27 Mayıs 2013 Pazartesi

KONUK YAZARLAR: İsmail KARA, Aysel AL, Prof. Dr. Tamilla ABBASHANLI

KONUK YAZAR:
YAZMAYA DOYMAYAN ADAM;
İSA KAYACAN
İsmail KARA
Benim yakından tanıdığım bir şair ve yazar dostum var. Onunla yaklaşık elli yıl önce tanışmıştık. Daha sonra dost olduk. Belki de bizi birbirimize yaklaştıran en önemli şeylerden biri, yaşantımızdaki ortak paydalardan bazıları idi.
O, Burdur’un Tefenni ilçesine bağlı Ece köyünde doğmuş, geleceğin yollarında kendi emin adımlarıyla yürümüş, düşmeden merdivenleri basamak basamak çıkmış ve yukarılarda oturmuştur. Bunu yaparken de pes etmemiş, engellere teslim olmamış, zafere ulaşmıştır.
Ben de Kastamonu- Araç ilçesinin Akıncılar (Daprak) köyünde doğdum. Fakir bir ailenin çocuğuyum. İlkokulu köyümde, ortaokulu Araç’ta bitirdikten sonra liseyi Kastamonu’da okuma imkânım yoktu. Sınavına girerek kazandığım Ankara Maliye Okulu; hayatımda yeni bir ufuk açmıştı. Sonuçta Maliye teşkilâtının bir memuru olmuştum.
İkinci paydaş noktamız, yazmayı sevmekti. Yazılarımızla mesajlar vermek ve daha geniş kitlelere sesimizi duyurmaya çalışmaktı. O, bu konuda çok azimliydi. Yazdığı yazıları Anadolu basınında paylaşıyor ve her geçen gün adını altın harflerle basın tarihine kazıyordu. Bununla da kalmıyor, kitap üstüne kitap yayınlıyor ve bugün eserinin sayısını 130 un üstüne çıkarıyordu.
Buraya kadar yazdıklarımdan, kimden bahsettiğimi onu tanıyanlar hemen anlamıştır. İsa Kayacan’dan söz ediyorum. Kayacan, yukarıda değindiğim konuların dışında doktorluk ve profesörlük payelerini de anasının ak sütü gibi alıyordu.
Prof. Dr. İsa Kayacan, çalışmalarını zevkle yapıyordu. Bugünlerde sağlığı bozuk, tedavi görüyor. Ama o yazma şevki hiç kırılmadı. Operasyon geçirmesine, evden pek çıkmamasına rağmen, yine yazmaya ve yazdıklarını basına ulaştırmaya devam ediyor.
Ben azıcık rahatsız olsam, işten güçten elimi ayağımı keserim adeta… Kayacan dostumu, içindeki volkan hiç tükenmediğinden dolayı kutluyorum.
Geçenlerde (09.03.2013 de), Azerbaycan’ın Başkenti Bakü’de bulunan VEKTÖR Beynelhalg Elm.Merkezi’nce; “Türk matbuatının gelişimde gösterdiği üstün hizmetleriyle, İsa Kayacan’a, Azerbaycan ağırlıklı yazı, araştırma ve haberleri göz önünde bulundurularak “ verilen; Uluslararası Türk Dünyasına Hizmet Altın Madalyası ‘nı törenle aldı. Başarısını bir kere daha tarihe kaydettirdi.
Sözü uzatmıyor ve Profesör Dr. İsa Kayacan dostumu bir kere daha kutluyorum.
            ***
KONUK YAZAR:
Simav'da, 18. Eynal Kaplıcaları
Şairler Şöleninin Ardından
Aysel AL
AYSEL AL
Belediye Başkanlığının davetlisi olarak katıldığım Simav da 18. düzenlenen Eynal Kaplıcaları Şairler Şöleni muhteşem bir organizasyonla gerçekleşti. Üç gün süren şölen pek çok ilden gelen şiir sevdalısını Simav'da buluşturdu.
"Eynal Kaplıcaları Şiir Şöleni" 17-18 ve 19 Mayıs 2013 tarihleri arasında coşku ve duygu yoğunluğu içerisinde gerçekleşti.
Şölen 17 Mayıs Cuma günü saat 20'de Eynal Kaplıcalarında yenilen akşam yemeğinin ardından Belediye'nin Kültür Müdürü Mustafa Teneke'nin açılış konuşmasıyla başladı.
Mustafa beyin rahmetli Simav'lı şair Asım Kısmet'in anısına hazırladığı slayt gösterisinin ardından Simav şiir şölenlerini başlatan ve uzun süre başarıyla devam ettiren Osman Karaaslan'ın duygu yüklü konuşması takdire değer bir vefa örneğiydi. 
Kayseri'den gelen Alim Gerçer, Elazığ'dan gelen Mahir Gürbüz, Simav’dan katılan Canan Yıldırım Ceylan, yine Simav'dan katılan Naciye Ambarcı, Kütahya Merkezden İsa Kahraman, Ankara'dan İsmail Tunç,  değişik illerden gelen şairlerin şiirlerini okumaları ile devam etti. 
Programın ikinci günü Yeşilköy Değirmen restoranda alınan kahvaltının ardından Simav 'ın  Çalışkan ve Başarılı Belediye Başkanı Kasım Karaman makamında  ziyaret edildi.
Merhum şair Asım Kısbet'in mezarının ziyareti duygu yoğunluğunu artırdı. Mezarının başında Ankaralı şair Murat Duman'ın Yasin okuması programın en anlamlı ve en özel anlarından birini oluşturdu.
Yaş Kütüğüne şairler şöleni çivisinin çakılmasının ardından Gölcük Mesire yerinde şölen devam etti. Gölcükte manzaranın muhteşemliğinin yanında bir de yöresel kıyafetli hanımların odun ateşinde yaptıkları gözleme ve yayık ayranı güzelliklerin sayısını artırdı.
Şiirler okundu, şarkılar söylendi.
Gölcükteki Mesire yeri tam bir bayram görüntüsü ortaya koydu.
Aylin Erginer'in başarılı sunumuyla devam eden program aynı gün saat "20'de Eynal Kaplıcalarında yenilen akşam yemeğinin ardından Belediye Başkanı Kasım Karaman'ın konuklara verdiği hediyeyle ikinci gün tamamlandı.
Programın üçüncü günü yine Yeşilköy Değirmen restoranda yapılan kahvaltının ardından isteyen şairler 19 Mayıs törenlerine katıldılar.
Bu tür organizasyonların edebiyatımıza önemli katkılar sağlayacağına olan inancımla başta Belediye Başkanı Kasım Karaman, Belediye Kültür Müdürü Mustafa Teneke olmak üzere emeği geçen herkese tebriklerimle teşekkürlerimi sunuyorum.
            ***
KONUK YAZAR:
KURTULUŞ GÜNÜN MÜBAREK, 
CANIM AZERBAYCANIM...
                                               Prof. Dr. Tamilla Abbashanlı
Eskişehir Osmangazi Üniversitesi,
Fen Edebiyat Fakültesi, Öğretim Üyesi
Azerbaycan-kayalarda biten bir çiçek,
Azerbaycan –çiçeklerin içinde kaya.
Benim gönlüm bu toprağı vasıf eyleyerek,
Azerbaycan dünyasından bakar dünyaya...
Azerbaycan- mayası nur, gayesi nur ki,
Her taşından alev dilli ok ola bilir.
Azerbaycan-Türkiye denilende ayağa dur ki,
Ana yurdun kalbine dokuna bilir...
(Azerbaycan’ın Halk Şairi Memmed Araz)
*** 
             Tarihten bellidir ki,  1917 yılında halkların hapishanesi sayılan Çar Rusya’sında Şubat burjuva-demokratik inkılâbı zafer çaldı. Bu dönemde Azerbaycan’da siyasi süreç ve milli harekât özünün yeni merhalesine dâhil oldu, karşısına asıl siyasi vazifelerin halli maksadını koydu. Azerbaycan Türkleri ve onların milli harekâtının liderleri Rus Çarı Nikolay’ın devrilmesi haberini sevinçle karşıladılar. Azerbaycan milli harekâtının en görkemli nümayendesi olan M.E. Resulzade yazıyordu: Rusya’nın bütün halkları arzuladıkları maksada ulaştılar. Bütün halkların düşmeni olan kan içen despot devrildi.
Ama bu devrilme Azerbaycan’a bir şey vermedi. Yer altı, yerüstü servetle zengin olan, üstünden en önemli yol olan İpek yolunun geçmesi, Avrupa ile Asya’nın köprüsü olan, strateji mevkiden elverişli mevkide olan Azerbaycan savaş alanına çevrildi. Savaş komşulardan başladı, Avrupa’ya kadar uzandı. Önce Ruslar ve Ermeniler savaşa karşı çıkan, dost ve barış içinde yaşamak isteyen Azerbaycan Türklerine karşı savaş açtılar. Ermeniler Azerbaycan’ı ele geçirmeye çalıştılar. Bir yandan Bolşeviklerin başkanı V.İ.Lenin’in “uykuları çekildi”. Gece-gündüz etrafındakilere :-Azerbaycan’ı elden vermek olmaz. Azerbaycan ele bir yağlı tikedir ki, onu versek, çok şeyi kayıp etmiş oluruz.  Bakı nefti gerçekten Lenin’in uykularını kaçırmıştı. Onun Bakı petrolü hakkında dediği fikirler Lenin uzak gören olduğunun kanıtıdır. Çünkü II. Dünya Savaşında Bakı petrolü Rusya’nın Almanya’nı yenmesine imkân sakladı.
            1918 yıllarında Ermeniler komşuluğa, Azerbaycan Türkleri ile bir sofrada yedikleri ekmeğe hıyanet ettiler, onlar Azerbaycan’ın çeşitli bölgelerinde Türkleri katliam ettiler Sadece Bakıda 10 bin günahsız insanı öldürdüler. Taşnak S.Şaumyan yalandan inkilapcı kılıfına girerek Azeri Türklerinden kısas aldı. Açıktan-açığa söyledi:-Ben bura Sovyetleri savunmağa gelmedim. Ben bura yıllarca Türklere beslediğim nefreti hayata geçirmek için geldim. S.Şaumyan Azerbaycan’dan toprak almakla “Büyük Ermenistan”ın haritasını çizdi. Bu haritaya Gürcistan ve Türkiye topraklarının bir hissesi de dahil idi. Azerbaycan’ın siyasi liderleri bu zorluklar içinde Azerbaycan Demokratik Respublikasının temeli koydular.  Büyük siyasi lider azatlık mücahidi M.E.Resulzade bunu çok yüksek değerlendirerek yazıyordu:-Azerbaycan Müslüman aleminde  ilk Respublika ve Türk aleminde ilk devlettir.
İlk bakışta karıp görünen beyanatımın ikinci bölümü ola bilsin ki, Sizleri tecüplendire bilir, lakin aslında gerçekten de böyle idi. Türk menşeli bütün devletler başlıca olarak dini temel üzerinde karar tuttukları halde Azerbaycan Respublikası çağdaş milli-madeni müstakillik temeline, Türk milli-demokratik devlet kuruluşu zeminine esaslanmaktadır ve bu bakımdan bizim Respublikamız ilk Türk devletidir”.
            1918 yılı Mayıs ayının 30-da Azerbaycan’ın öz istiklalini ilan etmesi haberi radyo-telegramlarla dünyanın esas siyasi merkezlerine-İstanbul, Berlin, Viyana, Paris, Londra, Roma, Washington, Sofya, Budapeşte, Tahran, Madrid, Haaka, Moskova, Stokolm, Kiev, Kopenhag, Tokyo’ya aşağıdaki mazmunda ulaştırılmıştır:-Dış İşleri Bakanlarına. Gürcistan’ın çıkması, Federatif Zakafkaziya Respublikasının çökmesinden sonra Azerbaycan Milli Şurası 1918 yılının Mayıs ayının 28-de Doğu ve Güney Kafkaslardan oluşan Azerbaycan’ın istiklaliyetini ilan etmiş,  Azerbaycan Respublikası yaranmıştır. Hükümetimiz muvakkati olarak Yelizavetpol (şimdiki Gence) kentinde yerleşmiştir.  İmza: Hoyski, Azerbaycan Prespublikasınin Nazirler Şurasının Başkanı.
ADR (Azerbaycan Demokratik Respublikasının kısa adı) yarandığı ilk günden komşu halklarla ve devletlerle hoş meramlı, sıcak komşuluk münasebetleri yaratmak istikametinde ilk adımlarını attı, arazi bütünlüğünü korudu, acele tedbirler gördü. O zaman Azerbaycan yüz ölçümü 1113,895 Kv.Km idi. Bu günkü yüz ölçümü ile kıyaslamada bu yüzde 11 faiz daha fazla idi. Ermeniler Rusların kalbine yol bularak Azerbaycan toprağından parça parça koparmış, 1990’ı yıllarda ise Azerbaycan’ın Karabağ bölgesini tamamen işkal etmişlerdi.
4 Haziran 1918 yılında Azerbaycan’la Türkiye arasında sulh ve dostluk hakkında mukavele imzalandı. Mukaveleni Azerbaycan taraftan Milli Şuranın başkanı M.E. Resulzade, Dış İşleri Bakanı M.G. Hacinski, Türkiye taraftan Milli Şuranın başkanı ve Adliye Bakanı Halil Bey, Türk Ordularının komutanı Vehip Paşa imzaladılar. Bu mukaveleye göre, Osmanlı Devleti ihtiyaç olduğu zaman Azerbaycan hükümetine askeri yardımda bulunacaktı. Aynı zamanda bu mukavele ile Türkiye Azerbaycan hükümetinin müstakilliğini tanımış oldu.  16 Haziran’da Azerbaycan hükümeti Tiflis’ten Gence’ye göçtü. O zaman Nuru Paşanın 300 askerlik ordusu Gence’de idi. Azerbaycan burjuvası yeni hükümetten ihtiyat ediyordu. Gence’de gerçek hâkimiyete malik olan, ama düzgün malumatı olmayan Nuru Paşa Gence’ye gelmiş, Milli Şuranın üyelerini tanımak istemedi, onları kabul etmedi.
Bu ise Gence’de Milli Şuraya inamsızlığı artırdı. Nuru Paşanın müşaviri Ahmet Bey Ağayev Milli Şura ile danışıklara başladı, bundan sonra işler kendi yoluna düştü. 
            1918 yılı Haziran ayının 18’de Azerbaycan devletinin numayende heyeti M.E. Resulzade, A.Sefikürdski, H.Hasmemmedov danışıklar için İstanbul’a geldi. Türkiye hükümeti ile konuşmalar altı ay sürdü. Sonuçta Azerbaycan’ın istiklaliyeti saklanıldı.
            27 Haziran 1918 yılında Azerbaycan dili devlet dili ilan olundu.  9 Kasım 1918 yılında üç renkli Azerbaycan Bayrağı kabul edildi. Bayrağın üç rengi Türk milli Medeniyetinin, çağdaş Avrupa demokratiğinin, İslam sivilizasiyasının simgesi idi.
1919 yılı Mayısın 28’de ilk defa olarak Azerbaycan müstakilliğinin birinci yıldönümünü bayram etti. Bu münasebetle geçirilen toplantıda M.Resilzade diyordu:- Yaşasın Azerbaycan! Yaşasın azatlık. Bizim azatlığımıza yönelen kirli eller lanete gelsin.  28 Mayıs Azerbaycan’ın Milli Bayram Günü ilan edildi. 
            Azerbaycan ele bir servet idi ki, ona birçok devletler göz dikmiştiler. İngilizler, Almanlar Ruslar,  Farslar, Ermeniler... 1813–1828 yıllarında olduğu gibi yine de Ruslar güçlü çıktı. Cemi 23 ay yaşayan Azerbaycan Demokratik Respublikası 2 yaşı olmadan Rusların vahşi Kızıl Ordusu tarafından beşiktece boğuldu.
            Geçmiş SSRİ’de totaliter rejimin dağılması ile Azerbaycan yeniden azatlığına kavuştu. 1991 yılı Ekim ayının 18’de Azerbaycan Respublikası yarandı ve müstakilliğini bütün dünyaya ilan etti. Bu defa da onun bağımsızlığını ilk tanıyan ilk devlet Türkiye oldu.
            Bu gün Azerbaycan’ın yüz ölçümü 86,6 bin kv. Km.dir. Nüfusu dokuz milyondur.  Başkenti Hazarın kıyısında yerleşen büyük liman kenti Bakı’dır, nüfusu 2 milyondur.  Azerbaycan Avrupa ile Asya’nın kavuşumunda yerleşir, Nadir geosiyasi duruma maliktir Eski dönemden bu güne gibi ticaret yolları, uluslar arası kültürel ve iktisadi ilişkiler için ehemmiyetini koruyup saklamıştır. Bu ülkeni Antik dönemden beri eserlerinde anlatan tarihçi ve seyyahlar onun efsanevi güzelliğinden, nadir petrol ve gaz yataklarından yazmışlar.
           Azerbaycan Doğu’dan Hazarın suları ile ahate olunmuş, Kuzeyden Rusya, Kuzey Batı ve Batıdan Gürcistan ve Ermenistan, Güneyden Türkiye ve İran’la komşudur.  Azerbaycan’ın terkibinde Nahçıvan Özerk Cumhuriyeti var.
           Azerbaycan doğal nimetlerle dolu ülkedir.  Onun nadir iklim örtügü vardır. Dünyada mevcut olan iklimin dokuzu bu ülkededir.  Subtropik iklimi mevcuttur. Azerbaycan arazisinin yüzde altmış faizi subtropik zonada yerleşir. Burada yılda iki veya üç defa mahsul almak olur. Azerbaycan dağlar, düzengahlar ülkesidir. En büyük nehri Kür ve Aras’tır. Azerbaycan’da 200’den fazla göl vardır. Azerbaycan çevrebilim yönden en temiz ülkedir. Burada petrolden istifade etmekle insanları tedavi ediyorlar.  Naftalan sağlamlık ocağı buna örnektir. Azerbaycan’ın koruklarında milyondan fazla kuş türü var.  Dünyanın en değerli balık türü Hazar’dadır. 
            Bu gün Azerbaycan’ın toprağının yüzde yirmi faizi Ermeniler tarafından işgal edilmiştir. Bir milyondan fazla göçmeni var. Azerbaycan’ın genç Cumhur Başkanı Sayın İlham Aliyev Ermenilerin işkâlı altında olan Karabağ’ı  azat etmek için ciddi işler görüyor.  Geç –tez Karabag  yine de azatlığına kavuşacak, bu toprağın  insanları öz yurt-yuvalarına geri dönecekler. Azerbaycan’ın üç renkli, ay yıldızlı bayrağı Karabağ’da dalgalanacak...
            VE son olarak:- Her zaman olduğu gibi Karabağ’daki zaferimizi bayram ederken  her zamanki gibi yine bizi kutlayan ilk devlet canımız kardeşimiz Türk halkı, Türkiye devleti olacak, Karabag’ın başkenti güzel Şuşa kentinde, onun yerleştiği Cıdır ovasında, Hocalı’da, Hankenti’nde, Ağdam, Fuzuli kentlerinde düzenlenen şenliklerde hâlâyı çekenler Azerbaycan’ın ve Türkiye’nin her yerinden Karabağ’a geden kardeşlerimiz olacak...
Kurtuluş Bayramın Mübarek,  Can Azerbaycan! Türkiye ve Azerbaycan-Bir Millet İki Devlet’tir! Kimse bizi ayıramaz. Azerbaycan adlı kardeşinin sevincine ortak olan Canım Türkiye’m gözün aydın!
Bir milletiz, iki devlet,
Aynı arzu, aynı niyet,
Her ikisi Cumhuriyet
Azerbaycan -Türkiye!
Birdir bizim her halimiz,
            Sevincimiz, melalimiz.
            Bayraklarda hilalimiz,
            Azerbaycan-Türkiye!
            Ana yurtta yuva kurdum,
            Ata yurdumuza-Türkiye’mize gönül verdik,
            Ata yurdumuz, ana yurdumuz
            Azerbaycan-Türkiye!

Hiç yorum yok: