19 Ekim 2015 Pazartesi

İsa Kayacan’ın Torunu Nazlı Aykut’un; Dedesi Prof. Dr. İSA KAYACAN’ın Vefatının 1. Yıldönümünde yaptığı konuşma

Torunu Nazlı Aykut’un Dedesi İSA KAYACAN'ın vefatının 1. yıldönümünde yaptığı konuşma
"Hiç kimse, kendi ölümüne ağıt yakamaz..."
İşte benim dedem, canımın içi insan, kendisi için yaktığım ağıtları umarım duymuştur. Umarım beni görüyordur çünkü ben onu görme, onunla konuşma yetilerinden artık yoksunum. Dedem, benim için çok farklı bir insandı. Kimi zaman babam olur; bana öğütler verir, beni uyarırdı. Kimi zamansa kendisini benimle neredeyse yaşıt görür, benim çocukça zevklerimden pay alırdı.
O benim için her şeydi. Sadece dedem değil, benim o anda kime ihtiyacım olursa birden o kişiye bürünürdü ve beni kesintisiz olarak eğlendirirdi. Beni hiçbir zaman eleştirmedi, bana hiç kızmadı veya beni azarlamadı. O, beni en iyi anlayan kişiydi. Yanındayken kendimi güvende hissetmediğim olmamıştır. En güzel hatıralarım aklıma geldiğinde şöyle bir bakıyorum ve bu hatıraların hepsini dedemle yaşadığımı görüyorum.
Evet, ben en güzel anılarımın hepsini dedem İsa KAYACAN ile yaşadım. Ne mutlu ki böyle yüce bir insan benim dedemdi ve bana her alanda destek verdi, tavsiyelerde bulundu, ileri görüşlülüğü sayesinde beni tehlikelerden, umutsuzluğa düşmekten alıkoydu. Bazen bir işe kalkıştığımda ne yapacağımı bilemediğim bir noktada buluyorum kendimi. Hemen soruyorum kendime "Dedem olsaydı ne yapardı?" diye. İşte o zaman en doğru cevabı bulduğumu anlıyorum...
En çok ihtiyaç duyduğum anlarda o hep yanımdaydı. En umutsuzluğa düştüğüm yerlerde bile bana umut aşıladı. Bana kimse inanmazken o inandı, kimse güvenmezken o güvendi çünkü biliyordu, benden çok çok daha tecrübeliydi... Onu her zaman arıyorum, şu an bile. Beni bir yerlerden izlediğine ve hafifçe tebessüm ettiğine eminim çünkü ben O'na verdiğim sözlerin hepsini tutuyorum, İsa Kayacan’ın torunu olarak her an asaletimi koruyorum çünkü biliyorum ki, O da böyle olmasını isterdi. Her zaman başı dik, umut dolu, sevgi dolu, disiplinli ve hiçbir güçlük karşısında yılmayan İsa Kayacan’ın kızları ve torunları da kendisi gibi olmalıydı... 
Ve gidişi... Uzun süre önce gitmişti....
Öyle ansızın, öyle acılarını yuta yuta. Susa susa ve de yaşayamadıklarını bilmeksizin gitmişti... O benim sol yanım, can yanım, ben yanım, ikinci babam... Gitti, yarım bitik bir ben bıraktı bana. Sonrasında toparlanmam her ne kadar zor olsa da hızla geçip giden günlerin, ayların ardından, yeni baştan ayağa kalktım. Mıh gibi bedenime çakılmış korkularımdan sıyrılarak, yüreğimin en cesur kapılarını sonsuz sevgilere açarak, hayata dörtnala daldım... Tıpkı yaşadığı yıllardaki gibi, ben O'na sırtımı yasladığımdan, emniyette olduğumdan kuşku duymaksızın aylara, zorlara, hayata meydan okudum. Hani "Restlerini kullanmaktan hiç çekinme" derdi ya; işte hep öyle yaptım. Çünkü uğruna ölebileceğim biri daha vardı hayatımda... Dedem... O'nun için yaşamın en güçlüsü ben olmalıydım. Çünkü ben dedemin şah damarıydım.
Beni gördüğü, duyduğu, hissettiği, dokunduğu anlarda mutluluktan kelebekler gibi uçuyordu... O melek dedem ne yazık ki, tıpkı anneannem gibi ömrünün en güzel çağlarında, 71'inde bizlerden ebediyen ayrıldı. O'ndan geriye unutmakta zorlandığım, düşündükçe gözlerimi isyanla sımsıkı kapadığım sonsuz acıları kaldı. Bense o acılarını hatırladıkça geçmişi an be an yeniden yaşıyorum... Dünyam... Dedem... Bu sabah uyandığımdan beri berbat bir ruh âlemindeyim. Hiç kendimde değilim. Aklımı yemek üzereyim... Çünkü bugün canım dedemin bizlere veda edişinin üzerinden 1 yıl ve 2 gün geçti. Off, bu gitmeler, sevilenleri geride bırakmalar, hiç gereği yokken, hiç vakti saati değilken zamansız ayrılıklar... Ve günün özeti; hiç kimse eşit doğmaz ama herkes eşit ölür. İşte onun için ölüm, acı bir son değildir. Hayatımızın yegâne adil başlangıcı ve biricik fırsat eşitliğidir.
Şimdi, herkesin önünde, sana bir söz veriyorum dedeciğim: Ben, milliyetçi bir Türk genci olarak, Atatürk'ün ve O'nun ilkelerinin doğrultusunda ölene dek gideceğime, ailemiz için en yakışır şekilde davranacağıma, hiçbir zaman umutsuzluğa kapılmayacağıma ve verdiğim sözlerin her daim arkasında duracağıma söz veriyorum. Umarım bu sözlerim oralarda da yankılanıyordur, beni duyuyorsundur umarım. Biricik dedem, canım arkadaşım, ikinci babam, büyük üstad, sana iyi yolculuklar. Seni özlüyorum. Mekânın cennet olsun.
NAZLI AYKUT (torunu)

Hiç yorum yok: