitmiş.
Daha sonra bu eşeğin yanına, kedi, köpek ve horoz gelmiş. Ve dört kafadar Bremen’e doğru yol almışlar.
Daha sonra akşam olmuş. Hepsinin de çok uykusu gelmiş ama, bide açlarmış. Sonra ileride bir ışık görmüşler, gidip bakmışlar. İçeride adamlar varmış. Adamlar bizim 4 kafadarı görünce, kaçıp gitmişler. Bizimkiler de içeri girip, karınlarını doyurup uyumuşlar. Ve Bremene gitmekten vazgeçmişler. 
HAYAL: Bütün insanlar hayal kurabilirler. Ama her kurulan hayal de gerçek olmayabilir. Keşke bir uçan halım olsa, keşke uçan atım olsa, keşke bir uçan sandalyem olsa vb.. gibi hayallerdir. Bu hayaller belki ilerde gerçekleşebilir. Ama şu anda imkânsız görünüyor.
RÜYA: Neyse şimdi de sıra rüya görmeye geldi değil mi? Bence geldi. Çünkü sıradaki konumuz rüya. Rüya görmeyi herkes sever çünkü rüyalarımızda bir çok görmek istediğimiz güzel şeyleri görürüz. Ve bu da bizi mutlu eder. Bazı insanlar da rüya görmüyorlar ama yine de bugün hiç rüya görmedim diye de ağlamıyorlardır inşallah. Ama ağlasalarda fark etmez zaten. Çünkü, o gün rüya görmemiş olsalar bile belki ertesi gün rüya görürler, o yüzden boşuna bugün rüya görmedim diye saçma bir şekilde ağlamazlar (THE END) Yazan: Beyza CİVELEK, Şinasi İ.Ö.O 3-C No: 63 (Ankara) ***
Berfin Civelek’in minik kaleminden
Prof. Dr. İSA KAYACAN
İlköğretim düzeyindeki öğrencilerimizle konuşup, onlarla sohbet etmek hoşuma gidiyor. Merkezi Ankara’da bulunan İMAJ A.Ş.nin iletişim uzmanlarından Sevgi Civelek’in minik kızı Beyza’nın ablası Berfin Civelek, Ankara Şinasi İ.Ö. Okulunun 7-A sınıfında 1839 numaralı öğrencisi. Berfin’in de bir denemesi var” İki arkadaş” başlıklı bana ulaşan.
İki arkadaş” başlıklı Berfin Civelek imzalı denemeyi, anlatımı aşağıda nokta ve virgülüne dokunmadan aynen sunuyorum. Buyurun birlikte okuyalım:
Aslı, mutfakta yemek yapan annesinin yanına gelip annesine üzgün üzgün baktı.
Annesi: -Ne oldu Aslı? Nedir seni bu kadar üzen?
Aslı ağlamaya başladı. Belli ki çok üzülmüştü. Ağlayarak konuşmaya başladı;
-Ben ablamın koltuğuna oturmuş meyve suyu içiyordum. Ablam odaya girip beni görünce bağırarak koltuğundan aşağı inmemi söyledi. Ben de çok korktum, ellerim titriyordu korkarak aşağı inerken birden elimdeki bardak yere düştü. Halıyla birlikte koltukta kirlendi.
-Olsun kızım ben temizlerdim.
-Bende ablama senin gibi söyledim. Annem temizler dedim. Ama ablam beni dinlemedi, bağırarak beni odadan kovdu. Of! Of! Ablam beni sevmiyor işte sevmiyor!
-Niye böyle düşünüyorsun Aslı. Ben şimdi ablanı çağırır, onunla konuşurum.
-Aysu… Aysu gelir misin?
-Tamam anne geliyorum.
Birazdan Aysu geldi. Annesi şaşkın şaşkın Aysu’ya bakıyordu. Annesi:
-Evet Aysu seni dinliyorum.
-Ne oldu ki anne?
-Aslı’ya bir kaza olduğu için bağırmışsın. Onu üzmüşsün. Aysu başı yere eğik bir şekilde konuşmaya başladı.
-Ben Aslı’yı üzmek istemezdim. Ama son günlerde her şeyi soruyor çok meraklı oldu. Derslerime mi çalışacağım onun sorularına cevap verip onun sıkıntısını mı gidereceğim bilemedim. Çok bunaldım. Sonunda dayanamayıp Aslı’ya bağırdım.
-Ama Aysu sende küçükken çok soru soruyordun. Çok meraklıydın.
-Bütün bunları düşünemedim. Özür dilerim.
-Benden değil Aslı’dan özür dilemelisin.
Aysu, Aslı’ya dönüp konuşmaya başladı:
-Özür dilerim Aslı. Bir daha sona bağırmayacağım.
-Bende meyve suyu döktüğüm için özür dilerim. Bir daha dikkatli olacağım.
Böylece iki kardeş sevinçle bahçeye çıktılar. Bu zamana kadar her şey güzel gidiyordu. Ama bahçeye çıkınca Aysu arkadaşlarının yanına koştu. Birlikte bir şey konuşuyorlardı. Aslı ise onları uzaktan izliyordu. Ama ne konuştuklarını duyamıyordu. Bu konuşmalar sona ererken Aysu ve arkadaşları kendi hallerinde oynamaya başladılar. Aslı onların yanına gidip:
-Bende oynayabilir miyim? diye sordu.
Aysu’nun bir arkadaşı: -Sen oynamayı bilir miydin? Hemde bizimle… Hah..Hay
Bir diğeri:
-Ablanı, annene şikayet etmeye utanmıyor musun? O senden büyük1
Aysu: -Haydi Aslı’cığım sen git kendi yaşıtın küçük arkadaşlarınla oyna!. Hepsi güldüler!
Aslı bu konuşmaların ardından kendini çok aşağılanmış hissetti. Ağlayarak hızlı adımlarla eve koştu
Aysu’nun arkadaşlarından biri:
-Eyvah! Seni annene şikâyet edecek Aysu!
Aysu: -En azından dersini aldı.
Aslı eve gitti ama Aysu’yu annesine şikayet etmedi. Günlerce Aysu ve arkadaşları ile oynamadı. Sonunda dayanamayıp Aysu’yu annesine şikayet etti.
Annesi: -Bu yetti artık! Bu kadar saygısızlık olmaz!
Aysu eve gelince annesi onu sorguya çekti
Annesi: -Neden kardeşine karşı çıkıyorsun?
-Çünkü onu sevmiyorum.
-Neden?
-Çünkü siz onunla çok ilgileniyorsunuz.
Annesi onu da çok sevdiklerini, anne ve babaların çocukları arasında ayrım yapmadıklarını Aslı’nın çok sıkıldığını, o yüzden onunla ilgilenmek gerektiğini anlattı. Artık iki kardeş birlikte oynuyorlar, birbirlerini çok seviyorlardı..
                Berfin CİVELEK, 7-A sınıfı – 1839, Şinasi İ.Ö.O (Ankara) ***
2010 yılında yazdıklarım, yayınladıklarım (1)
Prof. Dr. İSA KAYACAN
Aynı giriş: Yıllar itibariyle, gazete ve dergilerde yayınlanan yazılarımla ilgili yaptığım değerlendirmelere bakıyorum: Bu alandaki yayınlar dikkat çekici, ses getirici görünüyor. Bu anlayış ve bakışla inceleyerek 2010 yıllında, bu satırların yazarı İsa Kayacan olarak bendenizin yazdıkları, yayınladıklarıyla ilgili genel görünüme baktığımızda:
            İsa Kayacan olarak bendenizin kendimle ilgili gazete ve dergilerde yayınlanan yazılarımla ilgili tuttuğum notlarım, gün, hafta, ay ve yıl itibariyle yan yana, altalta getirilişinden ortaya çıkıyor.
            2010 yılında 940 ayrı yazı yazıp, 34 gazete ve 11 ayrı dergide toplam 44 ayrı yayınorganında 2 bin 436 kez okuyucu karşısına çıkmışım (bu rakam ulaşılan okuyucu sayısının artışıyla farklı bir sonuca ulaşabilir), okuyucuyla buluşmuşum. Bir başka ifadeyle 2010 yılında da ‘rekora’ giden yolda yürümüşüm, ayak izleri bırakmışım.
            Kayıt altına aldığım günlük, haftalık, aylık ve yıllık notlarımı 01 Ocak–31 Aralık 2010 arası, yani 12 aylık sürede, gazete ve dergi isimleri itibariyle değerlendirme, alt alta koyup sıralama, toparlama sonuçlarına göre;
1- Belde Gazetesinde (Ankara, 357 ayrı yazı),
2- Yarın  Gazetesinde (Ankara, 68 ayrı yazı),
3- Olay Gazetesinde (Ankara, 68 ayrı yazı),
4- Doğrudan (Ankara Gazetelerine uğramadan) Anadolu Basınına gönderilen, 447 ayrı yazı, olmak üzere toplam 940 (gün-yazı) ayrı yazımın günlük olarak yayınlandığı ortaya çıktı. Bu 940 ayrı yazımın değişik yerleşim birimlerinde yayın yapan, gazete ve dergilerde “gün-sayı olarak” 2 bin 436 kez yayınlandığı, okuyucu karşısına çıktığı, çıktığım, yıllık kayıtlarımın teker teker, satır satır değerlendirilişiyle anlaşıldı, görüldü.
Şimdi, yukarıda kaydedilen üç ayrı gazeteyle 4 ncü maddede kaydedilen açıklamaya ilave olarak İsa Kayacan’ın yazılarının yayınlandığı gazete ve dergilere, yayın-gün sayısı itibariyle şöyle bir göz atalım:
5- Sonsöz Gazetesi  (Ankara, 349 yazı),
6- Gündem Gazetesi (Ankara, 353 yazı),
7- 24 Saat Gazetesi (Ankara, 307 yazı),
8- Anayurt Gazetesi (Ankara, 156 yazı),
9- Yenigün Gazetesi (Burdur, 290 yazı),
10- Gaziantep’te Zafer Gazetesi (285 yazı)
11- Kent Gazetesi (Kilis, 236 yazı),
12- Van Postası Gazetesi (296 yazı),
GÜNÜN SÖZÜ:
Türkiye’de, İsa Kayacan gibi üretken bir yazar yoktur. O, Türkiye’nin dört yanında, her gün yazıları aracılığıyla, sevenleriyle buluşmakta, hasret gidermektedir. İsa Kayacan’ın Guinnes Rekorlar kitabına girmesi çok doğaldır ve bu O’nun hakkıdır (Yekta Güngör Özden)
GÜNÜN HABERLERİ:
1. Öz Yalvaç Gazetesi 03 Şubat 2011 tarihinde 43. yayın yılına merhaba dedi.  
2. İsa Kayacan’ın 2010 yılında değişik kişi ve kuruluşlara PTT aracılığıyla gönderdiği kitap, dergi ve gazete sayısı 3.500’e ulaştı.***
2010 yılında yazdıklarım, yayınladıklarım (2)
Prof. Dr. İSA KAYACAN
13-Burdur Gazetesi (154 yazı),
14-Burdurlu’nun Sesi Gazetesi (122 yazı),
15-Pınar Gazetesi (Gölhisar, 44 yazı),
16-Tefenni’nin Sesi Gazetesi (Burdur-Tefenni, 39 yazı),
17-Ses-15 Gazetesi-Burdur-Bucak, 31 yazı),
18-Çağdaş Burdur Gazetesi (9 yazı),
19-Zümrüt Rize Gazetesi (67 yazı),
20-Babaeski Söz Gazetesi (55 yazı),
21-Oğuzeli Gazetesi (Bucak-Burdur, 24 yazı),
22-Şafak Gazetesi (Aydın, 23 yazı)
23-Yeni Söke Gazetesi (20 yazı)
24-Sorgun Postası Gazetesi (23 yazı)
25-7 Mart (Borçka), Hedef (Bucak-Burdur), Tekirdağ Yeni İnan, Bayburt Postası, Mücadele (Siirt), İleri (Ceyhan), Söke Ekspres, Eğitim Dünyası (Ankara), Aydınlanma Yolunda İmece (İzmir), Aydın Güzelhisar, Bakış (Aydın), adlı gazetelerde toplam 37 ayrı yazımın yayınlandığı görüldü.
Yayın (gün) sıralamasında ilk on’da yeralan Gazeteler: Belde, Sonsöz, Gündem, 24 Saat, Kent, Van Postası, Yenigün, Gaziantep’te Zafer, Anayurt, Burdur.
DERGİLER:
1-Defne Dergisi (Düzce, 1 yazı),
2-Kumru Dergisi (Gaziantep, 1 yazı),
3-Maki Dergisi (Mersin, 2 yazı),
4-Artvin Evi Dergisi (Ankara, 2 yazı),
5-Sarızeybek Dergisi/Söke, 1 yazı)
6-Kültür Çağlayanı Dergisi (Ankara, 2 yazı),
7-Kümbet Altında Dergisi (Tokat, 3 yazı),
8-Yeniden Diriliş Dergisi (Kayseri, 3 yazı),
9-Ihlamur Dergisi (Konya, 1 yazı),
10-Burdur Yöremizin Kültür Bülteni (2 yazı),
11-Ata Eğitim Dergisi (Ankara, 1 yazı).
***
Güzide Taranoğlu ve 
Melâhat Ecevit’den birer şiir
Prof. Dr. İSA KAYACAN
Şiirimizin ustalarından, Güzide Gülpınar Taranoğlu, şiirleriyle Ankara’dan ses veriyor. Melahat Ecevit, Isparta ilimiz merkezinden okurlarıyla merhabalaşıyor. Bu iki şairemizin birer şiiri var sütunumuzda. Buyurun birlikte okuyalım:
ALANYA’DA İNCEKUM  (Güzide Gülpınar Taranoğlu)
Gökten pırlanta yağmış Akdeniz’in üstüne
Gözleri kamaştırır ışıl ışıl dalgalar
İster gir ister seyret zevk doldurur gözüne
Tanrım böyle güzellik acep daha nerde var.
Sayfiyeler yabancı turistlerle dopdolu
Sanki elenmiş kumlar çevirmiş sağı, solu
Hayat boyu insanın mutlak düşmeli yolu
Tanrım böyle güzellik acep daha nerde var.
Antalya Türkiye’min güneyinde bir cennet
İnsanlar mutlu olur böyle cennette elbet
Göksümü kabartıyor ülkemde bu memleket
Tanrım böyle güzellik acep daha nerde var.
                        DEME İSTERSEN (Melâhat Ecevit)
Selam söyle bizim ele gidersen
Sorana yakında gelecek dersin
Bir zalime düşmüş dersen de amma
Daha fazla bir şey deme istersen..
Yolda belde eşi dostu görürsen
Hiç bahsetme benden yana istersen
El eline düşmüş dersen de amma
Daha fazla bir şey deme istersen..
                        Sevdi sanıp gitmiş O’nun izinden
Uzak tutmamışken gözü önünden
Damla eksik değil dersen de amma
Daha fazla bir şey deme istersen..
Dışı eli yakmış içi kendini
Viran olmuş yakmış yıkmış bendini
Kan revan içinde dersen de amma
Daha fazla bir  şey deme istersen..
                        Kendini ateşten zincire vurmuş
Bir hain uğruna yanmış tutuşmuş
Beterin beteri dersen de amma
Daha fazla bir şey deme istersen…
Bir zamanlar O’nun baş tacıydı de
Şimdi layıksız bir yere koymuş de
Bir paspasa dönmüş dersen de
Daha fazla bir şey deme istersen..
                        Bu haline aklım şaşıyor dersin
                        Günden güne vurgun düşüyor dersin
                        Gençlik elden gitmiş dersen de amma
                        Daha fazla bir şey deme istersen..
***     
Duyguların içinden gelenler
Prof. Dr. İSA KAYACAN
Düşünen, yazan, yayınlayanlar. Şiirleriyle dikkat çekenler.. Gönderdikleriyle yayınları hakkında bilgi verenler. Bu noktalardan yola çıkarak, yazdıklarımızdan biri daha: Muhsin Durucan hocanın “Çevresel kirlilik” adlı, başlıklı şiiri beş ayrı dörtlükten meydana geliyor. Bu şiirin üç ayrı dörtlüğü efendim:
ÇEVRESEL KİRLİLİK (Muhsin Durucan)
Sepserin bir nefesti canlılara ormanlar
Bir yemyeşil örtüydü, belirgin özelliğim
Yaktı, kesti ve tüketti acımasız insanlar
İnsafsızca güzelliğimi bitirdiler benim.
*
Masmavi deryamız çöple zehirle doldu
Kıyılarda insanlar denizi göremez oldu
Renk ahenk doğada güzel çiçekler soldu
Acımasızca suyumu kirlettiler benim.
*
Koskocaman duvarlar örülüyor çevreme
Okşamak da, uzanmak da yok çimlere
Olanca yakınmam, besbelli eğitimsizlere
İsyandayım, çevremi kararttılar benim
            Şükrü Öksüz, sanat ve edebiyatın içinde… Özellikle şiirimize hizmetleriyle biliniyor, takdir ediliyor. Şükrü Öksüz’ün “Uğrunda ölürüm ya” adlı, başlıklı şiiri beş ayrı dörtlükten meydana geliyor. Bu şiirin üç ayrı dörtlüğü:
UĞRUNDA ÖLÜRÜM YA (Şükrü Öksüz)
Gel dediğin gün inan, gelirim koşa koşa
Böyle bir emir versen gerçekten gider hoşa
Yıllar yılı beklemem gitmiş olsa da boşa
Boşuna beklesem de uğrunda ölürüm ya.
*
Ayaktayım yıllardır kapılmadım selime
Bunca zaman hâkimim dilim, belim, elime
Seven gönüller için, beklemek ne kelime
Boşuna beklesem de uğrunda ölürüm ya.
*
Bana olan sevgini azar azar yesen de
Sanki ben içindeyim senin sevgi kesende
Ömür boyu beklerim sen bekleme desen de
Boşuna beklesem de uğrunda ölürüm ya.
            GELENLER
            Rize ilimiz merkezinden, Zümrüt Rize Gazetesinin sahibi Faik Bakoğlu dostumun gönderdiği yayınların yenileri şöyle sıralanmakta: 1- Magazin Deutschland. De Dergisi, 2-Stadyum Gazetesi (Sayı:61), 3- Selçuk Üniversitesi, kültür, sanat ve spor haberleri bülteni, 4-İnsani Yardım Vakfı bülteni, 5-Yeni Kıroba Gazetesi (Aydın, Sayı:13739), 6-Kerkük’ün Sesi Gazetesi (Bartın, Sayı:18), 7-Bartın Gazetesi (Sayı: 3616), Mersin Tercüman Gazetesi (Sayı: 360), 8-Tokat Gazetesi (Sayı:2568),
***
Nahçıvan Ağızları Söz Varlığı
Prof. Dr. İSA KAYACAN
Merkezi Ankara’da bulunan, Hayrettin İvgin yönetiminde faaliyetlerini sürdüren Kültür Ajans yayınları arasında günyüzü gören kitapların sayısı hızla artıyor.
Elimde bir kitap daha var Kültür Ajans yayınlarının 97 ncisi olarak günyüzü görmüş.
Adı: Nahçıvan Ağızları Söz Varlığı. İmza Sahibi: Prof. Dr. Ebülfez Amanoğlu Guliyev. 96 sayfalık kitap, bizim “Türkçe Sözlük” görüntüsünde, içeriğinde. Nail Tan-Hayrettin İvgin imzalı önsözde, kitabın yayınlanış öyküsü yeralıyor. Buradan yapacağımız alıntı ve değerlendirmelerle, Nahçıvan ağzı ve söz varlığı hakkında kısmen bilgi sahibi olabileceğiz. Buyurun:
1- Azerbaycan’ın Nahçıvan Özerk Cumhuriyeti topraklarında Azerbaycan Türkçesinin farklı ağızlarla konuşulduğuna ancak yazı dilinde standart Azerbaycan Türkçesine uyulduğunu görmekteyiz.
2- 1962’deki ilk araştırmalardan sonra Nahçıvan ağızları 1998 yılından itibaren Türkiye-Nahçıvan bilim adamlarınca da ortak incelenmeye başlandı.
3-Türk Dil Kurumunun kabul ettiği proje çerçevesinde Prof. Dr. Tuncer Gülensoy başkanlığında Yrd. Doç. Dr. Paki Küçüker’den oluşan ekip Nahçıvan’a gitti. O tarihte Doç. Dr. Bugün  Prof. Olan Ebülfez Amanoğlu Guliyev’in rehberliğinde ağızların tespitine yarayacak dil malzemesi derlerdi.
4- TDK’nın yayımladığı kitap “Nahçıvan Ağzı” adını taşımakla birlikte, eserde haklı olarak Nahçıvan ağızlarından sözedilmekte, bölgeler arası ağız farklılıkları da dile getirilmektedir.
Şimdi kitap içinden, alfabetik düzenlemeler içinde bazı örnekler verelim, kelimeler, anlamları itibariyle:
-Aba/aba (Ordubad): Ata, baba,
-Bekdane/bekdane (Ordubad): Ayva çekirdeği “Boğazım ağrıyor, bekdane suyu içeceyem”
-Hel/hel (Nahç.): Kadınların boyunlarına taktıkları romb şekilli (geometrik) altın boyunbağı, gerdanlık.
Prof. Dr. Ebülfez Amanoğlu Guliyev: 1950 yılında Azerbaycan Cumhuriyeti Nahçıvan şehir merkezinde doğdu. 2003 yılından itibaren Azerbaycan Milli Bilimler Akademisi Nahçıvan Edebiyat, Dil ve Kültür Enstitüsü Müdürü olarak çalışmaktadır. Eserleri Azerbaycan dışında Türkiye, Rusya, Hırvatistan, Gürcistan ve İran’da da yayınlanan Prof. Dr. Ebülfez Amanoğlu Güliyev’in günyüzü gören 11 ayrı eseri bulunmaktadır.
***
Burhan Garip Şavlı’dan:
12 Eylül 1980 Darbesinden notlar
Prof. Dr. İSA KAYACAN
Burhan Garip Şavlı hocanın, “12 Eylül 1980 Darbesinden Notlar” adlı kitabı, Metin Turan arkadaşımızın yönetiminde Ankara’da faaliyet gösteren Ürün Yayınları arasında 96 sayfayla günyüzü görmüş.
            Kitabın ilk sayfalarından birinin altında, Burhan Garip Şavlı hocanın “Kaybettiğim bu notları, yıllar sonra buldum, okudum, bir yerine dokunmadım” şeklinde bir notu var efendim. Giriş:
            -Yataktan fırlıyorum:
            Hacı Selahattin Şavlı kapıyı yumrukluyor. Ev halkı, çoluk çocuk ayaklanıyor. Behçet’in açtığı kapıdan Hacı bağırarak, telaşla içeriye dalıyor:
            “Kalkın acele edin, ihtilâl oldu, siz hala yatıyorsunuz, her tarafı asker sardı” diyordu.
            -“Hani, Burhan nerede, onu arıyorlar” derken, önümde duruyordu. Gecenin köründe jandarmalar uykudan kaldırmışlar, beni yakalamak için kapı kapı dolaştırmışlar. Elbisesini giymeye vakit bulamamış. Üstünde mavi çizgili pijaması vardı.
            Büyüklerle vedalaştım, çocukları öptüm. Ferhat, bir tepki vermeden duruyordu. Balkona çıktım. Aşağıda jandarma araçları ve jandarmalar bekliyordu. Sabah ezanı okunuyordu.
            Giyinip aşağıya iniyorum. Beni almak için görevlendirilmiş astsubay, alay komutanı Albay Savaş selâmıyla bir çay içme davetini iletiyordu. Kapıda bekleyen askeri araca bindim. 12 Eylül 1980 Cuma..
            Burhan Garip Şavlı hocanın 12 Eylül 1980 darbesiyle ilgili notları arasında, notlar içerisinde, sonradan milletin vicdanında mahkum olacak 12 Eylül 1980 askeri darbesini yapanların, o gün için kurtarıcı gibi görünenlerin, gösterilenlerin yaptıklarının, yaptırdıklarının yanlışlıkları, işe yaramazlıkları, kendilerini kurtarıcı gibi göstermelerinin sahte belirtilerini görüyoruz, okuyoruz, yeni baştan yaşıyoruz.
            -Çok sigara içiyor, öksürüyorum üstelik. Deniz Baykal’ın dikkatini çekmiş olacak ki, uyarıyor beni, kendi üslubuyla, suçlama anlamına gelen haklı şeyler söylüyor. Bu yanlışı benimle bağdaştıramadığını anlıyorum. Üzülüyorum, sigara paketiyle çakmağı gidip çöpe atıyorum (Sayfa:60)
            -Yemekler düzelir gibi. Soğan en makbul, aranan ve ikram edilen nimet durumunda. Soğan yemeyen biri olarak hayretle izliyorum soğan bağımlılarını.
            Bizim koğuşta, yani G-10 koğuşundayız. Başka koğuşlardan gelenler de var. Memleketin genel durumu ve yaşanılmakta olan darbenin yorumu yapılmaya çalışılıyor. Değişik partilerden konuşan birikimli arkadaşlar var (Sayfa: 61)
***
Ankara ve Denizli’den birer şiir
Prof. Dr. İSA KAYACAN
Bana yazılan, ithaf edilen iki şiir var gündemimde. Biri Ankara’dan, torunum Nazlı Aykut’dan, ikincisi Denizli’den, şair-yazar, araştırmacı Mithat Makal’dan.
            Nazlı Aykut,  Ankara Arı Okullarının 6-D sınıfında okuyan 247 numaralı öğrencisi. Zaman zaman denemeler yapıyor, şiirler yazıyor. Bana yazdığı bu ikinci şiiri:
DEDECİĞİM (Nazlı Aykut 03.11.2010)
*Dedem İsa Kayacan’a akrostiş
Dünyalar kadar değerlisin sen,
En yürekten sevilirsin sen,
Dediğim doğru dedeciğim,
En yürekten sevilirsin sen,
Cahillere öğretmen oldun hep sen,
İğne-ipliğe kadar her şeyi öğrendin, öğrettin,
Geldin Burdur’dan Ankara’ya,
İnan dedeciğim inan,
Muhabbet sevecek seni bütün insanlar…
İSA KAYACAN SEN BİR CANSIN (Mithat Makal 16.08.2010)
Yazan, araştıran, okuyan, okutan,
Anadolu Basını’nın köşe yazarı,
İli Burdur, ilçesi Tefenni, Köyü Ece’dir,
Can dostudur İsa Kayacan, bir hazinedir.
*
Yazdığı eserlerle kitaplıkları doldurdu,
Yorulmadan, bıkmadan yazdı hep yazdı,
Dili söyler kalemdir, yazar eli,
Candır İsa Kayacan, candır.
*
Ankara’dan tüm yurda ses verir,
Eserleri bir hazinedir, cevherdir,
Aşıktır kalemine, vatanına,
Naziktir İsa Kayacan, sen çok yaşa efendim.
Not: İsa Kayacan’a yazılan şiir sayısı Nazlı Aykut’la 247’e, Mithat Makal’la    
        248’e ulaştı.
***
RİSİAD DERGİSİ
Prof. Dr. İSA KAYACAN
Zümrüt Rize Gazetesinin sahibi, değerli dostum Faik Bakoğlu’nun gönderdiği yayınlar arasında yeralan bir dergi: RİSİAD. Rize Sanayici ve İşadamları Derneğinin yayın organı olarak ilk sayısı Ağustos 2010’da günyüzü görmüş, ilgililerle buluşmuş, buluşturulmuş.
            Büyük boy, 56 sayfalık bir dergi RİSİAD. Dernek adına sahibi: Mustafa Külünkoğlu. Genel yayın Yönetmeni ve Yazı İşleri Sorumlusu: Vedat Durmaz.
            Mustafa Külünkoğlu, başyazıda, sunuşta; “Ufku geniş, vizyoner işadamı ideali peşindeyiz” başlığıyla okurlarının, ilgililerin karşısına çıkıyor. Bir yerinde; “Belirttiğimiz konularla ilgili olarak üyelerimizin daha istekli olmasını arzularken, hayata geçirmeyi hedeflediğimiz birçok projemiz olduğunu belirtmekte yarar görüyorum” diyor.
            Rize Sanayici ve İşadamları Derneğinin kuruluş öyküsü anlatılmış 6 ncı sayfada.  Genel Sekreter Vedat Durmaz, dergilerinin ilk sayısı için görüşlerini ortaya koyuyor, 2004 yılından bu yana (2010 yılına kadar-Ağustos 2010) yaptıklarından örnekler veriyor uzun uzun.
            Değişik konularla ilgili, Derneğin çalışma alanında yeralanlarla ilgili haberler sergilenmiş sayfalarda. 14 ncü sayfada “Dünyanın en sağlıklı çayı Karadeniz’de üretiliyor” başlıklı sayfada, sayfalarda “Çayın kimlik kartı”ndan sözediliyor, bilgiler veriliyor. Çay’la ilgili verilen bilgilerden:
            Botanikte camellia sinensis adıyla bilinen çay, kışın yapraklarını dökmeyen bir bitkidir. Çok sayıda melezi bulunmakta birlikte, Çin çayı ve Assam çayı olmak üzere başlıca iki türü vardır. Serbest bırakıldıklarında birincisi 5, ikincisi 20 metreye ulaşabilecekken kolay ve bol üretim için sürekli budandığından 1-1,5 metre yükseklikte çalı biçiminde tutulurlar.
            Çayda tanen, kafein, tein, teofilin, uçucu yağ ve B vitamıni bulunur. Çok aşırı içilmediği sürece çayın pek çok yararı vardır. Bünyeyi diri, zinde tutar, uyarıcıdır, sindirimi kolaylaştırır, spazmları çözer, ishal giderir, soluk borusunu gevşetir, terletici olduğu için yüksek ateşe ve sıcaklığa dayanmayı sağlar, mikrop öldürücü etkisi vardır, dokuları pekiştirir.
            Dergi içinden (diğer) bazı başlıklar:
1- GAP’ın garantisi, Rize-Mardin otoyolu ile Karadeniz ülkelerine açılmaktan geçer,
2- Rize-Mardin sevgi yolu için 14 il bir arada,
3- Defterdar Tongül: Rizeli krizden psikolojik olarak etkilendi vd.
***
Osman Coşkun’dan:
Bereket versin
Prof. Dr. İSA KAYACAN
Keşan ilçemiz merkezinden seslenen Osman Coşkun, Bereket Versin adlı şiir kitabıyla bizimle birlikte efendim.
            126 sayfalık “Bereket Versin”in önsözü Osman Coşkun’un kendisine ait.
            Merkezi Edirne’de bulunan Ceren Yayıncılık’ın yayınları arasında günyüzü gören kitap, Ali Ziya Çamur’un sunuş yazısıyla devam ediyor. Bir yerinde;
            -“Osman Coşkun’un bireysel duyarlılıkların şairi olduğunu vurguladık. Ama o toplumsal sorumluluklarından uzak biri değildir. Kimi şiirlerinde toplumsal olay ve durumlara bakışını yansıtır” deniyor..
            Serbest tür üzerindeki şiirleriyle dikkat çeken Osman Coşkun, seçtiği konular üzerine eğilmeden, derinlemesine iniş yapmadan, önce bir değerlendirme yapıyor, gördüklerini, tespit ettiklerini süzgeçten geçirdikten sonra kâğıt kalemle biraya gelerek sayfalara aktarıyor.  Bereket Versin’in 93. üncü sayfasındaki “Tükenmenin doruk noktası”ndan:
Geceler yarılmış,
Ne kadar yıldız varsa,
Yağıyor yeryüzüne,
Bitmek nedir bilmeyen,
Tükenmenin doruk noktasındayım..
            *
Tuzlu biberli bir sevdanın,
Yüreğinin tam onikisindeyim,
Çek aşk silahını,
Vur tam hedeften,
Öldür beni, diriltmek üzere.
            Kitabın adı olan “Bereket Versin” adlı şiir 63 ncü sayfada karşımıza çıkıyor.
            Buradaki sevgi, burukluk, kırgınlık üzüntü görünümü şiirin temelinden, çekirdeğinden sıyrılıp çıkıyor, bize, okura ulaşıyor. Bu şiirden:
Acı olan bu aşkın bitmesi değildi,
Gözyaşlarının ardın sıra ayak izlerine düşmesiydi,
Sen yalnızlığı perde gibi çekerken ömrüme,
Gidiş yollarının gelen trafiğini hiç düşünmedin,
Hangi aşkın sancısı bir ömür sürmüş.
Seni unuttum… üzgünüm!..
***
Mehmet Özdemir’den: Mihrican
Prof. Dr. İSA KAYACAN
Kitapların bana ulaşma şekilleri farklılık gösteriyor. Postayla gelenler, aracılar vasıtasıyla gelenler olduğu gibi, şair veya yazarınca bizzat elden verilenler de var.
            Mehmet Özdemir Gülce Edebiyat akımının içinde yeralan, bu akımın üyelerinden, akımın yaygınlaşması ve anlaşılması için gayret gösterenlerden.
            128 sayfalık “Mihrican” adlı, isimli şiir kitabı bana yenilerde ulaştı. Arifiye (Sakarya) Anadolu Öğretmen Lisesinde edebiyat öğretmenliği yapan Mehmet Özdemir’in bu kitabı Değirmen Yayınları arasında günyüzü görmüş.
            Merkezi Antalya’’da bulunan Gülce Edebiyat Akımının kurucusu, önderi, lideri Mustafa Ceylan’ın bir takdim yazısı var kitabın 4 ve 5 nci sayfalarında. Mustafa Ceylan burada, “Gülce”yi anlatıyor Mehmet Özdemir’in Gülce içindeki yeriyle ilgili bilgiler veriyor. Bir yerinde;
            -“Dünü bugüne ve bugünü de yarınlara, gelecek bin yıllara taşıyacak olan Gülce Edebiyat Akımı’nın en çalışkan ve başarılı mensuplarından Mehmet Özdemir, kelimelerin ruhuna inen, çizdiği söz mimarisiyle söz sultanı şiire gül yağdıranlardan, şiiri ciddiye alanlardan” diyor.
            Kitabın adı olan şiirden, Mihrican’dan:
Yâr
Sarışın anlardı,
Güle ateş, bülbüle gam düştü.
Gurbete hicran, gönlüme akşam düştü,
Gül kızıllığında yandım,
Bir gökyüzü yangınında,
Seni gördüm.
            Şiirler, Gülce Edebiyat Akımının türleri, dalları çerçevesinde yazılmış. Örneğin; Simurg adlı şiir; Buluşma, Yârdan geçtim adlı şiir; Gülistan, Gönlüme mihman ol adlı şiir; Üçgen, Mihrican (3) adlı şiir; Triyolemsi (cinaslı), Yeter artık adlı şiir; Yiğitçe türlerinde kaleme alınmış, bu çerçevede sayfalara aktarılmış. Yeter Artık 108 nci sayfada karşımıza çıkıyor. Bu şiirden bir dörtlük:
Hey yiğitler, bey yiğitler,
Harman verme düşmana hey,
Hep de aynı huy yiğitler,
İmkân verme düşmana hey..
            Mehmet Özdemir: 1964 yılında Erzurum’un Narman ilçesinin Toygarlı (Koşa) köyünde dünyaya geldi. Atatürk Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümünden mezun oldu. Şiirlerini hece, aruz ölçüsü ve serbest ölçüyle yazan Mehmet Özdemir, halen Sakarya Arifiye Anadolu Öğretmen Lisesinde Edebiyat Öğretmeni olarak görev yapıyor. Özdemir, Gülce Edebiyat Akımının yiğit askerlerinden, önde gelen neferlerinden…
***
Şükran Aydoğan’dan: 
GülceNaz bende yüreğin var
Prof. Dr. İSA KAYACAN
İzmir çıkışlı bir gönderim. Mehmet Güven tarafından bana gönderilen kitaplardan birinin adı: GülceNaz Bende Yüreğin Var. İmza sahibi: Şükran Aydoğan. Merkezi İstanbul’da bulunan Sone Yayınları arasında 160 sayfayla günyüzü gören bir kitap.
            GülceNaz Bende Yüreğin Var, adlı kitabın adı olan şiir 7 nci sayfada başlıyor, sekizinci sayfada sona eriyor. Serbest ve hece vezni türüyle yazılan şiirlerden meydana gelen kitap içindeki serbest tarzdaki, türdeki şiirlerden biri “Bende yüreğin var”. Bu şiirin girişinden:
Bana bir sevda borcun var,
Gönlüme gül gibi sunduğun.
Kırmızı, beyaz, pembe..
Ne latif tattı sözcükler!
Bana bir açıklama borcun var;
Hani gizli cümlelere sıkıştırdığın!
Toy bir at/tı ruhum, alabildiğine özgür..
            Saklambaçlarla, “kal deseydin” lerle devam eden duygu aktarımları var Şükran Aydoğan’ın. Sayfa 80 ve 81 de yeralan “Kırgınım Gönül” başlığı altındaki dörtlüklerinden ikisinde şöyle sesleniyor şairemiz:
Deli gönül yanlış anlama beni,
Girmeden mezara, giydirdiler kefeni,
Yok mu kulun merde değer vereni ?,
Sahtekârı alkışlayan ellere kırgınım..
            *
Söyle gönül, teselli ver bana,
Bıktım riyadan, iğrendim yalana,
Tavşan postundakiler, dönmüş yılana,
Canımı yakan, acıtan dillere kırgınım.
                        Şükran Aydoğan: “Bilim cehaletin kılıcıdır” diyen Şükran Aydoğan, 17 Kasım 1955 tarihinde Yalova’da doğdu. 35 yıldır şiir yazıp, yayınlıyor. “GülceNaz” mahlasını kullanıyor. 1970’li yılların başında yerel bir gazetede başlayan sanat yolculuğu sürüyor.
***
Melâhat Ecevit’den iki yeni şiir
Prof. Dr. İSA KAYACAN
Şairlerimiz, yazdıklarıyla, yayınladıklarıyla takdir görüyorlar veya unutulup gidiyorlar. Melahat Ecevit Isparta ilimiz merkezinde yaşıyor. O, unutulup gidenlerden değil. Hatırlanıyor, şiirleri bekleniyor. İki yeni şiiri var bugün sütunumuzda efendim:
            UMRUMDA DEĞİL (Melâhat Ecevit)
Duydum ki vefasız selamı kesmiş
Nerde hata yaptım aklım ermiyor
Hem suçlu hem güçlü incinip küsmüş
Küserse küssün be, umrumda değil..
            Ettiğim yemini bozdum diyormuş
Bir kara listeye yazdım diyormuş
Unuttum ben onu çizdim diyormuş
Çizerse çizsin be, umrumda değil..
Sır vermiş dost sanıp yüze güleni
Acımam demiş de köle olanı
Hiçe saymış da kıymet bileni
Sayarsa saysın be, umrumda değil..
            Kahrına katlanmam çekmem nazını
Düşmana vermesin zehri sızını
Al başına çal, çal bahar yazını
Ne olursan ol be, umrumda değil..
Gözüme görünme git bundan sonra
Sür Niğde’ye Bor’a sür bundan sonra
Yalnızlık neyimiş gör bundan sonra
Arama sorma be, zor bundan sonra..
            DÜŞÜNÜRKEN MAZİYİ (Melâhat Ecevit)
Düşünürken maziyi
Geri döndü giden anılar
Çıkageldi kapı arkası
Gurbet dediğimiz zamanlar..
Çekemedik sevginin
Kayda değer nazını
Yok saydık ömrümüzün
Baharını yazını..
            Mesafeler uzadıkça
Kâr bildik zararları
Dayanacak hal kalmadı
Katlettik öte zamanları..
Bundan böyle
Alalım pılımızı pırtımızı
Yolumuz açık olsun!
Öldürdük o masum sevgiyi
Başımız sağolsun!..
            Şimdi yarınlar daha ağır
Mevsimler sonbahar artık
Boşa harcanan nefesin
Hurdacısı oldu yalnızlık..